Paylaş
Teknoloji ile aramı açıp, biraz televizyon, telefon, bilgisayar veya herhangi bir şekilde bizi tutsak eden elektrikli bir aletten kendimi doğal aktivitelere verebildiğimde mutluluk, huzur ve yaşama sevincim kendiliğinden artıyor. Gerçekten teknolojiden uzak durabilmek hem lüks, hem de büyük başarı. Herkes bir sebeple özellikle neden sosyal medya kullanması gerektiğine dair türlü bahaneler sunuyor. İletişim için, benim gibi işi için, sevdiği bir insan için, haberler için, faydalı bilgiler aktaran birileri için ve liste uzayıp gidiyor.
Kariyerimin başlangıcı hem de en aktif çalıştığım, en fazla müşteri, iş, proje aldığım, günde 3-4 saat uyuyup, hafta sonları dahi çalışıp, hiçbir tatil hakkımı kullanmadığım o çılgın dönemlerimde müşterilerimin bana Whatsapp’tan 7/24 ulaşmalarının, gecenin bir yarısı ya da her dakika ulaşamadıklarında sergiledikleri yersiz tavırları kişisel haklarıma aykırı bulduğum için Whatsapp’ı tamamen silmiştim. Ulaşmak isteyen, benimle iş yapmak isteyen, irtibatta kalmak isteyen herkes bir yolunu buldu, çünkü iletişimin tek yolu Whatsapp değildi bundan 10 sene önce Whatsapp dahi yoktu. İsteyen herkes alternatif bir yol buldu.
Eski yaşamımızdan örnekler bazılarının hiç hoşuna gitmiyor, benim de yeni teknolojiye tamamen kapılmış olmak hiç hoşuma gitmiyor. Köklerimizi, kökenimizi unutup hemen yeniyle bezenmek varlığımıza ihanet gibi geliyor. Eski zamanlarda yapılan her şeyin doğruluğunu savunamam, ancak doğru giden şeylerin yerine zararlıların konulmasına da kayıtsız kalamam. Şu bir gerçek; gerekirse defalarca kez bu konu hakkında konuşacağım, yazacağım ve de araştıracağım; sosyal medya bir araç, kullanım alanı ve süresi kişiyi ve de kitleleri ciddi şekilde etkiliyor.
Doğa için, hayvan için, alışkanlıklarımızın yerine daha bütüncüllerini koyabilmemiz için, zihin, beden, ruh dengemiz için, gezegen için emek eden, her gün güzel, hakikatli, doğru, ekolojik, sevecen, aydınlık içerek üreten insanlar var; tamamen bütünün iyiliği için. Bunun aksine bir de tamamen kendi çıkarları için, büyük markaların çıkarları için, para için, ün, şan, şöhret için, egosunu tatmin etmek için enerjisini harcayan ve arkasından milyonları kovalatan insanlar var. İşte onlara hayret ediyorum. Dedim ya sosyal medya bir araç diye; bıçak da bir araç kimisi sanat yapıyor, kimisi yemek, kimisi de adam öldürüyor.
Teknolojinin, teknoloji bağımlığının, influencerların yaptığı etkiyi bıçağın yaptığı etki gibi fiziksel olarak hemen algılanmıyor, zira onların yaptığı etki önce psikolojik başlıyor. Teknoloji sürekli bize hayat kurtarıcı, kolaylaştırıcı, fütüristik, bizi bir adım yukarı çıkaran bir basamak gibi tanıtılsa da her teknoloji ya da bu teknolojilerin kullanımları için bunu söylememiz doğru olmaz. Aynı şekilde ben çok takipçisi olan influencerların ki İngilizce’de influence etkilemek demek, ne yazık ki iyi bir etki yapabildiklerini gözlemleyemiyorum. Ütopik bir hayata, vücuda, yaşama tarzına, alışkanlıklara ve de en çok tüketime özendirme görüyorum. Kişilerin arzularına, zayıf yanlarına ve duygularına oynayarak bir nevi büyülüyorlar, ama olumsuz yönde. İşin korkutucu kısmı ise bu influencerlar yani etkileyici kitle eğitimli, eğitimsiz, görgülü, görgüsüz, aç, tok, dolu ya da boş insanlardan oluşuyor, yani her kitlenin, her insan tipine hitap edecek bir etki gücü var. Sıfır atık, kötü kimyasalların nasıl Dünya’mıza zarar verdiğini anlatıp sonra, içinde kötü kimyasal içeren temizlik markalarının reklamı yapan hesaplar varmış mesela, herkes kendi içerisinde çelişiyor. Örneklendirmeme ve marka adı vermeme gerek yok çünkü markette gördüğünüz markaların %98’i kötü kimyasallar içeriyor, blogger, influencer adı da vermeme gerek yok, çünkü aynı marketteki bir çok ürün gibi kötüye özendiren influencer hesaplarında sayısı oldukça çok.
Dünya’daki geri dönüşüm skandalını biliyor musunuz? Geri dönüşüme gittiğini sandığımız ürünlerin sadece %16 gibi çok düşük bir kısmı geri dönüşebiliyor, diğer kısmı ya yakılıyor ya da Adana’ya olduğu gibi başka ülkelere gönderiliyor. Yani ülkemizde bu oranın kaç olabileceğini düşünemiyorum, başka ülkelerinde çöpünü ithal edip öyle uçuşmasına izin veriyoruz, görmezden geliyoruz, kötüsü umursamıyoruz. Bu durumu iyileştirmek, onarabilmek için bilim insanlarının en iyi önerisi nedir biliyor musunuz? PLASTİĞİ REDDETMEK. Biz bu plastik yaşamı reddetmedikten sonra aynı Adana’ya yığılan çöplük ve içinden gün be gün ayrılıp havamıza, suyumuza, vücudumuza karışan mikroplastikler gibi bu pek de teknolojik ya da sosyal olmayan sosyal medya hayatımız da bizi özümüzden uzaklaştırmaya, hayata yabancılaştırmaya, gerçeklere karşı zehirlemeye ve kendimizi, gezegenimizi ve enerjimizi tüketmeye devam edecek.
Ya çözümler üreteceğiz ya da sahte güneşlerin ateşinde cayır cayır yanarak tükeneceğiz.
‘Bu gezegenin daha fazla başarılı insana ihtiyacı yok. Bu gezegenin acilen barışçıl, şifacı, onarıcı, hikaye anlatıcısı ve seven insanlara ihtiyacı var.’
Paylaş