Paylaş
Gitmeye gücü olmayanların, hayatı tek başına yüklenemeyenlerin, sorumluluğu hep paylaşmak isteyenlerin hikayesi. Partnerini ilk seçerken başlıyor aldatan aldatmaya. Onlara koşulsuzlukları armağan edenleri eşlikçi ilan ediyorlar çoğu zaman hayatlarına. Sevildiklerine, bakım aldıklarına inandıklarıyla başlıyorlar bu yola çıkmaya.
Gelecek olanı öngörselerde bu eşlik hali güzel gidiyor hayatlarında. Sonra bir şeyler değişiyor. Onların istediği gibi gitmiyor, gidemiyor, eksikler başlıyor, fazlalar oluyor, çünkü ilişkiler bir artı birin iki etmediği yerler sonuçta! Sonra kendi yalanlarında buluyorlar kendilerini. Kimi bahis oyunlarıyla, kimi yalanlarla, kimi seks kaçamaklarıyla, kimi ekonomik dolandırıcılıklarla, kimi gönül ilişkileriyle… Aldatıyorlar!
Aldatılan da biliyor yaşanılanları, yaşayacaklarını... Anlıyor, seziyor, öngörüyor, konduramıyor bazen; bazen de vazgeçmek istemiyor kendi peri masalından. Zaten en başında öyle bir birliktelik kuruluyor ki aldatsa da ayrılamazcasına. Sonra biraz görmeme, sonra biraz göz yumma, sonra biraz ortaklık etme... Ama gün geliyor bu ilişkinin normları artık olanları tartamıyor. Bazen o son gönül ilişkisi tanıdık biri çıkıyor, bazen kaçırılan paranın miktarı tahminleri aşıyor. Belki söylenen son yalan kalanın kişiliğine, yaşamına kocaman bir darbe oluyor. Son güven kırıntısı da ilişkiden elini ayağını çekiyor. Mahcubiyet aldatan iki tarafında yaşadığı bir duygu oluyor ki hatası olmayan için çok da ağır bir yük halini alıyor.
İlişkileri çoğu zaman aldatma bitirmez; oraya gelirken geçen yollar, biten umutlar, yok olan hayaller ve tabi ki son bulan güven bitirir! Aldatma çok yönlü bir hikayedir terapi odasında. Her yönünü de konuşmaya değerdir. Aldatma gidemeyenlerin ve dahası ilişki de kalamayanların hikayesidir ve terapiye çoğu zaman eşlik eden partner getirir.
Aldatmanın pek çok halini yazmaya karar verdim. Haftaya gönül ilişkilerinden başlıyoruz. Üç kişinin bir ilişkide durmaya çalıştığı ama durmanın imkansız olduğu yerden…
Kimdi giden, kimdi kalan diyor ya şair*, gideni de kalanı da konuşmanın vakti geldiyse, merhaba sonbahar…
* Terkeden Şiiri, Murathan Mungan
Paylaş