Paylaş
HPV enfeksiyonları neden önemlidir?
Yaklaşık 200 ün üzerinde alt tipi bulunan bu virüs enfeksiyonunun 40 kadar tipi genital bölgede enfeksiyona yol açmaktadır. Bazı tipleri ( tip 6 ve 11 gibi) genital siğile neden olmakta, fakat diğer birçok tipi herhangibir belirti vermemektedir. Bu nedenle, çoğunlukla enfeksiyonu geçiren kişiler farkında olmamaktadır. HPV virüslerinin bazı tipleri başta kadınlarda rahim ağzı kanseri olmak üzere, hem erkek hem kadında çeşitli organ kanserlerine neden olabilmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı açısından önemi giderek artmaktadır. HPV virüsleri kanserojen etkileri bakımından üç ana kategoriye ayrılabilir.
HPV virüsleri hangi yollarla bulaşır?
En önemli bulaşma şekli cinsel temastır. Enfekte yüzeylerden ciltteki lezyonlar aracılığıyla, veya vajinal doğum sırasında, doğum kanalından bebeğe bulaşma mümkündür. Ayrıca indirekt dediğimiz bulaşma ile (havlu v.s.) ve deriden deriye temasla da bulaşabileceği bilinmektedir.
Bu virüsü alan kişiler ömür boyu virüsü taşıyıp, bulaştırır mı?
Hayır, bu virüsü alan kişilerin bağışıklık sistemlerinde sorun yoksa, sağlıklı kişilerse, %80-85 oranında 2-3 yıl içerisinde virüsü vücutlarından atmaktadır. Virüsler insan hücrelerinin içerisinde canlılıklarını sürdürebilen oluşumlardır. Bağışıklık sistemi güçlü kişiler, çoğunlukla bu virüsleri vücuttan atabilmektedir. Vücudun savunma sistemleri, aşırı alkol, sigara, uyuşturucu kullanımı, çeşitli organ yetmezlikleri, kronik hastalıklar, aşırı stres ve kötü beslenme gibi nedenlerle bozulabilmektedır. Bu nedenl , HPV enfeksiyonu geçiren kişiler yukarıdaki durumlarda özellikle dikkatli olmalıdırlar.
HPV virüsleri kaç çeşit hastalık yapmaktadır?
Genital siğil denilen lezyonlar artık birçok kişi tarafından bilinmektedir. Erkek ve kadında perine bölgesinde, yüzeyden kabarık, üzeri pürtüklü lezyonlar çok tipiktir. Siğile neden olan virüsler genellikle kanser riski düşük olan tiplerdir. Fakat tedavinin uzun sürmesi, bulaştırıcılık nedeniyle kişilerin cinsel hayatlarını olumsuz etkilemesi, yaşam kalitesini bozmaktadırlar. Çiftlerin hem cinsel hayatları hem de ilişkileri olumsuz etkilenmekte, hayatları kabusa dönmektedir. Bazen çiftlerin ayrılmasına neden olabilecek sonuçlar doğurabilmektedir. Genital siğil geçiren kişilerde bu lezyonlar uygun yöntemlerle yok edilip ( koter, dondurma, krem vb.) yakın takibe alınmalıdır. Hastalara, ilk tedavi sonrası nükslerin olabileceği bilgisi verilmeli , perine bölgesini kıl temizliğini dikkatlice yapmaları söylenmeli, kişilerin kendilerini yakından izlemesi sağlamalıdır. Ayrıca bu dönemde hastalar, hekim tarafından da yakından takip edilmelidir. Geenital siğillerin tedavi edilmesi, vücuttan HPV virüslerinin tamamen atıldığı anlamına gelmemektedir. Hastalara bu durum açıkça belirtilmelidir. Takip süresince kişinin bağışıklık sistemini olumsuz etkileyecek nedenlerden olabildiğince kaçınması önerilmelidir. Genital siğil geçiren kişilerde, HPV virüs tiplemesi yapılması sonraki takip açısından faydalı olacaktır. 2-3 yıl sonra yapılacak kontrol test ile, virüsün vücuttan atılıp atılmadığı kontrol edilebilir.
HPV virüslerinin bazı tipleri de başta kadında rahim ağzı kanseri olmak üzere hem kadın hem de erkeklerde birçok kansere (farinks, vulva, vajina, penis ve anal kanserler vb.) neden olabilmektedir.
HPV virüslerinin bazı yapıları, insan hücrelerinin kanser önleyen genlerinin fonksiyonunu bozmakta ve böylece normal hücrelerde kanserojen değişim başlayabilmektedir.
Rahim ağzı kanserinin önlenmesi ve erken tanısı için neler yapılmalıdır?
Toplum sağlığı açısından kanser riski yüksek olan HPV virüs enfeksiyonları çok önemlidir. Smear testlerinin % 30 kadar yanlış negatif sonuç vermesi nedeniyle, kadınlarda rahim ağzı kanser tarama programı değiştirilmiş, eskiden sadece smear testleriyle yapılan taramalar, günümüzde HPV virüs taramaları ve smear birlikte olacak şekilde değiştirilmiştir. Cinsel aktif kadınlarda, 25 yaşında başlamak üzere her 5 yılda bir HPV taraması ve smear önerilmekte, sonuçlara göre takip planı yapılmaktadır. Kadında HPV taraması vajina ve rahim ağzından alınan sürüntü materyeli ile yapılabilmektedir. HPV taramasında yüksek riskli ( tip 16, 18 gibi) tipler saptanırsa ve smear testinde hafif veya ağır düzeyde hücresel değişiklikler bulunursa, rahim ağzı kolposkopi denilen özel bir mikroskopla muayene edilmeli, şüpheli bulguların olduğu bölgelerden biyopsi yapılmalıdır. Kesin teşhis bu biyopsilerin patolojik sonuçları neticesinde konulur. Biyopsi sonucu hafif hücresel değişiklik gelirse ( ki bu lezyonlar % 70-75 oranında kendiliğinden düzelebilmektedir) 4-6 aylık aralarla smear takibi yapılmalıdır. 2 yıl kadar sürede lezyonlar kendiliğinden düzelmiyorsa, bu bölge yüzeyel olarak temizlenebilir. Biyopsi sonucu ağır hücresel değişiklik olarak gelirse, derhal cerrahi olarak bu bölge temizlenmelidir. Çünkü bu lezyonların kansere dönüşme potansiyeli bulunmaktadır. Cerrahi olarak tedavi edilen hastalarda bile yakın smear takibi devam etmelidir.
Erkeklerde HPV taraması mümkün mü?
Erkeklerde kadınlarda uygulandığı gibi HPV’nin varlıgını gösterebilecek bir tarama testi henüz yoktur.
Anüs kanseri için tarama rutin olarak önerilmiyor. Sadece riskli kişilerde (eşcinsel erkeklerde) düzenli muayene ve pap testi öneriliyor.
Penis kanseri için tarama testi bulunmuyor. HPV’den şüphelenen erkekler penis, testis torbaları veya anüs çevresinde herhangi bir anormallik olup olmadıgını kendi kendine kontrol etmeli. Penis ve çevresinde siğil, kabarıklık, yara, ülser gibi anormal yapılar gözlendiğinde, mutlaka hekime başvurmalı.
HPV enfeksiyonlarını önlemek mümkün mü?
Günümüzde henüz bu mümkün değildir. Erken yaşta cinsel hayatı başlayan, çok partneri olan kişiler özellikle risk grubundadır. Prezervatif birçok cinsel yolla bulaşan hastalığın geçişini önlerken, HPV nin geçişini tam olarak engelleyemez.
Rahim ağzı kanserlerinin % 70-80 kadarı HPV 16 ve 18 tarafından, genital siğillerin de çoğunluğu HPV 6 ve 11 tarafından oluşturulmaktadır. Bu nedenle günümüzde yaygın HPV tiplerine karşı aşılar geliştirilmektedir. Ülkemizde etkinliği bilinen iki ayrı firmaya ait HPV aşısı vardır. Bunlardan birisi, ikili aşı Cervarix ve diğeri dörtlü aşı Gardasil’dir. İkili aşı HPV 16 ve 18 tiplerine karşı e karşı koruma sağlamakta, dörtlü aşı ise 6,11,16 ve 18 tiplerine karşı koruma sağlamaktadır. Dörtlü aşı genital siğillere karşı da koruyucudur.
Son yıllarda, dünyada 9 HPV tipine karşı ( 6, 11, 16, 18, 31, 33, 45, 52, and 58) etkili aşı kullanılmaya başlanmıştır. Bu aşı genital siğilleri ve kanserojen riskli HPV tiplerinin % 85 kadarını önlemektedir. Maalesef ülkemizde henüz ruhsat alamadığı için kullanılamamaktadır.
Aşılar cinsel hayat başlamadan, tercihen 11-12 yaşlarından itibaren hem kız , hem de erkek çocuklara yapılabilir. 26 yaşına kadar kız çocuklarına HPV testi yapmaya gerek olmadan uygulanabilir.
Kanser için her iki aşıda HPV 16 ve 18’e karşı antijen vardır. Bu iki tip rahim ağzı kanserlerinin %70-80’inden sorumludur. Aşılar içerisinde bulundurdukları bu iki HPV tipine karşı %100 korurlar. Dörtlü aşıda ayrıca siğillerin %90’ından sorumlu olan HPV 6 ve 11’e karşı %100 koruma da söz konusudur. Aşı yapılsa da diğer HPV tipleriyle kanser gelişebileceğinden, smear taramasına devam edilecektir.
Her iki aşı da üç doz halinde kas içerisine (kol veya kalçadan) yapılmalıdır. Dörtlü aşı aşının ilk dozu yapıldıktan sonraki 2. ve 6. aylarda tekrarlanmalıdır. İkili aşı ise ilk dozdan sonraki 1. ve 6. aylarda tekrarlanmalıdır.
Sol yıllarda, Uluslararası Sağlık Otoriteleri tarafından, erken yaşlarda yapılan (15 yaş altı) aşıların, 0. ve 6. Aylarda olmak üzere iki doz halinde yapılabileceği bildirilmektedir.
Gebelerde HPV aşıları uygulanmamalıdır. Emzirme döneminde güvenle yapılabilir.
Bugünkü bilgilerin ışığında rapel (tekrar doz) gerekli değildir. Bu aşılar canlı veya ölü virus bulundurmadığından yan etki olarak HPV enfeksiyonu, HPV ilişkili kanser veya ölüme neden olamazlar. Sadece aşı yerine bağlı kızarıklık, ağrı ve şişlik gibi tüm aşılarda var olan basit yan etkileri görülebilir.
Paylaş