Güncelleme Tarihi:
-Modayı nasıl tanımlıyorsunuz?
Moda sektörü eğlence sektörünün içinde çok ciddiye alınmayacak bir sektör. Gerektiğinden fazla ilgi gören ve ciddiye alınan bir konu olarak görülüyor. Fakat açıkçası herkes onun bir iş olduğunu unutuyor ve sanki bir felsefeymiş gibi davranıyor. Bu özellikle geçen senelerde başladı. Herkes bir moda profesörü niteliğindeydi. Neyse ki o zamanlar yavaş yavaş geçiyor.
- Braun ile Özgür Bacaklar by DB Berdan koleksiyonunu anlatır mısınız? Koleksiyonda anahtar parçaları neler?
Bir güzellik markasıyla modanın bir arada anılması oldukça heyecan verici. Kadınlara “Özgür Olun” çağrısı yapan Braun sayesinde tüm kadınlar güzellik kontrollerini kendi eline alıyor.
Yaz aylarında bacaklarını özgürce göstermek isteyenler için Hippi Bohem havasında 30 parçadan oluşan bir koleksiyon hazırladık. Tüm kadınları moda konusunda sınırları kaldırmaya, özgür olmaya davet ediyoruz. Yaz aylarında bacaklarınızı saklamanıza gerek yok. Özgüveninizi artırarak dilediğiniz tüm kıyafetleri giymenize olanak sağlıyor. Tarzınız ne olursa olsun en önemlisi yumuşak ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak. Plaj partilerine uygun, bacakları rahat bırakabilecek kıyafetler ve plaj giyim ürünleri hazırladık. Festival havasında müzikler özgürce dans edilebilecek eğlenceli, renkli ve her zamanki gibi gerçek üstü bir koleksiyon çıktı. Siluetlerde 70’lerin hippi bohem kroşe elbiseleri ve 90’ların Hawaiian gömlekleri altına yüksek bel mayolar kullanıldı. Bu parçaların her biri tek olarak tasarlandı ve kıyafetlerin üzerine özel işlemeler ve patch’ler işlenerek sokak modası ile glamour bir araya getirildi.
-Koleksiyonunuzu ne kadar sürede hazırladınız?
Koleksiyonunu yaklaşık 1 ayda hazırladık.
-DB Berdan markasının içinde kızınız Begüm de var peki bu koleksiyonda da beraber çalıştınız mı?
Begüm Londra’da okuyor. Ben genelde hep biz diye konuşurum çünkü neticede DB anne kızdan oluşan bir marka. Nasıl olsa gelecek ama tam iş zamanı o okulda oluyor. Yazın 3 ay burada oluyor. Zaten şu anda koleksiyon bitti, tatile gireceğiz. Gelecek yaz için de bir koleksiyon hazırladık çizimleri hazır. Şimdi o koleksiyonu birlikte yapabileceğiz. Begüm’ün okulu bittikten sonra zaten beraberiz.
-Bacaklarını özgür bırakmak isteyen kadınlar için stil ve bakım önerileriniz neler?
Tüm kadınlar, dışarıya kendilerine güvenerek çıkmak ve tüm günü kucaklamak için kendilerini güzel hissetmek ister. Bu yüzden de iyi görünmeyi ve iyi hissetmeyi sağlayacak kıyafetler giymeyi tercih ederler. Ama çoğu zaman kendilerine yeterince güven duymadıklarından veya istenmeyen tüyler yüzünden kıyafet tercihleri kısıtlanır. Kadınların her gün en güzel şekilde görünmeleri ve hissetmeleri için karşılarına çıkan engellerden kurtulmaya ve sınırsız moda seçeneklerini benimsemeleri için onları özgürleştirecek ürünlere ihtiyaçları var.
Bu sezon fiziksel mutsuzluklar yerine kendinize güvenin ve bacaklarınızı özgür bırakın. Bu dönem çok kullanılan tenis etekleri, bol boksör şortları, çan etekler ve okullarımızdan bize miras mini şort etekler hareket alanını daraltmak istemeyenlere göre.
-Siz bacaklarınıza nasıl bakıyorsunuz, bacaklarınızın güzel olmasını neye borçlusunuz?
Bazı şeyler genetik ama biraz sporla ve hiçbir şeyin aşırısını yapmadan bacaklarıma bakıyorum. Bacak kaslarımız en güçlü ve çabuk şişebilen bir kas. Aşırı spordan kaçınarak bacaklarınızın şeklini bozmadan çalışmak iyi geliyor.
-Biz sizi her zaman çok fit görüyoruz bir formülü var mıdır?
Hayır fit değilim zayıfım ben. 4 senedir fazla spor yapamıyorum ama geçmişte zaten profesyonel sporculuk hayatım vardı.
-Sporsuz nasıl zayıf kalıyorsunuz?
%40 genetik, %20 çalışmaktan diyelim. Diğeri de yemeğimi dengelemeyi biliyorum. Çok kaçırdığımda bir sonraki öğünü ona göre dengeliyorum. Biraz pis boğazlı bir aileyiz, yemek yemeyi çok severiz. Ben yemek yapmayı da çok seven bir insanım, o konuda profesyonel eğitim de aldım. Yemek yapmayı seviyorum; hamburgerinden lazanyasına kadar hepsini yerim ama bir sonraki öğünle onu dengeliyorum. Mesela malzemesi bol olan bir salata yiyorum.
Röportaj: Gülçin Çavdarcı
-Böyle bir yoğun tempoda ev, aile ve iş üçlüsünü nasıl bir arada götürüyorsunuz?
Ben kendimi bildim bileli böyleyim. İlk işim yine moda sektörüydü. Okul döneminde pek çok dergiye moda editörlüğü yaptım. Yani Hasan Hüseyin’den tutun da Nazif Topçuoğlu’na kadar birçok kişiyle sürekli çekimler yaptım. Lise çağlarında part-time çalışıyordum. Sonra babamın ajansında çalışmaya başladım. Babam eski gazetecidir, aynı zamanda sektörel dergisi vardı. İktisat ikinci sınıftan terkim bu arada. O zaman istasyon sanat evi ve çizgi sanat evi vardı, iki atölyeye devam etmiştim. Onlar bittikten sonra özel bir markayla çalışmaya başladım. Ama 6 ayda kendimi zor attım, dedim ki ben bunu yapamayacağım, çünkü sadece ürün söktürüyorlardı ve ürün takip ediyordum. Başka hiçbir şey yapmıyordum. Onun üzerine baba mesleğine döndüm ve babamın ajansında başladım sonra oradan ayrıldım.
Herhalde çalışan annenin kızı olmakla alakalı bir durum, yani durduğum zaman kendimi suçlu hissediyorum. Bunları yıllardır yapabilmemin destekçisi eşim Haluk. Ben aileye dönük bir insanım ne kadar çalışan bir kadın da olsam dışarıdan da sosyal görünsem de, benim için öncelik ailem ve çocuklarım, ama bununla paralel olarak da işim. O yüzden Haluk’unda desteği ile gayet rahat yürütebiliyorum.
-Çocuklarınız bu yoğun tempoya alıştı mı?
Çocuklarım alıştı bu duruma. Zaten onlar da çalışıyor ben her gün model atölyesine gidiyorum, Can okula gidiyor. Mesela Can inanılmaz iyi çizim yapan bir insan. Ben onunla kendi işimi yaparken güzel de vakit geçirebiliyorum. Can benim yanıma geliyor, ben çizerken bir yandan o da çiziyor. Çocuk da motive oluyor, kaliteli zaman geçiriyor. Uzun da zaman geçiriyoruz, yatana kadar birlikteyiz. Biz her akşam sokağa çıkan insanlar değiliz. Daha çok evde vakit geçiriyoruz. Akşam da Haluk benden önce gelmiş oluyor, Can’ı karşılıyor. Ben de 17.00-17.30 gibi evde oluyorum.
-Kızınız Begüm’ün kıyafetlerine tarzına müdahale ediyor musunuz?
Hayır hiç müdahalede bulunmuyorum. Begüm zaten ayrı bir dünya. Tabi neticede Begüm’le benim aramda 19 yaş fark var dolayısıyla Begüm genç jenerasyon ve dolayısıyla onun çizgisi çok farklı. Oğluma da müdahalede bulunmuyorum. 12 yaşında oğlum, ben çocukları mümkün olduğu kadar kontrollü bir şekilde serbest bırakan birisiyim, ona inanıyorum.
-Oğlunuz ile evde tatlı atışmalarınız oluyor mu?
Yok, oğlum zaten çok cool bir çocuktur. Biz herkesi evde bir birey olarak kabul ediyoruz. Hiç kimse kimsenin üstü değil, kimse kimsenin üzerinde bir hak iddia edemez. Bir birey karşıdaki de. Yemeğe bile gitsek ‘Ne yiyelim, nereye gidelim?’ veya ‘Ne yapalım tatilde, ne istersin?’ gibi karşılıklı konuşuyoruz. ‘O senin ablan, o senin abin’ diye bir durum da yok, kimse kimsenin üzerine ağırlık olmasın isteriz. Hiçbir zaman Can Begüm’e abla demedi, çünkü o da bir sorumluluk yüklüyor onun üstüne.
-Günlük hayatta makyaj yapıyor musunuz?
Ben makyaj yapmayan bir insanım. Gün içinde fazla bir makyajım yoktur, yapacak vaktim de olmuyor ama özel zamanlarda tabii ki yapıyorum.
-Çantanızın olmazsa olmazları neler? Makyaj malzemeleri, bakım ürünleri…
Makyaj malzemem çantamda genelde olmaz. Çok kurudur cildim o yüzden genelde el kremi olur. Makyaj malzemeleri taşımıyorum genelde, ben güzellik soruları için en kötü insanım sanırım. Alışkanlığım yok ama yapmak lazım Begüm mesela koca makyaj çantası ile dolaşır. Londra’da da diyelim ki metroya biniyor metroda makyaj yapmaya çalışır. Çok güzel makyaj yapar ama ben kendimi bildim bileli çok fazla makyaj yapamam, bide bana çok fazla makyaj yakışmaz.
-Sabah kalktığınızda bunu yapmadan asla bitirmem günü dediğiniz bir ritüeliniz var mı?
Bir kere sabah kalkar kalkmaz ilk iş kahvaltı yaparım hiç bir şekilde onu atlamam. İki elim kanda olsa kalkar kalkmaz mutlaka yaparım. Yumurta yerim, haşlanmış da çok severim hafta sonu omlet hafta arası işe giderken haşlanmış. Biz ailece haftada 40 yumurta yiyoruz :) Bütün gün açık sütlü çay içerim. Kendimi bildim bileli çok büyük bardaklarla ve çok çok acık günde 1 litrelik aşağı yukarı süt içiyorum. O aldığım ufak ufak protein sizi aslında formda tutuyor ve
metabolizmanızı hızlandırıyor. Aslında metabolizmayı hızlandıran şey vücuda giren proteindir o yüzden süt bütün gün tüketirim. Enerji veriyor metabolizmayı hızlı tutuyor ve tokluk veriyor. Metabolizmayı ve kan şekerini dengeliyor.
Ritüel olarak da benim her günüm ayrı. Her gün aynı yer gibi bir plan yok ama genel olarak haftanın belli günleri mutlaka atölyedeyim. Özellikle koleksiyon hazırlama dönemi uzun süre atölyedeyim. Çünkü atölye ortamını ben çok seviyorum. Bizimki model atölyesi ve hep yeni heyecanlar yeni işler çıkıyor. Malzeme çok severim, malzeme almayı çok severim hem boya malzemeleri hem de farklı parçalar bulmak için genelde Londra’ya giderim. Başka bir seyahatte bile mutlaka bir vintage butiğine giderim.
-Son olarak önümüzdeki günlerde planlanan projeler var mıdır?
Çok güzel projelerimiz var bu sene boyunca devam edecek. Bir kere o bahsettiğim Couture Kostüm Line’ımız var. Sonbaharda göreceksiniz ama onların tanıtımı da olacak yarı Londra da yarı Türkiye de çekeceğiz. Normal defile gibi değil de hani bir video art bir galeri de yapabiliriz ama normal koleksiyonumuz zaten Fashion Week’de olacak.
Röportaj: Gülçin Çavdarcı