Paylaş
Çünkü çocuklar anlamadıkları şeylerden korkarlar ve bu korku bir travmaya dönüşebilir. Lütfen çocuklarınızın yanında depremle ilgili duygularınızı çevrenizdekiler ile açık bir şekilde paylaşmayın. Çocuğum duymuyordur veya zaten oyun oynuyor ilgilenmiyor diye düşünmeyin mutlaka bir kulağı sizdedir.
Olabildiğince çocuğunuza durumu anlatmak, neden ve nasıl olduğunu açıklamak, onu bilgilendirmek ve olayları çok büyütmeden kısa ve öz bir şekilde anlatmanız süreci anlamlandırmalarına yardımcı olacaktır. “Nasıl kışın yağmur yağıyor bazen gök gürüldüyor ve şimşek çakıyor. Deprem de bir o kadar doğal bir durum. Her zaman olmasa da arada olabilecek bir şey.” Tarzında açıklamalar yapabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzun duygularını anladığınızı belirtmeniz de oldukça önemlidir. “Korktun biliyorum, ben de şaşırdım ama artık güvendeyiz ve ben senin yanındayım merak etme.” gibi açıklamalarla sizin onu anladığınızı ve saygı duyduğunuzu anlayacaktır.
Bazı çocuklarda deprem sonrasında belli başlı davranışlar gözlemleyebiliriz. Bunlar: ani davranış değişiklikleri, huzursuzluk, ağlamalar, uykusuzluk, beslenme sorunları, yalnız başına uyuyamama, alt ıslatma, tırnak yeme, sebepsiz karın ağrıları, mide bulantıları, korkular, okula gitmek istememe gibi türlü davranışlar görülebilir. Bu gibi durumlarla karşılaştığınız da çocuğunuzu rencide etmeden ona bu durum hakkında yardım edebileceğinizi söyleyebilirsiniz. Öncelikle size ne hissettiğini anlatmasını isteyebilir ardından birlikte oyun oynayabilir veya resim çizebilirsiniz. Her aşamada çocuğunuzu gözlemlemeniz oldukça önemlidir. Çünkü iç dünyasıyla ilgili bilgileri çocuğunuz bu gibi yollarla dışa vurur. Eğer çocuğunuz çok kaygılıysa, durumdan dolayı travmatize olduğunu düşünüyorsanız en kısa zamanda bir uzmandan destek almanızı öneririm.
Depremin Ergenler Üzerindeki Etkileri
Ergenlik yetişkinliğe doğru çıkılan bir yolculuktur. Bu yolda ilerlerken bazen kişinin karşısına engeller çıkabilir. Kendini gerçekleştirme ve bulma evresinde olan kişi bu süreçte bir anlam arayışı içerisindedir. Bilinçli ve aynı zamanda hayata karşı kaygılıdır. Özellikle bu dönemde olan bir genç deprem gibi bir doğal afet ile karşılaştığında çok fazla kaygıya kapılabilir. Geleceğe dair planlamalarında kararsızlık yaşarken birde maddi manevi kayıp yaşamak oldukça travmatik sonuçlar doğurabilir. Ergen ile deprem konusunu konuşmak bir çocuk ile konuşmaktan daha zordur. Çünkü çocuklar bir takım şeylerin üstünde çok uzun süre durmazlarken ergenler için öyle değildir. Ergen her şeyi anlayabilecek ve ileride neler olabileceğini tahmin edebilecek olgunluktadır. Bu yüzden bir ergen ile konuşurken dikkatli ve yapıcı olmak gerekir. onlardan bir şeyleri saklamak ebeveyni arasındaki güveni oldukça zedeler. Zaten geleceğe dair birçok beklentisi ve aynı zamanda kaygısı olan genç bir de travmatik bir olay ile karşılaşırsa hayatının yönünü değiştirmeye yönelik harekete geçmeye kalkışabilir. Bu süreçte onlarla sakin konuşmak, inatlaşmamak, orta yolu bulmak ve düşüncelerine saygı duymak önem taşır. Umutsuzluğa kapılmaları veya hayatlarında değişiklik istemeleri (ileride başka bir şehirde veya ülkede yaşamak gibi) oldukça normal karşılanmalıdır. Olayın üzerinden zaman geçtikçe duygusal yoğunlukta azalacaktır. Eğer depresyon gibi belirtiler ortaya çıkarsa bir uzman ile görüşülüp ilerlenmesi çok daha fayda sağlayacaktır.
Depremin Yetişkinler Üzerindeki Etkileri
Yetişkin bireyler depremi yaşadıktan sonra belli başlı psikolojik reaksiyonlar göstermeye başlayabilirler. Bunların arasında korku, üzüntü, suçluluk ve öfke gibi zihinsel ve duygusal durumlar vardır. Olayı yaşadıktan sonra zihin yaşanılanları tekrar tekrar canlandırabilir. Bu durum kişide uyku bozukluklarına, iştahsızlığa ve odaklanma sorunlarına yol açabilir. Bu aşamada yapılması gereken en birinci şey tabi ki yaraların sarılması ve yaşanılan bu trajedinin kabullenilmesi, arından kişinin hayatına kaldığı yerden devam etmesini sağlamaktır. Yaşanılan acı ve keder kişi de travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilir.
Deprem anında büyük bir travma yaşamamış bireyler genelde birkaç hafta içerisinde toparlanabilirken, bir kısım travma sonucu stres bozukluğu ile aylar hatta yıllar boyu sıkıntı yaşayabilirler. Deprem sürecini yaşayan kişi ile konuşmak, duygularını ifade etmesine olanak tanımak, zihinsel ve bedensel olarak dinlenmelerine yardımcı olmak gerekir. Eğer kişi olay hakkında konuşmak istemiyorsa asla zorlanmamalıdır. Kendi istediği zaman konuşabileceğini biliyor olması kişi de rahatlamaya sebep olur. Travma sonrasında kişinin yaşayacağı stresten kaynaklı odaklanma ve dikkat sorunları görülebilir. Bu nedenle hemen akabinde motorlu araçların kullanılması veya dikkat gerektiren işlerin yapılması önerilmez. Travmanın etkisiyle yaşanılan sıkıntıdan kurtulmak için başvurulan alkol, sigara ve uyuşturucu ilaçların kullanımı hem kısa hem de uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabileceği için olabildiğince kaçınılmalıdır. Bunların yerine yakın çevreden biri ile duygu paylaşımı yapmak, günlük tutarak duygu ve düşünceleri yazmak, rahatlatıcı müzikler dinlenmek, nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak kaygıyı hafifletecek yöntemlerdendir.
Kişi iyileşebilmek için yaşadığı zorlu dönemi önce kabul etmesi gerekir. Her ne kadar yeni yaşamına dair motivasyonunu kaybetmiş olsa da, sorumlulukları ve yeni hayat düzeni için kişinin farkındalığının arttırılması gerekir. Yaşanılan her travmatik olay gibi bu sürecinde zamanla duygusal yoğunluğun giderek azalacağı gerçeğini kabul etmek gerekir. Zaman her şeyin ilacıdır, en zoru ise sabretmektir. Olayları kabul etmek ve yeni bir sayfayla başlangıç yapmak bu süreçte en sağlıklı hareket olacaktır. Eğer kişi aradan bir ay geçmesine rağmen hala yoğun derecede keder ve korku yaşıyorsa en kısa zamanda bir uzman tarafından destek alması tavsiye edilir.
Elif Doğru
Psikolog/Pedagog ve Aile Danışmanı
Paylaş