Paylaş
"2012 sonbahar kışı da yine erkek gibi kadınlarla dolu seneye kaldı artık" diyordum ki moda haftalarının bize verdiği mesaj, gerçeği suratıma çarptı: maskülene devam! Peki, acaba nedir kadınları bu kadar erkeksi görünmeye iten? O Marilyn Monroe zamanlarındaki kadınsı kadınlığın modası ne zaman geçti? Saçları kısaltıp dikiyoruz, pantolon ceket takım giyip, Oxford ayakkabıları ayağımıza geçiriyoruz... Peki, daha nereye kadar gidecek bu maskülen sevdası böyle dersiniz?
Kadını kadın gibi sevenlerdenim. Kadın dediğin kadınsı hatlarıyla, ince topuk takırtısıyla güzel benim için. O yüzden bu maskülen trendine hiçbir zaman kendimi tam anlamıyla kaptıramadım. Ancak itiraf etmek gerek ki, bazı kadınlara bu tarz çok yakışıyor, feminenlikten bile fazla. Bana sorarsanız işin sırrı, erkeksi kıyafetlerin içinde de bir yerden kadınsılığı yansıtabilmekte. O sıkı sıkıya toplanmış saçlardan yüze düşen bir parça saçta veya pantolon ceket takımların üzerine takılan ve incecik beli saran kemerde.
Bunca sezondur maskülen trendi bitmediğine göre, düşünüyorum acaba nedir kadınları bu kadar erkekleştirme sevdasının arkasındaki? Belki modernleşen dünya ile erkeklerin yaptığı her işi kendi kendine halleden güçlü kadınlardır sebep. Belki de hayatın temposu kimi kadınlar için o kadar yüksektir ki, ancak buna maskülen bir eda ile karşı koyabileceklerdir. Olabilir mi?
Bir şekilde, Lara Stone gibi dünyanın en güzel kadınları bile kendini maskülenlikte buluyorsa, bu trende biraz kulak kabartmak gerek belli ki. Ne de olsa bu akımın biteceği yok bu gidişle. İyisi mi biz gardıroba salaş gömlekler, pantolon ceket takımlar, Oxford ayakkabılar hatta kravatlar için yer açalım. Erkekliğin ne kadar konforlu ve dertsiz olduğu ortada, hazır modayken azıcık da keyfini biz sürelim.
Paylaş