Paylaş
Benzer bağlantılar; ekşilik, tatlılık ve Amasya ile de elmanın arasında kurulmuş durumdadır. Yani elma kelimesini duyduğumuzda Amasya’yı temsil eden nöron grubu da ışıldar. Oradan 8 rakamına (Amasya’nın plaka kodu) oradan da sekiz ile ilgili farklı bir bağlantıya geçerek düşünce sistemimizin temelini oluşturur. Yani her bir kelime bir şekilde başka kelime ile sözel veya görsel olarak çağrışım içerisinde olabilir.
Genelde tek bir kelime/kavram bilgi sistemimize giriş yaptığında tıpkı yıldız kümeleri gibi, ilgili diğer kelimeleri de nöral düzeyde tetikler. Bunu bir yıldız kümesine benzetmek çok da yanlış olmayacaktır. Her bir kavramın temsil edildiği nöron grubunun diğer nöronlarla oluşturduğu otomatik bağlantılar ya da şemalar bu yıldız kümelerine benzer. Otomatik olarak oluşmuş olan bu bağlantılar atalarımızdan bize kalmış olan miras olabileceği gibi bu dünyada oluşturduğumuz bağlantılar da olabilir. Bu konu hakkında yapılmış çokça çalışma, bu otomatik bağlantıların çoğunun (“yükselerek gelen ses tehlike içermektedir” bağlantısı gibi) atalarımızdan bize kalıtsal bir mirası olabileceğine işaret etmektedir.
Bu aslında kısaca demek oluyor ki, kaplan gördüğümüzde muhtemelen beynimizde kaplan ile ilgili dünya bilgilerinin başında “Kaplan tehlikelidir” bağlantısı yer alıyor. Kaplan ile tehlike, kaplan ile vahşilik, kaplan ile güç arasında sıkı bağlantılar söz konusu olabilir. Bu bağlantıların oluşması ise bize tehlikeye karşı önlem alabilmek adına zaman kazandırmaktadır. Bir tehditle karşı karşıya kaldığımızda beynimiz tehdit ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapıp uzun bir sürede doğru sonuca gitmektense, hızlı bir şekilde varsayım ve otomatikleşmiş şemalar/kalıplar aracılığıyla bundan kaçması gerektiği sonucuna hızlı bir şekilde varacak ve alabileceği en hızlı önlemi zaman kaybetmeden alacaktır.
Akşam 23:00 sularında evinize doğru yürüyor olduğunuz farzedin. Arkanızdan gelmekte olan ayak seslerini duyup göz ucuyla baktınız. Kapüşonlu bir kişi elleri kapüşonunun ceplerinde sizin arkanızdan yürüyor. İlk hissedeceğiniz duygu kaygı/korkudur. Bu duyguyu ortaya çıkaran otomatik düşünce ise içinde bulunduğunuz durumun tehlikeli olduğu düşüncesidir çünkü beynimizde yer alan suçlu profiline/şemasına tamı tamına uyan bir durum sözkonusudur. Sizin buna karşı olabildiğince hızlı önlem alabilmeniz için olabildiğince hızlı bir şekilde korku duygunuzun ortaya çıkması gerekir. Bunu sağlayan da bu kişinin profilinin otomatikleşmiş “suçlu” şemamızı olabildiğince hızlı bir şekilde aktif hale getirmesi ya da bir diğer adıyla önyargının ta kendisidir.
Önyargı kötü bir şey midir? Bakış açınıza ve amacınıza bağlı. Sistemimizin en temel amacı yaşamımızı sürdürmemizdir ve önyargı yaşamkalım ihtimalimizi arttırmaktadır. Eğer bir sistem, yaşamkalım ihtimalimizi milyonda bir bile arttırıyorsa beyin bunu dışlayamaz ve bu alışkanlığını barındırmaya devam eder. Bununla beraber sosyal ve etik açıdan önyargı toplum tarafından kabul edilmez. Önyargının sağlıklı olmamasının sebebi ise, bizi varsayımda bulunarak yanlış sonuca götürme ihtimalinin yüksek olmasındandır.
Bir ifade için “mutlak doğru” veya “mutlak yanlış” denilebilmesi veya onunla mücadele edilebilmesi için o konu hakkında fikir beyan ederken, konunun bütün boyutlarıyla ele alınması gerekir. Önyargı olmasaydı yaşamımızı sürdüremezdik ama aynı sistem yüzünden bir çok insan etiketlenerek ayrımcılığa uğruyor. Başka bir deyişle, hayatını sürdürebilmek için otomatik bir şekilde bizden bağımsız sonuçlara gidebilip, bize hatalar yaptırabiliyor. Kısaca önyargı, yaşamkalım konusuda ilkel beynimiz için kritik öneme sahip fakat gündelik yaşantımızda bize sosyal, toplumsal, etik ve psikolojik açıdan zorluk çıkarabilecek bir kavramdır.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG BERKAY ATEŞ
Paylaş