Paylaş
Haberi ilk okuduğumda ağlamaya başladım. Bu, okuduğumda ağladığım kaçıncı haber bilmiyorum.
Zordur kadın olmak. Hele bu ülkede yaşıyorsanız…
Bir kadın olarak; kadınlara tecavüz eden, öldüren, şiddet uygulayan, namus bekçiliği yapan, hakaret eden ve kadınları değersizleştirenler yerine bir gün bu vicdansızlıkların ve cehaletin olmadığı, kadının özgür bir birey olarak algılandığı, cinsiyet ayrımcılığının yapılmadığı ve haksızlığa uğramadığı bir dünyada yaşamayı düşlüyorum.
Bir kadın olarak; bu kötülükleri yapan vicdandan yoksun ruh hastalarının gerekli cezayı almaları, yapabilecek olanların psikolojik tedavi edilmeleri ve bu zihniyetlerin, düşünce yapılarının neslinin tükenmesi konusunda neler yapılması gerekiyorsa hep birlikte bir an önce kalıcı çözümler üretelim ki daha fazla canlar yanmasın diyorum.
Bir kadın olarak; kadınların nasıl kıyafetler giyeceği ve çalışıp çalışmayacağı gibi konularda sınırlamalar getirildiği, evli kadınların yalnızca ev işlerini yapıp çocuk bakmakla konumlandırıldığı, ayrımcılığa ve baskıya maruz kaldığı, erkeklerden daha az özgür ve ikinci planda olduğu bir toplumun değişmesi gerektiğini, bu gidişatın çok yanlış olduğunu düşünüyorum.
Bir kadın olarak; bir insanın hayatta öğrenmesi gereken en önemli şeyin vicdanlı ve iyi bir insan olmak olduğunu ve bunun bütün çocuklara mutlaka öğretilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Bir kadın olarak; bir kadının ‘başıma bir şey gelir mi’ diye korkmadan sokakta istediği saatte yürüyebilmesi, herhangi bir kaygı duymadan istediği saatte sözgelimi taksiye, otobüse binmesi veya maddi manevi kimseye muhtaç olmadan tek başına özgürce, huzurlu yaşayabilmesi bir lüks değil, haktır. Hatırlatmak istiyorum.
Bir kadın olarak; kadınların sokakta, mecliste, okulda, şirketlerin üst düzey kadrolarında, trafikte, televizyonda, internette, sahnede, fabrikada, tarlada, her çeşit sporun maçlarında, devletin en üst makamlarında, kısacası her yerde aktif olarak daha çok yer aldıklarını görmeyi diliyorum.
Bir kadın olarak; temel insani ve ahlaki değerlerimizi tekrar sorgulamamız gerektiğini ve eğitim sistemimizde acilen köklü değişikliklere gidilip çağdaş, refah düzeyi yüksek, sevgiyi, nezaketi, dürüstlüğü, saygıyı, hoşgörüyü, merhameti hayatın her alanına yansıtan bir toplum olma yolunda ilerleyelim diyorum.
Bir kadın olarak; televizyonda aşırı dramatik ve şiddet içeren sahnelerin olduğu dizilerin oldukça yaygınlaştığını, hem etik olarak, hem psikolojik olarak, hem sosyolojik olarak bunun doğru olmadığını, kimseye bir fayda sağlamayacağını ve bir seyirci olarak bunları asla izlemediğimi ve televizyonda görmek istemediğimi de eklemek istiyorum.
Bir kadın olarak; devletin bütün kademelerindeki kişilerin bütün bu konularda hemen genç, yaşlı, kadın, erkek herkesin bilinçlenmesi için işe yarar ve uzun vadeli çözümler üretip uygulamaya geçmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir kadın olarak soruyorum. O küçük kızın hali ne olacak şimdi? Yaşadıklarını nasıl atlatacak? Sevmeyi, insanlara güvenmeyi, hayatın güzelliklerini nasıl anlatacaksınız ona? Bu çocuk ve her çocuk geleceğimiz bizim. Geleceğimiz ne olacak?
Her şeye rağmen ama her şeye rağmen umuyorum ki vicdan kötü niyetten, hoşgörü öfkeden, eğitim cehaletten üstün çıkacak ve umuyorum ki en sonunda sevgi ve iyilik kazanacak.
Ece Demircan
Twitter: https://twitter.com/ece_demircann
Paylaş