Güncelleme Tarihi:
Yapılan çalışmalar sonucunda taş oluşumunda etkili olan faktörler şöyle sıralanabilir:
1) Genetik Yatkınlık: Taş oluşumundaki en önemli risk faktörlerindendir.Taş hastalığı olan hastaların ailelerinde yüzde10-40 arasında değişen oranlarda ürolitiazis anamnezi mevcuttur.
2) Yaş ve Cinsiyet: Taş hastalığı genellikle yirmili yaşlarda başlanmaktadır. Erkeklerde biraz daha sık görülmektedir.
3) Coğrafi Dağılım: Dağlık ve tropikal bölgelerde daha sık görülmektedir. Dünyada en fazla Suudi Arabistan'da, en az da İtalya ve Çin'de görülmektedir. Türkiye'de ise en sık güneydoğu anadolu bölgesinde görülmektedir.
4) İklim: Taş oluşumu özellikle yaz aylarında daha sık olmaktadır.
5) Beslenme: Taş oluşumundaki en önemli faktörlerden biridir. Özellikle alınan su miktarı önemlidir. Alınan su miktarı arttıkça risk o kadar azalmaktadır.Bunun yanında protein ve karbonhidrattan zengin, lifli gıdalardan fakir diyet taş hastalığı riskini arttırmaktadır.
Taşlar kimyasal yapılarına göre kabaca kalsiyum içeren ve içermeyen taşlar olmak üzere 2 grupta incelenirler. Kalsiyum içeren taşlar tüm taşların yüzde 85'i olup, genellikle 2 şekilde bulunur: kalsiyum oxalat ve kalsiyum fosfat. Kalsiyum içermeyen taşlar daha nadir olup, bunlar arasındaki en sık görülenler ürik asit, sistin ve enfeksiyon taşlarıdır.
Klinik Bulgular: İdrar yolları taşları eninde sonunda sıklıkla ağrıya neden olurlar. Ağrı genellikle iki şekilde oluşur. Bunlardan en sık görüleni ve en önemlisi renal kolik dediğimiz, böğüre veya kasığa bıçak saplanır tarzda olan ağırlardır. Bu ağrılar çok şiddetli olup, genellikle bulantı-kusmayla beraberdir. Taşların yaptığı diğer ağrı şekli kolik tarzı olmayan künt ağrılardır. Bu ağrılar hafif ağrılar olup, genellikle devamlılık arz ederler. Böbrekten çıkmış idrar yolarına düşmüş taşlar kasıkta ağrı yaptıklarından sağ tarafta apandisitle karışabilirler.
Klinik olarak hastalarda ikinci sıklıkta görülen bulgu idrarda kan görülmesidir. Bu durum makroskopik ve mikroskopik olmak üzere hastaların yüzde 85'inde bulunur. Nadiren tam tıkanıklık durumlarında hiç kan görülmeyebilir.
Taş hastalarında, tıkanıklığa bağlı olarak enfeksiyonlarda sık görülmektedir. Enfeksiyon çok basit formda olabileceği gibi, ağır böbrek iltihabına dahi yol açabilir. Bu durumlarda ateş sıklıkla vardır.
TANI YÖNTEMLERİ
Yukarıdaki klinik bulguları olan hastalara ilk olarak Direkt üriner sistem grafisi çekilmelidir. Bu filmle taşların %85'ine tanı konulabilir. Bu filme ek olarak hastalara ultrasonografi, IVP ve tomografi yapılabilir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Taş hastalığında tedavi modaliteleri çok farklılık göstermektedir. Bazı hastalara hiçbir şey yapılmaz iken, bazı hastalara acil olarak cerrahi tedavi uygulanabilir. Tedavi seçeneklerini şöyle sıralayabiliriz:
1)İzlem: Böbreğin neresinde olursa olsun 4 mm'den daha küçük taşlar takip edilebilir. Yine bu boyuttaki idrar yoluna düşmüş taşlarda, tam tıkama yapmamışsa takip edilebilir. 4 mm'den daha büyük üreter (böbrekle idrar torbası arasındaki kanal) taşları 2-3 haftada medikal tedaviyle takip edilebilir. Bazı durumlarda böbrek altı kalix taşları da takip edilebilir.
2) ESWL (Dışarıdan ses dalgaları ile taş kırma): Böbrekte bulunan 2-2,5 cm'ye kadar olan taşlarda uygulanır. İşlem esnasında hasta uyanıktır. Seanslar halinde yapılır. ESWL'nin yapıldığı ikinci yer ise üreterdir. Özellikle üst üreter taşlarında çok etkilidir.
3)URS (Üreterorenoskopi): Bu yöntem genel anestezi gerektirir. İdrar yolunda girilen aletle idrar torbası ve alt üreterdeki taşları kırmada çok etkilidir.
4) PNL (Perkütan nefrolitotomi): Bu yöntem de genel anestezi gerektirir. Özellikle böbreğin içindeki ESWL yapılamayacak kadar büyük taşların veya ESWL yapılamayacak kadar büyük taşların veya ESWL'ye dirençli taşların tedavisinde etkilidir. Sıklıkla alt kalix taşlarının tedavisinde uygulanan yöntemdir.
5) Çık operasyon: Diğer tedavi şekillerinin yaygınlaşmasından sonra da az uygulanan bir yol haline gelmiştir. Kabaca her türlü taş hastalığında uygulanabilir.
Daha ayrıntılı bilgi için:
Memorial Hastanesi
(212)210 66 66/ 2230 -2235
www.memorial.com.tr