Güncelleme Tarihi:
Tüp bebek tedavisi sürecinde olan çiftler, internet ortamında yer alan yanlış bilgilere karşı dikkatli olmalı. Tüp bebek tedavisine başlayacak kadınların büyük kısmı, kullanılan ilaçlar nedeniyle kilo alacağı endişesi taşıyor. Tedavide kullanılan ilaçlar, yeterli sayı ve kalitede yumurta hücresi elde etmek için yumurtalıkları uyarır. Hormon değerlerinin yükselmesi sonucu vücutta su tutulumu meydana gelebilir ve hastalar kilo almış hissine kapılabilir. İlaç kullanımının sona ermesiyle hormon düzeyleri hızlı bir şekilde normale döner ve vücuttaki fazla su atılır.
Hormonal destekler 10'uncu haftadan sonra kesiliyor
Tüp bebek tedavisinde anne adaylarına östrojen ve progesteron hormonu desteği verilir. Hormon desteği birçok anne adayına uygulanır ancak bu gebelikte 10'uncu haftadan sonra kesilerek normal hamilelik süreci devam eder. Rahmi hazırlamak için sahte bir yumurtlama yaratılması gerekiyor. Bu nedenle hormonal destekler, hamileliğin 10’uncu haftasına kadar devam ediyor. İlk testten itibaren bu destekler yavaş yavaş azaltılıyor. Gebelik 10-11’inci haftaya ulaştığında, plasenta bu desteklerin yerini alıyor. Sonrası normal hamilelik süreci gibi devam ediyor.
Sigara ve alkol kullanımı tedaviye başlamadan 2-3 ay önce bırakılmalı
Tüp bebek tedavisine başvuran çiftler beslenme ve kilo konusunda da dikkatli olmalı. Sağlıklı ve dengeli beslenme çok önemli. Yoğun karbonhidrat, tatlı tüketimi ve tek tip et ağırlıklı beslenmeler bizim için olumsuz. Sebze, süt ürünleri, yumurta, balık, bakliyatlar, meyve, kuruyemiş ve kuru meyveler beslenme listesine eklenmeli. Bu dönemde aktif egzersiz yaptırmıyoruz ancak çift tedaviye başlamadan önce ideal kilosunda olmalı. Tedavi sırasında yürüyüş en ideal spor oluyor. Günlük uyku ritmi bozulmamalı ve sigara, alkol kullanımı tedaviye başlamadan 2-3 ay önce bırakılmalı.
Hastaların büyük çoğunluğunda hormonal destek kullanılıyor
Gebelik testinin olumlu olması sonucunda ilaç desteğine devam edilir. İlaç desteklerine devam ediliyor ve iki hafta sonra ultrason kontrolü yapılıyor. Hastaların büyük grubunda hormonal destekler kullanılıyor ama küçük bir bölümünde natürel fet denilen doğal tedaviler uygulanıyor. Kişinin kendi yumurtasının salgıladığı hormonlar kullanılarak, transfer gerçekleştiriliyor. Bu yöntem, ideal olarak düzenli adet gören, 25-35 yaş arasında, yeterli östrojen ve progesteron salgısı bulunan veya özellikle tıbbi açıdan hormon kullanması sakıncalı olan kadınlarda tercih ediliyor. Daha önceki gebelik hikâyelerinde ilaçların da tetiklemiş olabileceği gebelik tansiyonu, preeklampsi gibi bazı olumsuz tablolar yaşanmışsa da tercih ediliyor. Tam yumurtlama dönemlerinin tespit edilmesi açısından anne adayların yumurtlamaya yakın dönemlerinde 3-4 gün üst üste muayeneye gelip, ultrason yapılması gerekiyor.
Yüzde 50 normal, yüzde 50 sezaryen doğum
Toplumda tüp bebek gebeliklerinde doğum şeklinin mutlaka sezaryen olması gerektiği gibi bir algı var. Her gebelik kıymetli bu nedenle vajinal veya sezaryen ile doğum kararı tıbbi endikasyonlara göre verilmelidir. Sezaryen doğumlar, tüp bebek gebeliklerinde daha sık görülüyor. Bunun tıbbi sebepleri arasında çoğul gebelikler ön planda. İri bebek ve plasental anomaliler de sıktır. Miyom ameliyatı geçiren hastalarda zaten sezaryene gerek duyuluyor. Tıbbi endikasyonlardan dolayı sezaryen daha fazla yapılıyor.
Dünya istatistiklerine göre, doğumların yüzde 60’ı vajinal, yüzde 40’ı sezaryenle gerçekleşiyor. Anne yaşının artması ve doğumsal riskleri azaltmak adına yapılan yakın prenatal takipler ve intrapartum izlemler sezaryen oranlarını artırıyor. Türkiye’de yüzde 50 normal doğum, yüzde 50 oranında sezaryen doğum gerçekleştiği tahmin ediliyor.