Paylaş
New York Post’a göre, “ÖLÜ YATAK ODALARI”, uzun süreli ilişkilerde çiftlerin seks yapmayı ertelemelerine veya bırakmalarına dair yeni bir terim olarak ortaya çıkıyor. “Ölü Yatak Odaları” teriminin çiftler arasında hızla yayıldığına ve kabul gördüğüne dikkat çekerek çok detaylı bir anket sonucu yayınlamıştır. Ankete katılan çiftlerin %69’u yılda 8 kez veya daha az seks yaptıklarını ve %17’si bir yıl veya daha fazla bir süredir seks yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Bu çalışmanın sonuçları, 1990’lı yılların sonlarıyla 2014 yılları arasında, tüm yetişkinler için cinselliğin yılda ortalama 62’den 54’e düştüğünü gösteren Chicago Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara dayanıyor. Ve çalışmaya göre zaman başına, “Cinsel ilişkilerdeki en yüksek düşüşün, daha yüksek eğitim seviyesine sahip evliler arasında olduğu” sonucuna ulaşılıyor.
The Atlantic Dergisi, bu rahatsız edici durumun arkasındaki muhtemel nedenleri anlatıyor: “Bağlılık sorunları, ezici ekonomik sıkıntılar, helikopter ebeveynler, artan anksiyete oranları, psikolojik sorunların etkileri, uyku problemleri, obezite, yaygın antidepresan ilaçların kullanımı, fazla televizyon bağımlılığı, çevresel plastik ve benzeri maddelerden kaynaklanan östrojen ve testosteron hormon seviyelerinin düşüklüğü, akıllı telefonlar, sosyal medya ve porno kültürü”
Peki neler yapabilirsiniz?
Çocuklarınıza ayırdığınız vakit kadar birbirinize vakit ayırmayı öğrenmelisiniz.
Cinsel ilişkiyi belirli bir takvim doğrultusunda gerçekleşen bir eylem gibi programlayarak kendinize sınırlar koymamalısınız. İçinizden gelen hiç beklenmedik bir an ve yerde cinselliği yaşamak sizi hem fiziki hem duygusal olarak yeniden harekete geçirecektir. İlişkilerinizde temasın devamlılığını sağlamak için sarılmak, günaydın öpücüğü vermek, beklenmedik anlarda küçük sürprizler yapmak en güzel anlarınızı sağlayacaktır.
Kullandığınız ilaçlarınız varsa kontrollerini sağlayınız.
Günümüzde artık yayın olarak antidepresan ilaçlarının kullanımı cinsel ilişkileri de etkilemektedir. Anksiyete ve depresyon cinsel arzuları engellemektedir. Ancak bunlara karşın alınan antidepresan ilaçları ve doğum kontrol ilaçları da cinsel ilişkileri etkiliyor. Bununla birlikte, fizyolojiden psikolojiye kadar birçok kişisel faktöre bağlı olarak, daha düşük bir dozun veya belirli bir doğum kontrolünün cinsel arzunuzu farklı şekilde etkilediğini fark edebilirsiniz. Bu durumlarda öncelikle doktorunuz ve partneriniz ile konuşmalısınız.
Teknolojiyi yatak odanızdan çıkarın ve yatağa birlikte girin
En önemli etkenlerden birisi olan uykusuzluk. Uykusuzluğa sebep olan şeylerin başında bebek bakımı, iş temposu ve stresi ve teknolojik aletlerin kullanımı gelmektedir. Daha fazla uyku = Daha fazla ve daha iyi seks anlamına geliyor. Ve gece geç saatlerde yapılan instagram kaydırmaları, fotoğraf beğenmeleri, youtube üzerinden izlenen videolar, netflix platformundan izlenen dizi ve filmler benlik saygınızı, seks hayatınızı ve uykunuzu tüketiyor. Ayrıca sosyal medya ve internet kullanımında gördüğünüz kadın veya erkek modelleri kendiniz ile kıyaslamanız sizi ruhsal anlamda çökkünlüğe sokabileceği gibi cinsel hayatınızı da olumsuz yönde etkileyecektir.
Yatağa birlikte girmeniz içinizdeki duygusallığı ve birlikteliğinizdeki yakınlığı artıracaktır. Özellikle yatağa birlikte girmeniz ve telefon, bilgisayar gibi teknolojik aletlerin olmadan bunu yapıyor olmanız ilişkilerinizdeki iletişimi artıracaktır.
Seks yapma sıklığınızı saymayı bırakın
Ne sıklıkta seks yaptığınızın hiçbir önemi yok! Önemli olan seksten aldığınız mutluluk ve haz olmalıdır. Seks yapma sıklığımız bir rakamdan öteye geçmeyecektir. Seks hayatınızı yaşıtlarınızla veya çevrenizdeki insanlarla ölçmenin ve karşılaştırmanın bir anlamı olmadığını anlamalısınız. Çok fazla haz vermeyen cinselliği yaşamak kimseyi mutlu etmeyecektir, sizi de memnun hissettiremeyecektir.
Yapmanız gereken en önemli başlıklar bu şekilde sıralanmışken seks hayatınızı düzeltmek için öncelikle “bizim yatağımız neden “Ölü yatak” haline geldi?” sorusu ile başlayarak nedenlerini sorgulamalı ve birlikte bu durumun üstesinden gelmek için yapabileceklerinizi ele almanız gerekiyor. İlişki sorunları olan bir çiftin cinselliğinde sorun olması kaçınılmazdır. Aynı dili konuştuğumuzu varsayıp, kendi dünyamızdaki yansımaları karşımızdan görmeyi umut ediyoruz. Perdenin arkasında işlerin nasıl yürüdüğünü hiç fark etmeden… Halbuki biliyor olsaydık kadınların kadınca, erkeklerin erkekçe konuştuğunu, öğrenmeye niyet etmez olur muyduk hiç...
Ve unutmadan; daha az sıklıkta iyi seks, sizi doyurmayan ya da tatmin etmeyen seksten çok daha iyidir.
Siz de ilişkinizde cinselliğin unutulduğunu, yatağınızın öldüğünü düşünüyorsanız aslında unutulanı hatırlatmak ve yatağı yeniden canlandırmak cinsel terapi ile mümkün.
Paylaş