Paylaş
Son 10 yılda kadın cinayetlerinin üç kat arttığına dair araştırmalar mevcut. Elbette bu konu derin ve sosyoloji, psikoloji, halkbilim, hukuk, hatta antropoloji gibi pek çok farklı bilimin disiplinler arası araştırma konusu ama bu yazıda vurgulamak istediğim şu ki, mevcutta şiddet olgusunu hafife alan bir bakış açısı hakim.
VPA (Violence Prevention Alliance) "Dünya Şiddet ve Sağlık Raporu"n da şiddeti "Bir kişinin, kendisine veya bir başkasına, gruba, topluluğa karşı tehdit olarak ya da aksiyona geçmiş halde yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, kötü gelişim veya yoksunluk ile sonuçlanan kasıtlı güç veya fiziksel güç kullanımı" olarak tanımlıyor.
Bu tanımın da ifade ettiği üzere şiddette kasıt vardır. Hiç bir duygusal açıklama, duygusal yoksunluk, töresel izinler bireydeki şiddet eğilimine sebep oluşturamaz. Bu noktada diğer yazılarımda bahsetmek üzere şiddet eğiliminin pek çok psikiyatrik durumun semptomlarından biri olduğu gerçeğini de kısaca belirtmek isterim.
Peki şiddeti önlemek için ne yapalım?
Başta belirttiğim gibi şiddet olgusunun tam olarak anlaşılması ve önlenmesi disiplinler arası bir konu ama net olan bir kaç durum var. Çocuğunda şiddet eğilimi gözlemleyen ebeveynlerin, bunu takdir aracı haline getirmek yerine sağaltmaya odaklanması, öfke kontrol ile ilgili sorun yaşayan bireylerin destek alma konusunda daha açık olması, kadınların partner seçimi konusunda tekrarlayan sorunları varsa, tekrara düşmek yerine bu yanlış seçimlere onları yönlendiren zihinsel süreçlerini anlamaya yoğunlaşması ve kendilerini korumak için gereken aksiyonları önceden alabilecek gücü kullanmalarıdır.
Paylaş