Ay Yok Artık Türkçe mi Dinliyorsun?

Müzik, resim, sanat, fotoğraf ve bunun gibi konulara bakış açısı hepimizin bildiği gibi çok kişisel ve zevke göre değişkenlik gösteren dolayısı ile de saygı gösterilmesi gereken mevzular.

Haberin Devamı

Peki her alanda karşınızdaki kişinin zevklerine, sevdiklerine, sevmediklerine ya da yaşam şekline saygı gösterdiğinizi ve onları bu özellikleri ile kabul edebilme yeteneğine sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz? Yoksa siz de çok büyük bir topluluk gibi kişisel zevkleri kendi doğrularınızı öne sürerek direkt ya da dolaylı yollardan yargılıyor musunuz?

Çok uzun zaman önceden beri hem normal arkadaşlarımla hem de yeni tanıştığım kişilerle geçen ve konu müziğe geldiğinde ‘ne tür müzik dinliyorsun?’ sorusu ile başlayan diyaloglar benim ‘Türkçe pop dinliyorum’ cevabımın üzerine gelen tuhaf bakışlar, dudak bükmeler, şaka yapıyor olduğumu doğrulamak için ‘ya ciddi sordum’ gibi başka bir cevap vermem gerektiğini vurgulayan yorumlarla devam edip, ‘evet ben Türkçe müzik dinlemeyi seviyorum ve Türkçe müzik olmayan hiçbir ortamda eğlenemiyorum’ dememle ve karşımdaki kininin yüzünde oluşan tuhaf bir hayal kırıklığı tablosu ile sonlanıyor. Mesleğim, yaşadığım tarzım, eğitimim ve dış görünüşümün sonucu olarak sanki olmaması gereken, ayıp ya da saçma bir şeymiş gibi dinlediğim müzik türü ile çok uzun yıllardır yargılanıyor olmam beni hiçbir zaman etkilemedi, etkilemiyor da. Ancak dışarıdan başka bir hayat izlenimi vermeye çalışan, başka bir kültürde doğmuş ve yetişmiş gibi yaşayan insanların farklı ortam ve koşullarda bağıra bağıra değişik türlerde Türkçe şarkılar söyleme sahneleri hepimizin hafızasına kazınmaya hızla devam ediyor. Ayrıca özellikle son birkaç yıldır gece hayatının 90’lar Türkçe Pop ağırlıklı bir yolda ilerlediğini de eklemeden geçemeyeceğim ki bu durum gayet normal bir durum. İnsanların kendi dilinde kendi kültüründe olan müziklerde çok daha fazla eğlendiğini de dünyanın birçok yerinde gözlemleyebilirsiniz.

Haberin Devamı

Hepimiz yaşadığımız ülkede ve kültürde birçok değişik türde müziği isteyerek ya da istemeyerek öğrenerek büyüyoruz. Bunların bazılarını ya da tamamını sevmemek tabii ki kişilerin zevklerine kalmış bir durum olmakla birlikte sanki bu müziklerle hayatlarının hiçbir döneminde asla karşılaşmamış ta Fransa’nın Versay sarayında doğmuş gibi davranmaları çok gülünç ve onların düşündüklerinin aksine oldukça itici bir durum. ‘Ben bu müzikleri değil şunları dinliyorum’ ya da ‘dinlediğin müziğe saygım var ama benim tarzım değil’ demekle ‘ay bu da dinlenir mi?’, ‘bunları nasıl dinliyorsunuz anlamıyorum’ arasında dağlar kadar fark var. Kime göre iyi ya da güzel, kime göre kötü ya da çirkin?  

Haberin Devamı

İsteyen istediğini dinlesin, istediği tabloyu satın alsın, istediği fotoğrafçı ile çalışsın ya da takip etsin ve istediği sanat dalı ile ilgilensin. Bırakın artık insanları yargılamayı da onların tercihlerine saygı duymaya ve insani değerleri ön plana almaya odaklanın. Kendi fikirlerinizi başkalarına kabul ettirmeye çalışacağınıza onların fikirlerine de bir göz atmayı ve tarafsızca değerlendirmeyi deneyin. İsteyen istediği müzikte dans etmeye devam etsin. Size ne? Siz kendi müziğinizle ve dansınızla ilgilenin. Başkaları gibi olmaya çabalamaya değil de gerçekten sevdiğiniz şeyleri cesurca kabul edip bunlardan gururla bahsetmeye başladığınızda samimi ve doğal olabilirsiniz. Sadece dinlediğiniz müzik için kimse sizinle arkadaş olmazken, samimi ve doğal olduğunuz için sizinle arkadaşlık etmek isteyecek birçok kişi olacaktır. Siz kendiniz gibi olduğunuzda karşınızdaki kişi ile müziğin ritmini tutturamamanız mümkün değildir. Bırakın kendiliğinden oluşan müziklerde hep birlikte dans edelim. Birbirimize daha anlayışlı ve saygılı olalım.

Haberin Devamı

 INSTAGRAM: Bükre İkizer

 

Yazarın Tüm Yazıları