Güncelleme Tarihi:
1 liralık kimyasal tatlandırıcı, 10 liralık şekerin işini görüyor. Fakat, bir kilo baklavada en fazla bir gram kullanılması gerekiyor. Çünkü, tatlandırıcıların aşırı kullanımı birçok hastalığa davetiye çıkarıyorŞeker pancarından şeker üretimi, iki yüzyıl önce 'Sanayi devrimi' ile başladı. Daha önce şeker kamışından elde edilen ve sadece zenginlerin sofrasına konuk olan şeker, böylece gelir düzeyi çok yüksek olmayanların da kolayca satın alabileceği bir ürün haline geldi.Prof. Dr. Ahmet Aydın, Hayy Kitap'tan çıkan 'Taş Devri Diyeti' adlı kitapta, yağ ve şeker tüketiminin nasıl çılgınca arttığını anlatıyor: "Örneğin İngiltere'de 1750'lerde 2.5-3 kilo olan yıllık kişi başı şeker tüketimi, 1850'lerde 11 kilo, 1950'lerde 54 kilo, günümüzde ise 75 kiloya yükseldi. Bu artış Amerika için de geçerli." Prof. Aydın, kitabında şeker tüketimiyle ilgili bazı soruları da cevaplıyor.Uzun zamandır ketçap, krema, kola, gazoz, şekerleme, hazır çorba, çikolata, gofret gibi birçok yiyeceğin etiketinde mısır şurubu kullanıldığı yazıyor. Gıda üreticileri neden çay şekeri yerine mısır şurubunu tercih ediyor?Ucuz da ondan! Mısırdan yüksek früktoz içerikli mısır şurubu yapımına 1970'lerde başladı. 1980'lerde yıllık 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıktı. Mısır nişastası parçalanarak glükoza, ardından glükoz früktoza dönüştürülüyor. Bazı ürün paketlerinde mısır şurubu yerine 'nişasta bazlı sıvı şeker' veya 'NBSŞ' yazar. Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı, üstelik daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da üreticiler için daha düşük maliyet ve daha yüksek kar anlamına geliyor. Ülkemizde 2001'de çıkartılan şeker yasası ile mısır şurubu üretim kotası yüzde 10 olarak belirlendi, fakat sonra yüzde 15'e yükseltildi. Halbuki bu kota ABD'de yüzde 2, Almanya'da binde 8.9, Fransa da ise binde 4.9!Hem tatlı, hem daha ucuzsa; mısır şurubu sizi niye bu kadar rahatsız ediyor?Çay şekeri olan sakaroz, bir molekül glükoz ve bir molekül früktozdan oluşuyor, yani glükoz/früktoz oranı yüzde 50/50. Mısır şurubunda ise bu oran yüzde 80/20 früktoz lehine. Früktoz, glükoza göre daha güçlü bir tatlandırıcı. Ve früktoz tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşendir. Fazla früktoz tüketiminin deney hayvanlarında diyabet, koroner kalp hastalığı, karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görüldü. Kısacası, son 30-40 yıldır çay şekeri yerine mısır şurubunun kullanılması şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı.Kimyasal tatlandırıcılardan aspartam ve sakarin, raflardaki birçok üründe şeker yerine kullanılıyor. Peki neden?Dünyada yaklaşık 6 bin hazır yiyeceğin içinde aspartam bulunmakta. Diyet kola, şekersiz sakız, aromalı süt, meyve suyu, çerez, kuru meyve, dondurma, soslar, reçel, kilo verme amaçlı gıdalar, diyet gıdalar, gıda takviyeleri, bira, elma ve armut şarabı, baklava, reçel, helva, sütlü tatlılar vs. Türkiye'de aspartamın yüzde 95'i artık sağlık değil gıda sektöründe kullanılıyor. Son sekiz yılda kimyasal tatlandırıcıların ithalatı 13 kattan fazla arttı. Çünkü tatlandırıcılar şekerden yüzlerce kat daha tatlı.Mesela aspartam şekerden 200 kat, sakarin 300 kat daha fazla tat veriyor. Ortalama olarak tatlandırıcının bir liralık miktarı, 10 liralık şekerin işini görüyor. Bir bavul aspartam bir kamyon şekerin tadına eşit tat veriyor. Bazı baklavacılarda baklavaların normalin yarısı fiyatta satılmasının temel nedeni bu. Türk Gıda Kodeksi, hangi üründe ne kadar yapay tatlandırıcı kullanılacağını belirlemiş durumda. Örneğin 1 kilo baklavada en çok 1 gram kullanılabilir. Ancak market raflarında satılan birçok ürünün 'içindekiler' kısmında yapay tatlandırıcının miktarı yazmıyor.Birçok doktor, şişman ve diyabetli hastalarına aspartam öneriyor. Siz niye bu kadar karşısınız?Aspartamın içinde yüzde 40 oranında sinirsel bir uyarıcı olan 'aspartik asit', yüzde 50 oranında fazla alındığında beyin için zararlı 'fenilalanin' ve yüzde 10 oranında 'metil alkol' var. Yani ispirto! Ki ispirto birçok zararı yanında kanserojen 'formaldehite' dönüşüyor. Aspartamın zararları saymakla bitmez. Bunlardan en ilginci, sıfır kalorisi olan aspartamın şişmanlığa yol açması. Size garip gelebilir ama gerçek böyle.TAM EKMEK"Günümüz insanı tahıllara ve tohumlara o kadar bağımlı hale geldi ki kanaryalardan hiçbir farkı kalmadı" diyen bilim adamı haklı olabilir mi? Son 100 yılda tahılların rafine edilmesinin (beyaz un) ve rafine şekerlerin (çay şekeri, früktoz, mısır şurubu), kanser, enfarktüs, kemik erimesi gibi onlarca kronik hastalığı salgın ölçüsünde artırdığına bakılırsa, evet! Prof. Aydın'ın dahil olduğu bir grup bilim adamı, beyaz un ve şekerin insan sağlığının en büyük düşmanı olduğunu öne sürüyor. Çünkü, rafinasyon işlemleri sırasında buğdayın lif, vitaminler ve mineraller açısından en zengin olan tohum özü ve kepeği ayrıştırılıyor ve sadece nişastalı kısmı kullanılıyor. Ve lifler, bağırsak hareketlerimizi düzenleyen çok önemli besin öğeleri. Çoğunlukla beyaz ekmek, ultra-rafine un ve tatlı çöreklerle beslenen kişilerde vitamin mineral eksikliğinin ve bazı bağırsak hastalıklarının daha fazla görülmesinin sebebi de bu.ZARARLI MI DEĞİL Mİ?Bazı doktorlar, belirli bir dozu geçmedikten sonra aspartamın zararsız olduğunu söylüyor. Fakat Prof. Aydın, onlara katılmıyor, "Nedense, ilaç firmalarının sponsor olduğu araştırmaların yüzde 100'ünde aspartamın zararlı olmadığı sonucu alınıyor. Fakat bağımsız araştırmaların yüzde 92'si ise aspartam zararlı diyor. İşte bilim dünyasının karanlık yüzü!" diyor.