Burcu Saygan Karamürsel
Burcu Saygan Karamürsel
Burcu Saygan KaramürselYazarın Tüm Yazıları

Korona Sonrası Yaşam

Çoğumuzun sosyal karantinada olduğu şu günlerde pek çok karmaşık duyguyu bir arada yaşıyoruz. Çoğumuz için günlük rutinimizi kaybetmiş olmak,endişe, korku, karamsarlık, öfke, depresif ruh hali gibi negatif duygular yaratıyor. Bu konuda yakın zamanda okuduğum bir makaledeki yorumu sizinle paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

Amerikalı yazar ve tanatolog (tanatoloji ölümü inceleyen bir bilim dalıdır) David Kessler (www,grief.com sitesinin kurucusu), bu dönemdeki duygularımızı yas süreci ile benzerliği açısından incelemiş. Öncelikle bu duyguları yas olarak tanımlayarak bu duyguları nasıl yöneteceğimizi öğrenebiliriz.

Bunu niye yas olarak adlandırıyoruz? Dünyanın değiştiğini biliyoruz, bu sürecin geçici olduğunu da biliyoruz ancak duygularımız öyle söylemiyor. Normallik ve rutinimizin kaybı, ekonomik kriz korkusu, işimizi kaybetme korkusu, insanlarla fiziksel bağlantı kuramamak, yani pek çok önemli kayıp. Bu durum çok vurucu ve küresel olarak kollektif bir yas duygusuna sürüklüyor bizi. Havada böyle bir kolektif yas duygusuna alışkın değiliz.

Bunlara ek olarak beklentisel yas duygusu var. Bir fırtına yaklaşıyor beklentisi hakim. Gelecekle ilgili belirsizlik, ‘hayat ne zaman normale dönecek, işimi kaybeder miyim, yakınlarımı kaybeder miyim, çocuklarım ne zaman okula başlar ,onları nasıl bir gelecek bekliyor?’ gibi endişe yaratan bir çok soru aklımızda. Güvenlik duygumuz kırılıyor.

Haberin Devamı

Yazar David Kessler şu anki duygudurumumuzu yas sürecinin beş aşamasına benzetmiş.

Birinci aşama inkar, yani büyük çoğunluğun ilk başta yaşadığı ‘bana bir şey olmayacak’ duygusu. Sonra kızgınlık ‘beni nasıl eve kapatır ve özgürlüğümü elimden alırsın?’ Sonra pazarlık aşaması geliyor ‘Pekala, iki hafta evde kalmaya razıyım ama sonra her şey düzelecek değil mi?’

Sonra üzüntü aşaması ‘Bunun ne zaman biteceğini bilmiyorum'. En son kabullenme geliyor; ‘Bu durum devam ediyor, nasıl ilerlemeliyim?’

Korona Sonrası Yaşam

İşte bu son aşama asıl gücün yattığı yer. Kabullenmeyle beraber kontrol duygumuz bir miktar geri geliyor. ’Ellerimi yıkayabilirim, insanlarla sosyal mesafemi koruyabilirim,evden çalışmayı öğrenebilirim.’

Beklentisel yas, yani gelecek ile ilgili olumsuz beklentiler ve korkularımızın olması bazı fiziksel belirtilere yol açabilir. Kalp çarpıntısı, uykusuzluk, sinirlilik gibi fiziksel acıya yol açabilir. Zihnimiz bize korkunç senaryolar göstermeye başlar. Örneğin anne -babamız hasta olmuştur. Zihnimizin bizi koruma amaçlı bir savunma mekanizmasıdır korku. Amacımız zihnimizin ürettiği bu korkunç senaryolardan tamamen kaçmak değildir. Çünkü zihnimiz buna izin vermez ve iç çatışmamız daha da artar. Amacımız bu düşüncelerde bir denge yakalamaya çalışmaktır.

Haberin Devamı

Örneğin anne babamızın hasta olduğu ve yoğun bakımda bulunduğu senaryonun yerine hastalığı çok hafif atlattığımız bir senaryo koyabiliriz. Hepimiz hafif hastalanıyoruz ve dünya devam ediyor. Sevdiğim herkes ölmüyor. Hatta belki sevdiğim hiç kimse ölmüyor çünkü tüm önerilere uyuyoruz. Çünkü aslında önlemlere uyduğumuz takdirde bilimsel olarak bu olasılık çok yüksektir.

Beklentisel yas, geleceğe yönelik en kötü senaryoların zihnimizde oluşturulması durumudur. Bu durumda sakinleşmenin tek yolu anda kalmaktır. Meditasyonla ilgilenenler bu yöntemi çok iyi bilirler. Derin nefes alıp verirken şu anda korktuğumuz hiçbir şeyin gerçekleşmediğini fark ederek rahatlayabiliriz. Şu anda iyiyim, yemeğim var, burnumdan gelen ve ciğerlerimi dolduran güzel nefesimi hissediyorum. Şu an masaya dokunuyorum ve sert olduğunu hissediyorum, battaniye ise yumuşak.

Haberin Devamı

Korona Sonrası Yaşam

Bu arada kontrol edemediğimiz şeyleri boşvermeyi öğrenmek de işe yarıyor. Örneğin komşumu kontrol edemem ama ben onunla sosyal mesafemi koruyabilirim ve ellerimi yıkayabilirim. Buna odaklanabilirim.

Etraftaki insanlar endişe nedeniyle her zamankinden farklı davranıyor olabilir. Onların normalde nasıl insanlar olduğunu hatırlayarak daha toleranslı ve sabırlı olabiliriz..

En çok endişe veren ise durumun açık uçluluğu. Yani ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Ancak geçmişe bakınca dünyanın daha önce de pek çok kez benzer salgınlar yaşadığını biliyoruz. Yani dünya ayakta kaldı, bu durum geçici. Biz de bu günleri atlatıp ayakta kalacağız .Evet önlemlere aşırı dikkat edelim ama aşırı reaksiyon göstermeyelim bu duruma. Çünkü hepsi geçecek.

Haberin Devamı

Son olarak da yas sürecine bir altıncı evre ekleyebiliriz. Anlamlandırma. Şu anda bile insanlar teknoloji yoluyla iletişim kurabiliyorlar. İnsanın insana ihtiyacı var. Birçok insan bu zor zamanlarda karşılık beklemeden yardım etmeye uğraşıyor. Bu durum sona erdiğinde de anlam arayışı devam edecek.

Ne hissettiğinimizi konuşmak da çok önemli. Duygular harekete geçirildiği zaman atlatılabilir. Yani duygularımızı isimlendirerek rahatlayabiliriz. "Üzülüyorum ama böyle hissetmemeliyim" demek yerine "Üzülüyorum, bırakayım beş dakika daha üzüleyim."

Bu duyguyla savaşmak işe yaramaz çünkü bu duyguyu vücudumuz üretiyor. Eğer duygularımızı o anda yaşarsak, kontrol bizde olur, güçlü hissederiz  ve böylece kurban gibi hissetmeyiz. Duyguları sırayla yaşarsak, her biri gelir ve geçer. Yas duygusu da gelip geçer. Yaşayalım ve bırakalım gelip geçsin.

Haberin Devamı

INSTAGRAM

Yazarın Tüm Yazıları