Trafik canavarının nedeni kişilik bozukluğu

Güncelleme Tarihi:

Trafik canavarının nedeni kişilik bozukluğu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2004 09:00

Hız tutkunları, otomobillerini kendilerini ifade etmenin bir yolu olarak gördükçe, trafik facialarına rastlanacak...

Haberin Devamı

Büyük kentlerde trafiğe çıkan araç sayısı her geçen gün artıyor, hatta milyonları buluyor. Evinden çıkıp, çalıştığı iş yerine gitmek için kilometrelerce yol kat etmek zorunda kalan insanların kendilerine araba armalarından daha doğal ne olabilir, ancak doğal olmayan bir şey var ki, bazılarımız sadece ve sadece hız yapabilmek için araba sahibi oluyoruz. Ve bunun sonucunda, "Çok hızlı araç kullanıyordu ve kaza yaptı", "Hız yaparken yayaya çarptı ve kaçtı" gibi haber başlıkları gazeteler ve televizyonlarda neredeyse her gün karşımıza çıkıyor. Hatta kimi zaman kanıksandığı bile söylenebilir. Bu türden olayların haber olabilmesi için olayın gerçekten çok ciddi sonuçlara yol açması gerekiyor. Tıpkı geçen günlerde, Bağdat Caddesi'nde, alkollü olarak kullandığı otomobille, taksi şoförü Şükrü Özçelik'in ölümüne neden olan Fırtına Gültan'ın durumunda olduğu gibi...Hem kazayı yapanın hayatını karartan hem de kazaya uğrayanın hayatına mal olan bu olayların yaşanmasına neden olan psikolojik sorunlar neler olabilir? Bir insan kendini direksiyon başında nasıl olur da kaybeder ve bambaşka bir kişilik haline gelir? Bu soruların cevaplarını arayan psikiyatri uzmanları çok önemli cevaplarla karşılaşıyorlar. Psikiyatrlara göre, öncelikle, aracı kullanan kişilerin ruhsal durumları hatalı araç kullanımına neden oluyor ve trafik kazalarına yol açıyor. Mesela, antisosyal, narsistik, paranoid kişilik bozuklukları, iki uçlu duygu-durum bozuklukları, panik atak geçirilmesi, bunlara ek olarak alkol-madde bağımlılığı en önemli kaza nedenleri arasında sayılıyor. Ve normal koşullarda sadece ve sadece hayatı kolaylaştırmak için varolan arabalar, bu gibi durumlarda birer savaş ve ölüm makineleri haline geliyor. O andan itibaren direksiyonun başına geçen kişi için arabası, kendini ifade etmenin bir aracı haline geliyor. Tüm cesaretini, kendisiyle yarışını, tutarsızlıklarını, kendine olan güvensizliğini, iletişim kurmadaki güçlüğünü yeniyor ve bambaşka bir kişiye dönüşüyor.Alkole yatkınlık kazaya neden oluyor SSK Erenköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatr Dr. Özcan Eryüce, hızlı araç kullanımından kaynaklanan kazalardaki araç sürücülerinin kişilikle ilgili sorunları olduğunu ve bunun sadece genç olmakla açıklanamayacağını belirtiyor ve bununla birlikte bu kişilere bir psikoz hastası tanısı konamayacağını savunuyor. Eryüce, "Ancak bir kişilik problemleri olduğu kesin, bu sürücülerin alkole yatkınlıkları var çünkü alkol cesareti artırıyor" diyor. Psikiyatr Dr. Eryüce'ye göre anti sosyal kişiliğe sahip olanların daha çok böyle olaylara neden olduğunu, buna alkol sorunu da eklenince reflekslerin bozulduğunu belirtiyor.Araba ile kimlik buluyorlar Psikiyatr Dr. Özkan Pektaş ise hızlı araç kullanan gençlerin özel olarak irdelenmesi gerektiğini ve aile yapılarının, onların bu çocuklara nasıl tavır aldığının önemli olduğunu söylüyor. Pektaş'ın izlenimlerine göre, Bu çocuklar yani bu tür kazaları yapanlar, genelde iyi aile çocukları ama onun dışında arabaları ile kimlik bulan çocuklar. Araba ile kimlik bulunması ise olgunlaşmamış kişilik anlamına geliyor. Bu çocuklar, araba kullanmakla, kendi arasında kavram karmaşası yaşıyor ve araba ile kimlik buluyor. Pektaş bu noktada şunları söylüyor. "Bu çok acı bir durum. Aileler bilmeli ki, bu çocukların olgunlaşma sürecinde, sınırsız imkanlara boğulmaları, kendilerini peygamber gibi hissetmelerini sağlıyor. Adam öldürmekle ilgili bir kavram da gelişmiyor bu durumda. O araba, onun kimliği haline geliyor. Bunu kişilik bozuklukları ile sınırlandırmamak lazım. Aralarında iyi kişilikli olanlar da var fakat çocuk arabaya bindikten sonra araba kullandığının farkında bile olmuyor. Onun olgunluğun taşımıyor. Bu çocuklar kendisini kral oldu sanıyor. Hayatta tek sorumlu oldukları varlıklar, onlara sınırsız olanaklar tanıyan anne ve babaları. Bu nedenle trafikte başkalarının hayatlarının sorumluluğunu taşımıyorlar. Bazen bu tür çocukları bize getirdiklerinde ki bunların yaşları 20 ve üzerinde olabiliyor. Çocuk bize, 'annem ne der, bana annem çok üzülecek, acaba babam kızacak mı?' diyor. Burada en önemli nokta, bu çocuklara, bu kavramların öğretilmesi ve bu tür sınırsız imkanlardan uzak tutulmaları gerekiyor çünkü imkanların çokluğu insanı değiştirebiliyor maalesef. Aileler iyi niyetli olarak çocuklarına bir ödül veriyor ama çocuk bunu iyi algılamalı. Anne ve baba dışında sorumluluk duyacağı kişiler olduğunun bilincine varmalı. Mesela son olayı ele alırsak, taksi şoförüne, çocuğa, ailesine herkese yazık."Bazen çekingen insanlar saldırganlaşıyor Bakırköy Prof. Dr. Mahzar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitimi ve Araştırma Hastanesi'nin Başhekimi Psikiyatr Dr. Musa Tosun, araç kullanmanın insan üzerinde kendine has, özel bir etkisi olduğunu ve kimi zaman insanın kişiliğini değiştirdiğine dikkat çekiyor. Tosun'a göre, normal hayatlarını sürdürürken oldukça sakin hatta çekingen olan kişiler, bazen direksiyonu başına geçince tam tersine davranışlar sergileyebiliyorlar. Bu çekingen insanların kimi araba kullanırken hırçın oluyor, kimi ise cesaretleniyor. Çünkü araba bu insanlara bir güç veriyor. Bunun üzerine bir de alkol, uyarıcı maddeler gibi kontrol mekanizmalarını, düşünceyi ortadan kaldıran maddeler alınmışsa hesapsız davranışlar artıyor. Onun dışında bazı kişilik bozukluğu olanlarda da her zaman böyle davranışlar olabiliyor. Tosun, "Bazı kişilik bozukluklarında, o insanın herkesi ezip geçmesi, herkesin hakkına tecavüz etmeyi hak görmesi gibi davranış biçimleri var. Bazen herhangi bir öfke de buna neden olabiliyor, Bir başka şey daha var, maalesef bazen hastalar da araç kullanıyor. Mesela, özellikle iki uçlu duygu durum bozukluğu olanlar, eğer manik fazdayken direksiyon başına geçerse bu tür olaylar meydana gelebiliyor. Çünkü bu fazda hastalar aşırı hareketli, agresif ve uyarılmış oluyor" diyor. Kaynak: Tempo Dergisi

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!