Güncelleme Tarihi:
Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Arıcı ise tuz konusunda uyardı ve "Kamuoyunda insanların en çok kafasının karıştığı şey tuzdur. Tuz bir böbrek zehiridir, tuz bir damar zehiridir. Tipleri ve türleri arasında hiçbir fark yoktur" dedi.
Türk Nefroloji Derneği, Dünya Böbrek Günü nedeniyle, 13 Mart 2019 Çarşamba günü “Böbreklerine Söz Ver” konulu bir basın toplantısı düzenledi. Her yıl Mart ayının ikinci haftası perşembe günü kutlanan ''Dünya Böbrek Günü'' dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında uzman ve böbrek hastaları bir araya geldi. Toplantıda konuşan Türk Nefroloji Derneği'nden Prof. Dr. Mustafa Arıcı, Türk toplumunun beslenme alışkanlıkları ile böbrek hastalıklarına zemin hazırladığını belirtti ve şunları söyledi: "Böbrek hastası değilseniz öncelikle böbrek hastası olmamak için kilo almamanız gerekiyor. Şekerli ve hamur işi gıda tüketmemek gerekiyor. Ancak bunun yanı sıra yüksek proteinli beslenmek de doğru değil. Yüksek protein böbreğin süzmekte zorlandığı bir şeydir. Önemli olan dengeli beslenmektir. Kamuoyunda insanların en çok kafasının karıştığı şey tuzdur. Tuz bir böbrek zehiridir. Tuz bir damar zehiridir. Tipleri ve türleri arasında hiçbir fark yoktur. Tuz az tüketilmelidir, karbonhidrat ve yağ ölçülü tüketilmelidir. 'Şunu yiyin bunu yiyin' diyerek toplumun kafasını karıştırmamıza gerek yok. İdeal kiloda kalmak koşuluyla her şeyi dengeli olarak tüketin. Beslenme dışında da bir mesaj daha vermek isterim ki sigara da bir böbrek zehiridir. Sigara içenler de böbrek sağlığı açısından risk altındalar."
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan ATEŞ’in açılış konuşması ile başlayan toplantı, böbrek sağlığı risk anketi sonuçlarının açıklanması ve yönetim kurulu üyeleri ile “yakın zamana dek böbrek hastası olan” iki konuğun aktarımlarıyla devam etti.
Uzun süre antibiyotik ve ağrı kesici kullanmak riskli
Böbrek hastalıklarının belirtileri ile ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Arıcı şöyle dedi: "Çoğunlukla böbrek hastalıkları belirtisizdir yani sinsi ilerlemektedir. Nadiren bazı uyarı işaretleri var. Örneğin idrarın çok köpürmesi, ayakların, yüzün, gözlerin birdenbire çok şişmesi belirtilerdendir. Ancak böbrek hastalıklarının önemli bir bölümünde bunlar olmayabilir. Vücudunuzda birtakım döküntüler olması böbrek hastalığı belirtisi olabilir. İdrar yaparken yanma, ağrı, idrarın renginin değişmesi, çay rengi idrar yapıyor olmanız, gece idrar yapmak için uyanmak yine böbrek hastalığı belirtisi olabilir. Ancak hastaların yüzde 85'inde bu belirti olmaz."
Böbrek hastalığı açısından risk taşıyan insanları da sıralayan Prof. Dr. Arıcı, risk taşıyanların belli aralıklarla kan ve idrar tahlili yaptırması gerektiğini belirtti ve risk grubundakileri şöyle sıraladı:
Türkiye'de her 7 kişiden biri böbrek hastası
Kronik böbrek hastalığının bir halk sağlığı problemi olduğunu belirten Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan Ateş de, "Dünyada yaklaşık 10 yetişkinden 1'inde çeşitli evrelerde böbrek hastalığı var. Dünya geneline baktığımız zaman 850 milyon böbrek hastası olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'de yaklaşık her 7 yetişkinden 1'inde böbrek hastalığı var. Şu anki yetişkin nüfusumuza göre hesapladığımızda yaklaşık olarak 9-10 milyon insanın böbrek hastası olduğunu söyleyebiliriz. Kronik böbrek hastalığının boyutu ülkemiz için dünya genelinden biraz daha vahim gözüküyor" dedi.
Dünyada 3 milyon kişi diyalize giriyor
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Bülent Tokgöz ise, böbrek hastalıkları ile ilgili de önemli veriler paylaştı ve şunları söyledi: "Halen tüm dünyada yaklaşık 3 milyon kişi diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile yaşamını sürdürmektedir. Bu sayının gelecekteki 10 yıl içinde 5.5 milyona ulaşması ve toplam tedavi maliyetinin 2 trilyon doları aşması beklenmektedir. Türk Nefroloji Derneği’nin verilerine göre ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış 80.000’e yakın hasta bulunmakta ve sağlık bütçesinin yüzde 5’i bu hastaların tedavisi için harcanmaktadır. Son dönem böbrek hastalığında ideal tedavi seçeneği böbrek naklidir. Ülkemizde her yıl 3 bini aşkın hastaya böbrek nakli yapılmaktadır. Ancak bu sayının yeterli olduğunu söylemek güçtür. Halen hastaların yüzde 80’den fazlası diyaliz ile yaşamını sürdürmektedir. Üstelik, gelişmiş ülkelerin aksine ülkemizde böbrek nakillerinin sadece yüzde 20’si kadavra vericiden yapılmaktadır."
Kronik böbrek hastalığı nedir?
Kronik böbrek hastalığı, böbreklerin işlevlerini yerine getirme ve vücut sağlığını koruma yeteneğinin azalmasıdır. Altta yatan neden ne olursa olsun, en az 3 aydır devam eden böbreğin süzme işlevinde azalma ve/veya böbrekte hasar varlığı “kronik böbrek hastalığı” olarak tanımlanır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kronik böbrek hastalığının en sık görülen iki nedeni şeker hastalığı ve tansiyon yüksekliğidir.
Kronik böbrek hastalığı sıklıkla sinsi seyreden bir hastalıktır. Hastaların çoğunda ileri evrelere kadar önemli belirtiler görülmeyebilir. Böbreklerin vücuttaki tüm doku ve organların çalışmasını etkileyen önemli işlevleri dikkate alındığında, kronik böbrek hastalığının ilerlemesi sürecinde hastaların adeta saçının telinden tırnağının ucuna kadar tüm sistemlerine ait önemli belirtiler ortaya çıkar.
Erken dönemde saptandığında önlenebilir
Kronik böbrek hastalığı erken dönemde saptandığında sıklıkla önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığının ve erken tanısının düşük olması birçok olguda buna izin vermemektedir. Çeşitli ülkelerdeki çalışmalar, hastalığın farkındalığının %10’un altında olduğunu göstermiştir. Ülkemizde ise farkındalık düzeyinin %5’in altında olduğu tahmin edilmektedir. Bu nedenle, hastalık sıklıkla son dönem böbrek hastalığı evresine ilerlemekte, yüksek maluliyet ve ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile sağlık bütçesini ciddi bir şekilde tehdit etmektedir.
Böbeklerinizi korumak için neler yapmalısınız?