Güncelleme Tarihi:
Türkiye bu gidişle kanser vakalarının en hızlı artış gösterdiği ülkeler ligindeki sırasını daha da yükseltecektir. Koroner kalp hastalığı tehdidindeki hızlı artışa ek olarak bir de kanser tehdidi sorunu yaşayacaktır.Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı değerli bilim insanı Prof.Dr.Murat Tuncer'in anlattıklarına lütfen kulak verin: 'Önlem alınmazsa önümüzdeki 20 yılda beş milyon insan kanser olacak. Bunların 3,5 milyonu ölecek! ABD'de her yıl yüzde iki azalan yeni kanserli olgusu oranı, bizde her yıl yüzde altı artıyor. Böyle giderse Cumhuriyetin 100. yılında 500 bin yeni kanser vakası ile karşılaşacağız.'Türkiye'de kanserli olgu sayısının büyük bir hızla arttığını, yıllarını kanserle savaşa adamış değerli bir akademisyen ve devletin konu ile görevli en üst düzey görevlilerinden birinin söylemesi çok önemlidir. Sorunun ve çözümlerinin birden fazla boyutu var. Çözümü sadece Sağlık Bakanlığı'nın değil, üniversiteler, eğitim hastaneleri, TÜBİTAK, Tarım Bakanlığı, çevre bakanlığı ve daha pek çok kuruluşun birlikte üretmesi gerekiyor. Yerel, bölgesel ve genel bir kanser türleri ve muhtemel etkenler dokümantasyonunun yapılması, ortak strateji ve önlemlerin üzerinde çalışılması zorunlu gibi gözüküyor. Kısacası ülke genelinde yeni bir stratejinin belirlenmesi ilk şart. Kanseri toplumsal bir sağlık tehdidi olmaktan çıkarmak için önce şu soruların yanıtlanması gerekiyor:- Genetik yapısı ile oynanmış gıdaların üretimi, satışı ve tüketimi konusu ne olacak?- Hormonlanmış meyve, sebze ve etlerin üretimi ve satışı nasıl izlenip kontrol altına alınacak? Hormonlar ve kimyasallarla yüklü besinlerin tüketimi nasıl kontrol altına alınacak?- Sigara ve diğer tütün mamullerinin kullanımında görülen patlama nasıl durdurulacak? Sigaraya başlayan çocukların sayısı artıyor, başlama yaşı her yıl biraz daha küçülüyor. Özendirici reklamlar ile nasıl mücadele edilecek?- Kanserle mücadelede sadece sigaranın değil alkol tüketimindeki artışın önlenmesi de bir zorunluluk haline geliyor. Alkol reklamları, özendirici diğer yöntemler nasıl kontrol altına alınacak?- Radyoaktif kirlenme ve yiyeceklerin, içme sularının bu yöndeki denetimsizliği sorunu ile nasıl mücadele edilecek?- Bizde ve çevre ülkelerde yaşanan endüstriyel ve radyoaktif kirlenmedeki başı boşluk nasıl giderilip, ne şekilde denetlenecek?- Deniz ürünlerinin içme sularının Arsenik, Kurşun, Civa, Kadmiyum ve benzeri zehirli ağır metallerle kirlenmesi nasıl önlenecek?Bu ve benzeri sorunların yanıtlarının çok hızlı bir şekilde verilebilmesi için ulusal çapta yeni ve etkili bir Kanserle Savaşım Planı gerekiyor. Prof.Dr.Murat Tuncer, bunu bilgi birikimi, deneyim ve kadroya sahip olduğundan kuşku duymuyorum. İhtiyacı daha çok bürokratik yetki, siyasal ve sosyal destek ve istektir. Türkiye veremde, sıtmada, çiçekte müthiş savaşlar kazandı. Bu savaşı da kazanmak için Sağlık Bakanlığına ve Dr. Tuncer'e destek olalım.Bir örnek: Meme kanserinin beslenmeyle ilişkisi Meme kanseri kadınların orta yaş ve sonrasında karşılaştıkları önemli sağlık sorunlarındandır. Kadınlarda en sık karşılaşılan kanser türüdür. Meme kanserinin hormonlar ve beslenme alışkanlıkları ile ilişkisi daima ilgi çekmiştir. Menopoz döneminde hormon destek tedavisi uygulanan kadınlarda daha sık görüldüğünü gösteren çalışmalar menopozun tatsız sorunlarını hormon tabletleri ile aşmaya çalışan kadınları bir hayli korkutmuştur. Hormon yerine koyma tedavisi ve meme kanseri arasındaki ilişkinin boyutları ayrı bir yazı konusudur. Bu yazıda beslenme-meme kanseri ilişkisinden söz edeceğiz. Kısa bir süre önce, kızartılmış patatesi fazlaca yiyen kadınlarda meme kanseri sıklığının arttığını, ergenlik döneminde kızarmış patatesi bol miktarda tüketenlerde sorunun daha da tehlikeli boyutlara ulaştığını gösteren bir haber sadece kadınların değil, genç kızların yüreklerini sıkıştırdı. Aslına bakarsanız kızartılmış patatesin meme kanseri ile ilişkisinden çok kalp damar hastalığı ve genelde damar sertliği ile ilişkisi daha önemlidir. İçerdiği trans yağlar ve özellikle aynı yağın tekrar tekrar kızartmalarda kullanılması sonucu oluşan toksik maddelerin kadın sağlığına daha çok zarar verdiğinden kuşkunuz olmasın.Diğer risk faktörleri- Ailenizde meme kanserine yakalananların sayısı yüksekse,- Adet görmeye çok erken yaşlarda başlamış ve/ veya menopoza çok ileri yaşlarda girdiyseniz,- Östrojen hormonu tedavisi görüyorsanız,- Alkol ve sigara kullanıyorsanız,Kilo fazlalığı veya şişmanlık sorununuz varsa, meme kanserine yakalanma riskinizin biraz daha fazla olduğunu bilmelisiniz.Mamografi yaptıracaksanız Eğer herhangi özel bir durum söz konusu değilse mamografi çekimini adetin bitimini takip eden haftada yaptırın. Son aylar daha güvenlidir. Kırk yaşını geçen kadınların her yıl veya iki yılda bir mamografi yaptırmaları, her yıl uzman bir hekimin denetiminden geçmeleri öneriliyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu