Türk doktorlar cinsellik cahili

Güncelleme Tarihi:

Türk doktorlar cinsellik cahili
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2004 07:00

Cinsel sorunlarla ilgili en büyük problem, doktorların da bu konuda yeterli bilgiye sahip olmaması...

Haberin Devamı

Kaynak: Tempo / Füsun SAKA

Cinsel sorunların merkezinde, 'balık baştan kokar' misali doktorların eğitimsizliği yatıyor. Cinsellik merkezlerindeki uzmanlara göre, tıp fakültelerinde sistematik cinsellik eğitimine bir an önce başlanması gerekiyor. Hastalar doktorlarla konuşmakta zorlanırken, doktorların ilgisizliği durumu daha da vahim hale sokuyor. Bazı uzmanlar, sadece sertleşme sorunu yaşayanlara tavsiye edilen Viagra'yı afrodizyak sanıyor. Kadınların en büyük sorunu vaginismus gibi görünüyor ancak isteksizlik, orgazm olamama sorunları çok daha büyük

Cinsel sağlık sorunları ile ilgili merkezlere gelen sorular, Avrupa'daki uzmanları hayrete düşürüyor. 12 Avrupa ülkesinin üye olduğu ESDA (Avrupa Cinsel Fonksiyon Bozuklukları Birliği) şemsiyesi altında hizmet veren Aile Sağlığı Araştırma Derneği adına konuşan Hattat Kliniği Genel Koordinatörü İrem Hattat Penbeci, "Avrupalı meslektaşlarımız bize gelen ilk gece korkusu, vaginismus gibi sorunlara çok şaşırıyor" diye anlatıyor bu durumu. Merkezin ücretsiz hattını arayanların yaş ortalaması da Avrupa ile ters orantılı. Avrupa'da bu tür merkezleri arayanlar çoğunlukla 40 yaşın üstündekiler... Türkiye'de ise daha çok gençler, ya penis boylarının küçük olduğunu düşündükleri ya da yetersizlik korkusu yaşadıkları için merkezlere başvuruyorlar.

Görünen o ki, Türk halkı onca iletişime ve açılmaya rağmen cinsel sorunlarını aşamamış durumda. Ancak, uzmanlara göre, 'balık baştan kokar' misali, sorunun en büyüğü tıp fakültelerinde yaşanıyor; çünkü doktorlara, hatta kadın doğum uzmanlarına bile, ihtisas aşamasında dahi cinsel eğitim verilmiyor.

Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, birbiri ardına merkezler açılıyor, cinsel bozukluklarla ilgili gelişmeler yakından takip ediliyor ama...
Acıbadem Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi doktorlarından Prof. Dr. Ferruh Şimşek, Türkiye'de androloji biliminin dünya standartlarında olduğunu, cinsel problemler, hastalıklar ve işlev bozukluklarıyla ilgili gelişmelerin paralelinde gidildiğini söylüyor. Cinsellikle ilgili sorunlar konusunda genetik çalışmalara ağırlık verildiğini de belirten Şimşek, "Artık tüm problemlerimizin kaynağının genlerimizde olduğu ortaya çıkmış durumda.
Problemler belirlendikçe buna çözüm arayışları da artıyor. Yeni ilaçlar ortaya çıkıyor. Ancak bize danışanların problemleri değişmiyor. Bu konudaki ayıp kavramlarını aşabilen hasta sayısı hâlâ düşük ve bunu aşmak için toplumu bilinçlendiremeye devam etmeliyiz. Doktorların da bu konuda çok özen göstermesi lazım. Tüm doktorlar bu konuya eğilmeli ve tıp eğitimi sırasında cinsel eğitim dersleri de verilmeli; çünkü birçok doktor çok yetersiz. Hastalar sorunlarını açamıyor ve bunu konuşmayı doktorlarından bekliyor" diyor.

Cinsel eğitimde yetersizlik konusuna Acıbadem Hastanesi uzmanlarından Psikiyatr Dr. Cem İncesu da değiniyor. Türkiye'de tıp eğitiminde sistematik olarak cinselliğin anlatılmadığını ve cinsellikle ilgili konuların teğet geçildiğini belirten İncesu, "Cinsel sorunlara çok az değiniliyor. Cinsellik eğitimi kadın doğumda bile yok ve biz, bazı hekim arkadaşlara eğitim veriyoruz. Bunu eğitim alanına sokmak istiyoruz. Bu konuda ancak o zaman başarılı olabiliriz. Cinsel sağlık sorunları ile ilgili merkezleri düşünürsek, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, özel olarak Acıbadem, Hattat kliniğinde var. İstanbul şanslı; çünkü Ankara, İzmir'de böyle merkezler yok. Cinsellik eğitiminin tıp eğitimi içine alınması, yeni merkezler açılması konusunda çabalar var. Çünkü nüfusun üçte biri, yaşamları boyunca bir kez bile olsa cinsel işlev bozukluğu yaşıyor" diyor.

Vaginismusun tedavisi var

Cinsel işlev bozuklukları merkezlerinde görev yapan doktorların izlenimlerine göre, Türkiye'de kadınlarda en fazla yaşanan cinsel sorun vaginismus olarak biliniyor ama bu doğru değil. Vaginismusun en fazla yaşanan cinsel sorun olarak bilinmesinin altında yatan sorun ise şu: Kadın cinsel isteksizlik ya da orgazm sorunu yaşadığında, bunu erkeğe yansıtmayabiliyor. Oysa vaginismusta ilişki imkânsız hale geldiği için, sorun erkeğe de yansıyor ve çift çözüm arayışlarına giriyor.

Vaginismusun tedavisi kesin olarak var. Psikolojik tedavide başarı oranı yüzde 90 oranında. Ve bu konuda yapılan yanlışlar da var: Birincisi, kızlık zarının bir hekim tarafından bozulması. Bunun sonuçları çok ağır oluyor. Tedavinin psikiyatrlar tarafından yapılması gerekiyor.

Penis boyu hâlâ sorun

Erkeklerin sorunlarına gelince; cinsel işlev bozuklukları merkezlerine orta yaşlı ya da yaşlı erkeklerden çok, genç hastalar geliyor.

Erkeklerin en önemsedikleri sorunun başında penis boyunun küçük olduğu inancı geliyor. Uzmanlar, gençlerin bu nedenle performans anksiyetesi yaşadıklarını söylüyorlar. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı Cinsel Sağlık Merkezi doktorlarından Doç. Dr. Tufan Tarcan, "Gençlerde başarısız olma korkusu var. İlk genelev deneyimlerinin kötü olması onları zorluyor. Ereksiyon sağlama konusundaki beklentileri, onların sıkıntılarını doruk noktasına getiriyor ve cinsel sorunlar çok karmaşık. Birden fazla nedene bağlı olabiliyor. Konuşulması, tartışılması çok zor olan konular. Biz de Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek üç alandaki doktor arkadaşla, hastaları birlikte değerlendiriyoruz. Prof. Dr. Psikiyatr Mehmet Sungur, Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu ve ben, birlikte çalışıyoruz. Böylece hastayı interaktif değerlendirme şansımız oluyor" diyor.

Erkekler itiraf edemiyor

Acıbadem Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi doktorlarından Psikiyatr Cem İncesu, cinselliğe bakış konusunda Türk kamuoyunun yavaş yavaş bilgilendiğini ancak cinsel tutum ve davranışlar arasında ciddi farklar bulunduğunu söylüyor. Türk erkekleri, cinselliği çok fazla önemsiyor, yaşadıkları sorunları kolaylıkla kabul edemiyor, eşlerine ya da doktorlara açamadıkları gibi kendilerine bile söylemekte zorluk çekiyorlar. Hatta bazen reaksiyoner tutumlar alabiliyorlar. İncesu, "Kadınlar ise tam tersine, cinselliği hayatlarında o kadar önemli bir yere koymuyor. Kendi doyumlarının önemli olmadığını, hatta bazen eşlerinin doyumunu bile önemsemediklerini gösteriyorlar. Bunun en temel nedeni kültürümüz. Bu kültür, kadın ve erkek arasında ayrım yaparak erkeğe cinselliği pozitif bir unsur olarak öneriyor. Kadına ise cinselliği adeta yasaklıyor. Bunu ciddi bir toplumsal dışlanma ölçütü olarak sunuyor. Kadın da çocukluk çağlarından itibaren cinselliği bastırıyor. Bu, en tipik olarak cinsel isteksizlik olarak ortaya çıkıyor ve Türk kadınlarının en çok yaşadıkları problem bu" diyor.

Ancak bununla birlikte, son 10 yılda hızlı bir ivme gösteren cinsel sorunların çözümlerine ilişkin tedaviler artıyor ve çeşitleniyor. Uzmanlara göre, Viagra da bu anlamda önemli bir adım oldu. Basında çok yer alması, bu konudaki tedavi umutlarını da ortaya koydu. İncesu'ya göre, afrodizyak sanılan ama kesinlikle öyle olmayan Viagra, cinsel isteği olduğu halde sertleşmeyi sağlayamayan kişilerin sorununu çözmek için ve yalnızca ereksiyon üzerinde etkili.

Kadın cinselliği keşfedildi

Boston Üniversitesi'nde okurken bir çalışma yapan Doç. Dr. Tufan Tarcan, cinsel problemlerin çok karmaşık olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Kadın cinselliği ile ilgili olarak son yıllarda çok araştırma yapılıyor. En son araştırma gösteriyor ki, kadınlarda cinsel işlev bozukluklarının görülme sıklığı erkeklerden daha fazla. Bu durum tüm dünyadaki kanıyı değiştirdi. Çünkü kadınların sorunlarının daha az olduğu sanılıyordu. Feminist gruplar, 'Kadınlarda cinsel sorun yoktur, kadın ruhundan anlamayan erkek vardır' diyordu. Ancak bunun tam tersi olduğu artık kabul ediliyor."

Doç. Dr. Tufan Tarcan, yaptıkları araştırmalarda kadın cinsel işlev bozuklukları konusunda dört temel sorun tespit ettiklerini belirtiyor: Bunlardan biri; cinsel istekte azalma, yani cinsel isteğin hiç olmaması ya da çok aşırı olması. Diğeri; cinsel uyarılma bozuklukları ki, bunlarda cinsel istekte bir azalma sorun olmuyor ancak cinsel uyarılmanın organik cevabı olan vajinada sulanma ve düz kaslarda gevşeme, ayrıca klitoriste irileşme eksiklikleri oluyor. Tarcan'a göre bunlar genelde organik sebepli. Bu durum, erkekteki peniste sertleşmenin, kadındaki karşılığı ve mekanizmalar birbirine benziyor. Her iki olayda hedef, organlardaki düz kas gevşemesi, oraya kan dolması ve erkekte bunun olmaması durumu. Bunlar şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastalığı ve sigaradan kaynaklanan rahatsızlıklarda oluyor. Kadınlarda da durum aynı. Tarcan, "Boston Üniversitesi'nde okurken bir araştırma yaptım. Burada kadın kadavralardan alınan klitoris örneklerini inceledik. Şunu gördük ki, yaş ilerledikçe klitoriste düz kas oranı azalıyor. Kalp hastalığı ya da diğer hastalıklar varsa, bu olay ortaya çıkıyor. Ancak bu konuda daha detaylı çalışmalar yok. Kadınlarda en çok görülen üçüncü sorun, orgazm bozuklukları. Hiç olamama ya da kalitesinin düşük olması gibi. Dördüncüsü ise ağrılı cinsel ilişki ki, vaginismus da buna bağlı olarak çıkıyor ortaya. Bunların hepsinin organik ve psikolojik nedenleri olabilir ve iyi araştırılması gerekir" diyor.

Prof. Dr. / Hattat Kliniği kurucusu

Prof. Dr. Halim Hattat, Türkiye'de uzun yıllardır cinsel sağlık konusunda hizmet veren Hattat Kliniği'nin kurucusu. Merkez 1997 yılında açılmış. Türkiye'de cinsel fonksiyon değerlendirme anlamında ilk çalışmayı yapan ve 1986 yılında bu merkezi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde açan doktorlardan biri.

Hattat Kliniği'nin son olarak işadamlarının cinsel sorunları üzerine yaptığı bir araştırma var. Bu araştırmanın ana eksenini stresin cinsel istek üzerine etkisi oluşturuyor. Stresin azının insana yararı olduğunu söyleyen Halim Hattat, fazlasının ise ciddi olarak zararları olduğuna dikkat çekiyor. Stresli insanların konsantre olmakta güçlük çektiklerini belirten Hattat, "Cinsel fonksiyonla ilgili stres insanlarda ereksiyon kaybına, isteksizliğe yol açıyor ve boşalma problemlerini beraberinde getiriyor. Bu durumdaki insanlar, aylar geçtiği halde cinsel istek duymayabiliyor. Stresin getirdiği bazı hormonal faktörler devreye girebiliyor, çünkü stresi azaltması için alınan ilaçlar bazı hormonları olumsuz etkiliyor. Bu da isteksizliğe yol açıyor. İşadamlarıyla yapılan çalışmalar bize gösterdi ki, cinsel isteksizlikte bir numaralı sorun iş ve eş stresinden kaynaklanıyor. Stres cinselliğe yansıyınca, bazen sertleşme olmuyor ya da sertleşme çabuk kayboluyor. Bu, bir kere meydana gelince performans anksiyetesi yaşanıyor. Sorunlar zincirleme devam ediyor. Ancak bazı durumlarda organik sorunlar da buna neden oluyor" diyor.

Hattat Kliniği doktorları her gün yeni 5 hasta ile görüşüyor ve bunların yüzde 80'ini işadamları oluşturuyor. Araştırma sonuçlarına göre, strese bağlı olarak cinsel sorun yaşayan işadamları en çok ereksiyon, sertleşme ve isteksizlik problemi yaşıyor. Bu kişilere stresi azaltan bir yaşam önerisi sunuluyor. Yürüyüş yapmak, sevilen arkadaşlarla küçük tatillere çıkmak gibi...

Haydar Dümen

Psikiyatr Dr. Haydar Dümen, Türkiye'nin bir numaralı cinsellik uzmanı. 40 yılı aşkın süredir yaptığı mesleği, bu konuda 20 kitap yazdırmış ona. Haydar Dümen'e göre; Türkiye cinselliği bilmiyor, bilmek için de bir eğilim göstermiyor. Yanlış yönlendirilen inançlar, cinselliği, tuzaklarla dolu bir alana döndürüyor ve kısıtlanan bir yaşamda eşler birbirine ihanet ediyor. Üniversite mezunu kadınlar, cinsellikten korktukları için vaginismusun pençesine düşüyorlar. Cinselliği günah olarak gördükleri için eşler sevişirken dua ediyor, gençler mastürbasyon yapamıyor. Yasaklar ülkesi Türkiye'de cinsellik, kapalı kapılar ardında yaşanıyor.

Türkiye'deki kadın ve erkeklerin klasik cinsel sorunları dışında ne gibi sorunları olduğunu görüyorsunuz?

Bizde -benim dışımda- halka mal olmuş, kitapları 18 baskı yapmış bir arkadaş bilmiyorum. Şu anda kitap sayım 20'ye ulaştı. Bu birikimle diyorum ki: "Türkiye'de geçmişten geleceğe bir değerlendirme yaparsak, cinselliği hemen hemen kimse bilmiyor ve bilmeyecek. Kadın doğum uzmanları bile bilmiyor. O zaman kişiler kendilerine göre bir tavır izliyor. Mesela inançları kuvvetli biriyse, ister istemez inancı ile yorumluyor cinselliği ve yaşadıklarını kendi inancı ile bağdaştırıyor. Bu değişik yorumlar, Türkiye'de cinsel anarşiye neden oluyor."

- Bu anarşi nasıl yaşanıyor?

Türkiye'de bir öğrenme kaynağı yok. Bütün gazeteler, dergiler, dış kaynaklı yapılan anketler, Türkiye'de yaşanılan gerçekleri değil, yabancı ülkelerin fantezilerini bizim önümüze seriyor. Türkiye'de son yıllarda cinselliğin sosyal alandaki tüm dallarda kendini var etmesinin rantı da çoğalıyor. Bunlar inanç ağırlıklı yazarlar. Yemek yeme tarzımız, konuşma tarzımız dinsel motifler içeriyor. "Öyle olursa günahtır, kitapta bu yazıyor" gibi motifler var. Birtakım yazar arkadaşlar dini inançlara yönelik kitap yazıyor ve 70-80 baskı yapıyor, alıcısı çok. Bu kişiler cinselliği bu kitaplardan okuyor ve tuhaf eğilimler doğuyor. Cinsellik günah gibi algılanıyor.

- Bu noktada yaşayanlarda ne gibi sorunlar çıkıyor?

Onlara göre, belirli bir noktadan sonra 'bakarsan göz zinası, tokalaşırsan el zinası' oluyor. Bu da iki farklı noktada insan yaratılması anlamına geliyor. İki ayrı dünya, kendi gerçeklerini bulamadıkları gibi, bir gün evlilik için bile karşılaştıklarında korkacaktır. Korku düzeni yaratılıyor

- Sizin söz ettiğiniz durumda, bu ilişki kalmıyor değil mi?

Tamamen koparılıyor. Halen Türk toplumunda kadını tarım ekonomisinden al, İstanbul'da ekmek sıkıntısı başlar. Geleneksel yapımızın dini öğelerle bozulması, kadın ve erkeğin cinselliğine duman attırıyor. Çünkü hiç tanımıyorsunuz karşı cinsi. Hiç tanımadan evleniyor gençler. Bugün Türkiye'nin baş belası vaginismus. Yağmur gibi, sel gibi. Avrupa'da bir tane bulununca kongreye gidiyor bu vakalar, Türkiye'de ise durum çok vahim. Vaginismus olaylarının yüzde 80-90'ı üniversite mezunu. Lise-üniversite mezunu toplamı yüzde 20 ve bu yüzde 20'nin yüzde 80'i vaginismus olarak çıkıyor karşımıza.

- İslami çevrelerin yaşadığı büyük sorunlar neler?

Çağdaş ve İslami çevrelerin çocuklarının altyapıları aynı. Türkiye'de evlilik öncesi cinsellik yaşayanların oranı yüzde bir bile değil. Ve buna rağmen kaçamak yapanlar var ki, kızlık zarlarını diktiriyorlar, yalanlarıyla yaşamak zorunda kalıyorlar; çünkü içgüdülerini yenmek insanın elinde değil. Bu çevreler, biraz fazla yaşıyor cinselliği, çünkü örtü kamufle ediyor.

- Türkiye'de inançların farklı yorumlanmasının yol açtığı bazı davranış bozukluklarından söz ediyorsunuz. Neler bunlar?

Güneydoğu illerinden birinde, insanların cinsel birleşme yaparken, göbekleri birbirine değerse kan kardeşi olurlar diye, aralarına yastık koyduklarını biliyor muydunuz? Bu inanç, dinde Kuran'da var mıdır bilemem, ben yaşananlara bakarım. Onu yozlaştıran da yücelten de var. Cinsel birleşme sırasında, karı-koca tam orgazm olurken kelime-i şahadet getirmezlerse, o çocuğun piç olacağını sanmaları gibi sorunlar var. Böyle yorumlamaların ucunu açık bırakırsanız, sonunun nereye varacağını bilemezsiniz. Gençler ergenlikte mastürbasyon yapmazsa, dolaşım kanalları bozulabilir. Bu durum kız ve erkek çocukları için de geçerli. Ama ona da günah deniyor.

- Türkiye'nin cinsel anlamda başka tabuları var mı?

Türkiye'nin tabularından biri de kadınların vücutlarında belirli bölgelerin görünmesi, mesela göğüs uçları, cinsel organ gibi. Bu nedenle bir popo kültürü var bizde. Popo kültürünün gelecekte insanlara nasıl yansıyacağını bilemiyorum, çünkü kadının belirli bölgelerinin görünmesi yasak. Ahlak adına oraya dokunulmuyor ama Türk erkeğinin eğilimi farklıya gidiyor. Türkiye belirli bir görüntüyü istiyor, onun dışındakiler yasak.

- Türkiye'nin cinselliğini konuşurken Viagra üzerinde de durmak gerekir sanırım. Çünkü kullanan sayısı epeyce fazla deniyor.

Antibiyotikler çıktığında iç hastalıkları doktorlarının bir numaralı cankurtaranı olmuş. Viagra da aynen antibiyotikler gibi seksologların cankurtaranı oldu, çünkü mevcutların içinde en iyisi bu. Viagra'dan önce de birtakım ilaçlar veriyorduk hastalarımıza ama pek işe yaramayacağını da biliyorduk. Viagra gerçek bir mucize. Yan etkisi de yok denecek kadar az, sadece kalp hastaları için zararlı ama almak isteyenlerin mutlaka doktora danışmaları şart, çünkü herkesin bünyesi her ilaca aynı tepkiyi vermez.

- Siz kullanıyor musunuz?

Ben kullanmıyorum, çünkü bunu gerektirecek bir sorunum olmadı. 35 yaşında karım var, neden kullanayım ki yahu?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!