Paylaş
Bu birlikteliklerin en kıymetli bileşenlerinden biri sevmek elbette. Birini olduğu gibi sevmek! Yalanı ve yanlışını da görüp sevmek, hoşlandığın taraflarını daha çok sevmek, hoşlanmadıklarınla baş edebilmek. Meselâ evdeki pek çok yaptığı şeyi sevmemek de, insanların arasında sana olan iltifatını sevmek. Kendini bu kadar yormasını sevmemek de, işine olan bağlılığını sevmek. Koyduğu kuralları sevmemek de, senin kurallarına gösterdiği saygıyı sevmek. Sevmediklerini de tolere etmek/tolere edebilmek. Birini “O” yapan her şeyi sevmek mümkün mü bilemem ki, kanaatimce çok mümkün değil. Ama kişinin sınırlarını ve o sınırlarda hayatımıza bıraktığı duyguları sevmek olası bir gerçeklik. Kişi kendi sınırları kadar beklentiye giriyor karşısındakinden; bazen çok, bazen az. Tamamen kişinin beklentisine göre belirleniyor bu sınır meseleleri, karşımızdan beklentilerimiz, ilişkimize atfettiklerimiz. Durum böyle olunca da sevgi neydi diye önce kendine sormayı becerebilmek gerçeği seriliyor önümüze!
Bana göre sevmek ne? Ne olunca sevildiğimi hissederim. Dokununca mı anlarım, gülünce mi görürüm, hayatı bana kolaylaştırması mıdır sevmek, yoksa biri için hiçbir şey beklemeden bir sürü şey yapmak mıdır? Neyi çok sevmek ister insan, en çok kimi sever, hep onu sevdiği gibi mi sevilmek ister? Hepsi bizim içimize sormamız gereken sorular. Ve yanıtlarını çok uzaklarda değil çoğu zaman çocukluğumuzda nasıl sevildiğimiz meselesinde aradığımız hikâyeler. Çok yakından bakmalı annesine, babasına! nasıl sevildiğine, sevilmek için neler yaptığına, sevildiğini nasıl anladığına, sevildiğini anlamak için veya kendini ifade edemediğinde kendini nasıl ortaya koyduğuna tüm geçekliğiyle bakmalı.
Sevgi neydi sorusunu kendimizde aradıysak eğer az çok yolu yarılamışız belki de geçmişiz demek. Sıra ilişkideki basamağa geçme vaktidir. Peki partnerim bunların ne kadarını karşılıyor? Nasıl sevilmek istiyor, nasıl seviyor? Benim sevgimi nasıl karşılıyor, bana nasıl yansıtıyor, ifade şekil ve modellerimiz benzer mi, yoksa yenilikler ikimizi de iyi gelen şeyler mi?
İşte bu karşılılık hali, sevilmek hususu ilişki doyumunun en büyük eşlikçisi. Eğer partnerim için de benim beklentilerimde, sınırlarımda ise bu karşılıklılık hali; ilişkiden aldığımız doyum ikimize de önemli ölçüde hayat olayları ile baş etme gücü sağlıyor. Birlikteyken fazlasıyla keyif alıyor, yaşam olaylarını benzer örüntülerle karşılıyor, başımıza gelen birçok olayı partnerimizin desteğiyle atlatıyor halde oluyoruz. Bazen ondan gelen sıkıntıları bile onun yardımıyla göğüslüyoruz.
Bahsi geçen her güçlüğe beraberce göğüs germe hadisesini ortaya çıkıyor böylelikle. Ben de inanılmaz hikayeler dinliyor ve ne güzel de baş ediyorlar diyorum. Sevgi denilen meselede beklentileri karşılıyor olmak nasıl da iyi geliyor birbirlerine, birçok şeyi kolaylıkla tolere ediyorlar diye geçiriyorum. Çoğu kez sevgi dillerini anlıyor ve sadece bunu hatırlatıyorum bana getirdikleri dertlerinde. Ve her seferinde deneyimliyorum ki kendine olan mesafesini azaltmış çoğu kişi, ilişkisinde de 0-1 önde. Ve bir kez daha anlıyorum ki, sevmek en çok kendimize dair bir hikâye!
Paylaş