Güncelleme Tarihi:
Son birkaç yıldır, ABD ve Avrupa'yı olduğu kadar ülkemizi de tehdit eden obezite, Uzakdoğu'da sadece televizyonlarda izlediğimiz Sumo güreşçileriyle özdeşleştiriliyor. Batı'da yüzde 80'lere ulaşan kalp rahatsızlıkları ve göğüs kanseri değerleri, Asya ülkelerinde şaşkınlıkla karşılanıyor.
Buradan bakıldığında neredeyse bir cennet olarak algılanabilecek Uzakdoğu'nun insanını gerçekten de küçük bir mucize sağlıklı tutuyor. Tokyo'dan 1500 kilometre uzaklıkta, küçük bir adalar topluluğu olan Okinawa'da, dünyanın birçok ülkesindeki toplamdan daha fazla "100 yaş üzeri" insanın yaşadığını biliyor musunuz? Bilim adamlarını bile şaşırtan bu fenomen, Amerikalı ve Japon bilim adamlarını ada sakinleri üzerinde bir araştırma yapmaya itecek kadar dikkat çekici...
Araştırmalar sonucunda "uzun yaşam" etkenleri arasında, ada halkının yaşam tarzları, hareketlilikleri, uyku alışkanlıkları ve iklim öne çıkmış. Ama tüm bunların ötesinde beslenme alışkanlıklarının onları sağlıklı bir şekilde ayakta tuttuğu gözler önüne serilmiş.
Okinawalıların sofralarında balık, deniz yosunu, pirinç, bol bol sebze ve meyve yer alıyor. Her birinden günde ortalama 700 gram yiyorlar. Zaten bitkisel besinlerin hastalıkları önlemedeki etkisi, uzun yıllardır bilinen bir gerçek...
Uzun yaşamın sırrı
Tabii yüksek yaşam kalitesine sahip olanlar sadece Okinawalılar değil. Japon halkı da "obezite" kelimesinden oldukça uzak bir yaşam tarzına sahip. Japon nüfusunun sadece yüzde 3'ü obezite sınırında, bu da Amerikalıların 10'da birine denk geliyor. Ayrıca ülkedeki kadınların yaşlanma gibi bir sorunları da yok. Burada 40 yaşındaki bir kadın 20 yaşında gibi görünüyor.
Japonlar sadece uzun yaşamlarıyla değil, dünyanın en sağlıklı ırkı olarak da biliniyor. Aynı şey diğer Asya ülkeleri için de geçerli. Tayland, Vietnam ve Çin'de insanlar genellikle zayıflar. Tabii, onların bu özeliklerini sadece aldıkları besinlere bağlamak yanlış olur.
Gerçekten de aldığımız birçok besin yaşlanma sürecinde etkili olabiliyor. Bunlar arasında anti-oksidanlar öne çıkıyor. Sağlıklı bir vücutta, hücreleri öldüren oksidan ve serbest radikallerle savaşan anti-oksidanlar arasında bir denge var. Oksidatif stres özellikle fazla güneş, sigara ve alkol gibi zararlı dış etkenlerle serbest radikallerin oluşmasına neden oluyor ve dejenerasyona yol açıyor.
Hücreleri korumak için A, C, E ve beta-karoten, ikincil bitkisel maddeler, amino asitler ve selenyum gibi anti-oksidanlara ihtiyaç duyuluyor. Ve bu anti-oksidanlar özellikle sebze ve meyvelerde bulunuyor. Yediğiniz meyvenin ve sebzenin rengi ne kadar koyuysa koruma etkisi o denli güçlü oluyor.
Sağlıklı tanecikler
Pirinç, Uzakdoğu'da neredeyse her öğünde ve yanında hiçbir sos olmadan servis ediliyor. Pirincin zayıflatıcı bir özelliği bulunuyor. İçindeki potasyum, suyun vücutta tutulmasını engelliyor. Pirinç aynı zamanda bağırsaklarda yumuşak bir peeling etkisi yaratıyor. 100 gram pişmiş pirinçte sadece 100 kalori ve 0,5 oranında yağ bulunuyor. Buna karşın makarnada neredeyse iki katı kalori ve 2 gram yağ var. Ayrıca pirinçteki B vitaminleri metabolizmayı harekete geçiriyor ve yağ yakımını hızlandırıyor.
Uzakdoğu mutfağının gerçek sağlık bombaları yosunlar, kombu, wakame ve nori gibi deniz sebzeleri ile deniz ürünleri... İçerdikleri bolca vitamin, kalsiyum ve iyot, pirinç ve çiğ balıkla birlikte alındığında gerçek bir anti-aging besin olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bunlara ek olarak günde iki fincan içilen yeşil çay tıpkı bir porsiyon taze sebze ya da meyve kadar önemli...