Paylaş
Kafada bere, elde eldiven, boyuna en az iki tur dolanıp bir daha açılmamak üzere gemici düğümü ile mühürlenmiş atkı ile burnundaki havucu eksik okula giden Michelin bebekleri. Yani biz. Hele o atlet yok mu? Giymeden çıkarsan kesin çarpılırsın.
Oh çok şükür sonunda ergen oldun. Büyüdün. Peki bundan kurtuldun mu sanıyorsun? Aaa olur mu hiç? ‘Evladım terliksiz yere basma, ilerde çocuğun olmaz’ diye diye zulme ve geleceğe dair korku salmaya devam. E tabi bütün hayatımız böyle geçince her esintide üşütür olduk. Biraz sakin. Virüs almadığınız sürece soğukta kalsanız da hasta olmazsınız. Sadece üşürsünüz. ‘Çok biliyorsun sen’ dediğinizi duyar gibiyim ama ciddiyim. Yıllarca İngiltere’de yaşamış ve henüz doğan bebeklerin bile incecik ceketle aralık ayında sokağa çıkartıldığına ve hasta olmadıklarına yüzlerce defa şahit olmuş biri olarak bunu söylüyorum. Soğukta hasta olacağınıza inanırsanız hasta olursunuz.
Kimseyi dinlemeyin. Canınız ne kadar kalın veya ince giyinmek istiyorsa o şekilde giyinin. Size ‘aaaa üşümüyor musun?’ diye soranlar büyük ihtimalle kendileri üşüyorlardır. Cevabınız ‘sen üşüyorsun sanırım, istersen üzerine bir şey giy’ olsun ki esas onlar üşütmesinler.
Ama tabii ki mevsimin ve bünyesel özelliklerin göz önünde bulundurulması şart. Superman değiliz nihayetinde. Size tavsiyem, ısınmaya başlayan havalarla bir anda yaz moduna geçip fazla ince giyinmeyin. Bünyenizi zorlamayın. Aynı şekilde henüz kış bitmedi diye de sıcak havalarda kalın giyinmeyin. Mevsim geçişlerinde, sıcak olunca çıkartılabilir ve soğuk olunca giyilebilir olması açısından farklı katmanlar halinde birkaç parçayı üst üste giyin. Akşam üzeri havanın soğuyacağını göz önüne alarak taşımayı sevmeseniz bile yanınıza kalın bir ceket alın. Ayaklarınızı, belinizi ve boynunuzu sıcak tutun. Yaza çok az kaldı. Dayanın…
Bükre İkizer
Paylaş