Paylaş
Omurga vücudumuzun arka kısmında yerleşmiş olan, dikey yönde etki yapan vücut ağırlığına ve dış kuvvetlere karşı koymanın yanında, vücudumuzun hareket fonksiyonunu da sağlayan çok önemli bir yapıdır.
Yetişkin omurgasında 33 adet omur bulunmaktadır. Her iki omur kemiği arasında yastıkçık görevi gören halk arasında disk adı verilen bir adet yapı bulunmaktadır. Bu yapının iç kısmı; yaklaşık %80 oranında su bulunan jelatinöz bir yapıdan oluşur. Bu yastıkçığın dış kısmını saran; sağlam, elastikiyeti kuvvetli bir yapı vardır ki, bu yapının yırtılıp, yumuşak jel benzeri yapının dışarı taşmasına da fıtık (disk hernisi) denir. Eğer bu taşan kısımın basısına ve çevre dokulara verdiği hasara ilişkin ortaya çıkan klinik tabloya disk hernisi hastalığı adı verilir. Boyun bölgesinde olursa boyun fıtığı hastalığı, sırt bölgesinde olursa sırt fıtığı hastalığı, bel bölgesinde olursa bel fıtığı hastalığı olarak adlandırılır.
Diskler bütün omurga boyunca omurlar arasında yer alırlar ve böylece omurların birbiri üzerinde daha kolay hareket ederek ölçülü de olsa omurganın hareketliliğini sağlamış olurlar. Ayrıca omurgaya binen ağırlığın daha geniş yüzeye yayılması da sağlanmış olur.
Doğal olarak, lomber bölgede bulunan diskler, daha üst seviyelerdeki, örneğin boyun bölgesindeki disklere oranla daha fazla ağırlığa maruz kalırlar. Bu da disklerin neden bel bölgesinde daha fazla oluştuğunun nedenlerinden bir tanesidir. Disk yapılarının damarsal yapıları yoktur ve beslenmeleri için gerekli olan maddeleri omurlardan diffüzyon yoluyla alırlar. Direkt kan yoluyla beslenemeyen disklerde doku yaşlanması yani dejenerasyon daha erken başlar.
Dejenere olarak elastikiyetini kaybeden disk içeriğnin; herhangi bir zorlama veya yanlış hareketle disk aralığından omurilik kanalına doğru sarkması sonucu fıtık ya da disk hernisi dediğimiz olay gelişmiş olur. Hernie olan disk materyalinin, sinir kökünü sıkıştırması sonucu değişik şiddette oluşan bölgeye göre değişkenlik gösteren boyun ve kol ağrısı, sırt ağrısı, bel ve bacak ağrısı ortaya çıkar.
Aynı zamanda sıkıştırdığı sinirin uyardığı vücut bölgesinde uyuşma, karıncalanma hissi, baskı arttıkça güçsüzlük ve refleks azalması gelişebilir. Fıtıkların basısı arttıkça hastalarda yürüme güçlüğü, idrar – gayta kaçırma gibi problemler de karşımıza çıkabilir.
Tanı için altın standart yöntem MR olup; saptanan fıtığın büyüklüğü ve seviyesine spesifik tedavi planlanması gerekmektedir. İlk olarak ıstrahat ve ilaç tedavisine başlanmalı; fizik tedavi ile tedaviye katkı sağlanmalıdır. TENS, sıcak uygulama, ultrason, traksiyon gibi klasik fizik tedavi yaklaşımlarının yanı sıra Hilterapi, Spinal Dekompresyon Sistemi (Uzay Terapisi), Magnetik Alan tedavisi ile fıtıkları ameliyatsız çözmek ihtimal dahilindedir. Omuga kaslarını kuvvetlendirici, postür egzersizleri, hidroterapi, pilates ve su içi egzersizler tedavi seçenekleri ile birlikte uygulandığında tedavi başarısı artmakta ve fıtığa bağlı ağrının nüks etme olasılığı belirgin ölçüde azalmaktadır.
Paylaş