Paylaş
Erkek kafasıyla bakıldığında açıkça imkansız görünen “Birisini değiştirme” ideali, maalesef kadınlarda hemen her zaman karşımıza çıkan bir durumdur. Aslında bunun sebebi erkeklerin genelde sol beyin kullanarak hayatlarını sürdürmelerinden ibarettir; yani olanı olduğu gibi kabul etmek, mantık kullanmak, olaylara mühendis kafasıyla yaklaşmak.
Öte yandan kadınlar sağ beyin kullanırlar; yani yaratıcı, estetik ve duygu odaklı yaklaşımları tercih ederler, bu durumda bir adamı severken onun daha iyi versiyonunu ortaya çıkartmak istemeleri, olaya bu açıdan baktığımızda, gayet normal ve anlaşılabilir görünebilir.
Kaybedenler Kulübü filminde mükemmel bir replik vardır ve erkek dünyasında bu replik oldukça ünlüdür, erkeklerin duygularına (hiç duyguları olmaz demedim!) tercüman olmuştur:
“Kadınlar bir adama aşık olur sonra da onu olmasını istedikleri adama çevirmeye çalışırlar…”
Erkekler şöyle düşünürler: “Bana bu halimle aşık oldun ve sevdin, peki beni neden değiştirmeye çalışıyorsun?” Bu sorunun cevabını bir erkeğin beyni kendi başına bulamaz; çünkü erkek düşünce sistemi gayet basittir: “Bir kadın bana uyar ve onunla ilişki yaşarım, ya da bana uymaz ve o kadından uzak dururum. Bu kadar basit. Onu değiştiremeyeceğimi bildiğim için eğer kadının davranışları bana uymuyorsa asla onu değiştirmeye çalışmam ve ilişkinin başında ondan uzaklaşırım; zira değiştirmeye çalışmak zaman kaybı olacaktır…”
Mantık odaklı bakan birisi için bu çıkarıma varmak gayet normaldir; oysa duygu odaklı bakan birisi şöyle düşünecektir: “Peki ama neden olmasın? Ya değişirse?”
Duygu odaklı kadın beyni, hayallerinde o adamı değiştirmiş ve adamın daha iyi bir versiyonunu ortaya çıkartmıştır; o haliyle adama yeniden aşık olmuş ve hatta onunla evlenip çoluk çocuğa karışmış, pembe panjurlu evinde onunla mutlu bir aile hayatı yaşamaya başlamıştır. Bu hayalin ona verdiği duygular, kadını o kadar mutlu eder ki, adamı değiştirme arzusu kadının hayatında önemli bir amaç haline gelir. İşi gücü bırakıp her an adama yeni bir şekil vermeye çalışırken, aniden ortadan kaybolan adam izini kaybettirir; çünkü sokaktaki on erkekten en az altı tanesi kendisine müdahale edilmesinden ve farklı bir adam haline getirilmekten hoşlanmaz. Şunu sorar: “Neden beni olduğum gibi kabul etmiyorsun?”
Bu noktaları özellikle vurguladıktan sonra, ana konuya gelelim:
Tamam, erkekleri değiştirmek imkansızdır; peki ama hangi davranışları kabul edilemez ve evlilik öncesi kırmızı alarm anlamına gelir?
Bir diğer anlatımla, hangi davranışları gördüğünüzde asla görmezden gelmemeli ve iyice düşünmelisiniz: Acaba bu adam sizin için gerçekten de doğru adam mıdır?
Beşinci maddeden başlayarak, en kötü sinyal anlamına gelen birinci maddeye doğru gidelim:
5) Sadece onun vakti olduğunda görüşüyorsunuz. Size hayatında asla öncelik vermiyor ve görüşme tarihlerini sadece kendisi belirliyor. Sizin görüşme taleplerinizin onun için herhangi bir anlamı yok ve hatta taleplerde bulunduğunuzda sizi tersliyor. Ne dediğinizi duyar gibiyim: “Ben bu davranışları alttan almam ki!” Hani bir söz vardır ya; hayatta asla büyük konuşmamak gerek… Öyle bir yalnızlık yaşarsınız ki karşınıza çıkan ilk adama sarılırsınız; işte bu durumda olan ve bir ilişkide her şeyi alttan alan kadınların sayısı hiç de az değil… Yalnız şunu bilmelisiniz ki; eğer bir adam ilişkinin başında size zaman ayırmıyorsa, evlilik aşamasında sizi hayatında ilk sıraya koymasını beklemek, sizin açınızdan büyük bir hayalcilik olacaktır. Nokta.
4) Telefonuyla çok garip bir ilişkisi var; hani neredeyse sizi kıskandıracak kadar telefonuna yürüyor! Nereye gitse yanında götürüyor, sizin yanınızda telefonuna pek cevap vermiyor, aramaları görmezden geliyor, telefonu sürekli sessizde ve hatta uçak modunda! Kendisi yeryüzünde ancak telefonu sürekli gökyüzünde! Siz aradığınızda genelde cevap vermiyor ve size en erken yarım gün sonra dönüyor, o da lütfen dönüyor yani, hani neredeyse hiç dönmeyecek… Bu arada, eğer erkek arkadaşınız size gün içinde mesaj atmıyor, sizinle dilediğiniz kadar ilgilenmiyor; ANCAK eğer mesajlarınıza ve aramalarınıza hemen dönüş yapıyorsa şunu bilin ki bu adam size OLDUKÇA bağlı birisi. Bazı erkekler telefonda ilgi göstermeyi sevmezler, yani tarz olarak bunu tercih etmezler ancak sevdikleri kadına yan yanayken muazzam ilgi gösterirler. Telefonda sürekli aramayı ve mesaj atmayı sevmezler, arkadaşlarıyla bile telefonda iletişimleri oldukça sınırlıdır. Tamamen tarz meselesi. Her erkek bütün gün telefonunu kurcalıyor diye bir şey yok. Öte yandan, sevgilisi mesaj attığı anda ona cevap verir veya aramalarına dönüş yapar çünkü ona önem veriyordur. Erkek, önem verdiği kadını bekletmez, en azından kısa bir mesajla onu bilgilendirir. Neden? Çünkü onu kaybetmek istemez, bir erkek bir şeyler hissetmeye başladığında, kaybetmek istemez.
3) Arkadaşlarıyla sizi tanıştırmıyor. Altı aydır onunla birliktesiniz ancak çevresinde kimseyle tanışmadınız, ne akrabaları ne de arkadaşları size merhaba demedi, iki sohbet etmediniz. Burada iki ihtimal var; ya adamın çevresinde gerçekten kimse yok, ya da sizinle bir gelecek planlamadığı için sizi kimseyle tanıştırmaya gerek görmüyor. Her ikisi de sizin açınızdan kırmızı alarm anlamına gelecektir. İşin enteresan tarafı, altı aylık süreçte bu durumu açıkça fark etmesine rağmen buna ses çıkarmayan ve durumu kabullenen kadınların, bu kötü sinyali görmezden gelmeleridir. Her zaman söylerim, erkek arkadaşınıza sorun: Neden? Eğer siz soruları sormazsanız, bir erkek size yanıtları asla vermeyecektir.
2) Geçmişiyle ilgili (geçmiş ilişkilerindeki detayları kastetmiyorum elbette) hiçbir konuda konuşmak istemiyor. En ufak bir bilgiyi ağzından kaçırmaktan korkuyor, geçmişiyle ilgili bir konu açıldığında sessiz kalmayı tercih ediyor. Konu sadece eski ilişkileri değil, mesela eski iş yerinden, hatta okuduğu okullardan bile bahsetmiyor. Oldukça garip değil mi? Ancak böyleleri var, bu size ikinci sıraya yakışacak derecede kırmızı alarm olmalıdır. Kırmızının koyu bir tonu. Örneğin bazı adamlar evlenip boşandıklarını bile söylemezler ve aniden bu durum ortaya çıktığında şu erkek taktiğine sarılırlar: “Ama sen bunu hiç sormadın ki!”
1) Birinci sıraya sakladığım erkek davranışı, hızlı adımlarla ondan uzaklaşmanızı gerektirir. Yani siz eğer bu davranışı görmenize rağmen onunla ilişkinize devam ediyor ve hatta onunla evlilik planları yapıyorsanız, hazır nikah hazırlıkları yaparken kısa süre sonra boşanmaya da hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim: Sizinle muazzam derecede yakınken, bir partiye gittiğinizde ve başkalarıyla konuşurken sizi görmezden geliyor, kendini tamamen onlara kaptırıyor, onlar sizinle ilgili sorular sorduklarında konuyu hızla değiştiriyor ve açıkça sizinle ilgili bilgi vermek istemiyor. Dahası var; sizi başka insanlara “arkadaşım” diye tanıştırıyor. Arkadaşım!
Bir erkek, cinsellik yaşadığı, evinde kaldığı veya ağırladığı ve ilişkinin her aşamasını paylaştığı bir kadını başkalarına “arkadaşım” diye tanıştırıyorsa bu durumda o erkekten koşarak uzaklaşın. Bırakın onunla evlenmeyi, birlikte tatil planları bile yapmayın çünkü size açık konuşacağım: Bu adamın sizinle ilgili hiçbir ciddi düşüncesi yok.
Yukarıdaki maddeler size erkekler dünyasından önemli ipuçları verecektir, gördüğünüz gibi bir erkeğin bakış açısıyla erkeklerin verdikleri kötü sinyalleri algılamak mümkün.
Bu sinyalleri gördüğünüzde kendinize şunu sormalısınız: “Ben bu davranışların ne kadarını alttan alabilirim? Bu adamı değiştiremem, peki ben bu davranışlarına rağmen ona tahammül edebilir miyim? Ya da bunu yapmalı mıyım? Ben bu ilişkiye üç senemi verdim, bu sebeple ondan ayrılamıyorum, peki üç sene daha vermeme değer mi? Zararın neresinden dönsem kar mıdır? Yoksa hayatım boyunca bu davranışlarla onu hayatıma kabul edebilir miyim?”
Size bir sır vereceğim: Yumuşak bir üslupla rest çekin; çünkü bir erkek kaybetmekten korkmadığı bir kadına ASLA değer vermez. Bunun altını kırmızı kalemle çizin.
Size erkek dünyasının karanlık koridorlarını anlatmaya devam edeceğim.
Seviliyorsunuz.
Görüşmek üzere,
Adil Yıldırım
Instagram: Adilyildirimyazar
Youtube: Adil Yıldırım
Paylaş