GeriKadın Sağlığı Tombul olmaktan korkmayın
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Tombul olmaktan korkmayın

"Birkaç kiloluk fazlalığın çok ciddiye alınmasını, hatta takıntı haline getirilmesini ben de doğru bulmuyorum. Nedeni de şu..."

FAZLA kilolu olmanın dereceleri, bu derecelerin sağlıkla ilgili bazı olumsuz sonuçları var. Ben kilo sorununu derecelendirirken üç sözcüğü tercih ediyorum, daha doğrusu "kilo problemi" olanları üç gruba ayırıyorum: Toplu, tombul, şişman! Kilo artışının yarattığı sorunları ise dörde ayırıyorum: Ruhsal, kozmetik, mekanik ve metabolik...İdeal kilonuzdan yüzde 5-10 civarında bir kilo artışınız var ve bu rakam yüzde 10'u geçmiyorsa "toplu" biri olduğunuzu düşünebilirsiniz. İdeal kilonuzun yüzde 10'unu geçince "tombul" sınıfına girer, yüzde 30'u aşınca da şişman sayılırsınız. Eğer birkaç kiloluk bir fazlalığı olan "toplu" biriyseniz fazla kiloların sizdeki mekanik ya da metabolik etkileri ciddi değildir. Sorun ruhsal etkileri ve kozmetik problemleriyle sınırlı kalır. Özellikle bu gibi durumlarda kilo problemini bir takıntı haline getirmenin gereği yok. Hatta "toplu ama mutlu" biri de olabilirsiniz. Nedeni de şu...Kilo ne zaman sorunToplu biri olmanın yani hafif kilo kazanımlarının ne gibi sorunlar yarattığının yanıtını hala verebilmiş değiliz: Hafif kilo kazanımlarını ciddiye alıp birkaç kilo vermenin sağlığa olumlu etkisi gerçekte ne kadardır? Bu kilolardan kurtulmak iyi bir sağlığın mutlak garantisi midir? Sağlıklı kilosunu muhafaza edenler, ılımlı bir kilo fazlalığı olan toplu kişilerden daha mı uzun yaşıyor? Bu sorulara genel bir yanıt vermek kolay değil. Bana göre, eğer tombul ya da şişman biri değilseniz (yani vücut ağırlığınızdaki artış can sıkıcı boyutlara ulaşmamışsa), sağlığınız için çok fazla endişelenmeniz gerekmez. Tombul veya şişman insanların daha kolay hastalandıkları, daha erken yoruldukları doğru ama kilo fazlalığınız bu ölçülere varmamış, üç-beş kiloluk bir fazlalıkla sınırlı kalmışsa, siz de en az normal kilolular kadar sağlıklı olabilirsiniz. Üstelik hafif kilo birikiminize rağmen bir de düzenli egzersiz alışkanlığınız varsa, sağlığınızın daha iyi ve yaşam sürenizin daha uzun olabileceğini gösteren araştırmalar bile var. Kısacası eğer işin ruhsal ya da kozmetik yanını ciddiye almıyorsanız –ki almak zorunda değilsiniz- özellikle ideal vücut ağırlığınızın yüzde 5'ini geçmeyen kilo kazanımları (çok özel durumlar dışında) sağlığınızı bozmaz. Yazdıklarımı sakın yanlış değerlendirmeyin. Ben "canınız istediği kadar veya canınızın çektiği her şeyi yiyin" veya "yan gelip yatın, aktiviteyi filan ciddiye almayın!" "kilo sorununu özellikle hafifi kilo kazanımlarını ciddiye almayın" demiyorum! Ama şu noktayı da unutmayın: Sağlıklı bir kiloda kalmak, aktif fit-formda bir vücuda sahip olmak, hayattan daha çok keyif almak, huzur denizlerine daha çok dalmak içindir. Bunun yolu da kendinizle, beyniniz ve ruhunuzla barışık, uyabileceğiniz, yapabileceğiniz, başarabileceğiniz, kendinizi daha iyi hissedebileceğiniz şeylerle sürdürdüğünüz keyifli, hedefli, coşkulu bir hayattır. Bundan sonrasıysa koskocaman bir palavradır.Üç beş kiloyu dert etmeyinBİR ÖNERİ- Bana sorarsanız bilinen bir kalp damar hastalığınız, by-pass operasyonu, stend uygulaması gibi bir sağlık hikâyeniz, hipertansiyonunuz, şeker hastalığınız yoksa vücut ağırlığınızın yüzde 5'ini geçmeyen kilo kazanımları durumunda bunlardan kurtulmaya çalışın ama problemi fazla da abartmayın. Kilo kazanımının ilerleyici olduğunu hissettiğiniz durumlarda arka planda tıbbi bir problemin bulunabileceğini aklınızdan çıkarmayın ama üç-beş kilo fazlalıkları sağlıklı genç biriyseniz sorun yapmayın, takıntı haline getirmeyin. Amacınız güzel, hoş, fit görünmekten önce güzel yaşamak, iyi yaşlanmak, keyifli ve huzurlu bir hayat sürmek olsun. Bu bilgileri "inceldiği yerden kopsun" veya "atın ölümü arpadan olsun" gibi de anlamayın. Sadece, "birkaç kilo fazlam" var diye de hayatı kendinize zindan etmeyin yeter!Tombulluktan ziyade şişmanlıktan korkunBİR UYARI- Eğer kilo kazanımınız ideal kilonuzun yüzde 10-30 aralığında bir rakama ulaşmışsa (mesela 70 kilo olmanız gerekirken 80-85 kiloları bulmuşsanız) artık "tombul" biri olduğunuzu kabul edin. Bu aşamada soruna ruhsal veya kozmetik problemlere mekanik sorunlar da eklenir. Bir süre sonra özellikle fazla yağlar karın göbek ve üst beden bölgenizde birikmişse, tansiyonunuz ve kan şekerinizin de yavaş yavaş yükseldiğini, kan-yağ dengenizin giderek bozulduğunu da görürseniz şaşırmayın. Kilo rakamınız yükseldikçe mekanik problemleriniz ağırlaşacak, pişikler, kızarıklıklar, aşırı terlemeler, horlamalar, uykuda solunum durmaları, merdiven ya da yokuş çıkınca nefes nefese kalmalar da canınızı sıkmaya başlayacaktır. İdeal vücut ağırlığının yüzde 30'unu geçtiğinizde "şişmanlık hastası" oldunuz demektir. Bundan sonra nelerin olabileceğini tekrar tekrar yazıp canınızı sıkmak istemiyorum. İşin bu kısmı artık bir "hastalık" halidir.Erkekliğin yol haritasıBİR BİLGİ- Yaşı altmışı geçen erkeklerin sık kullandığı bir deyim var: "İş bitti, ben eleği çoktan duvara astım." Siz onlara inanmayın. Cinsellik söz konusu olduğunda erkekler için "iş" hiçbir zaman bitmez. Bir erkek hangi yaşta olursa olsun az ya da çok cinsel istek duyar. Bu işi ne ölçüde başarır, başarmaz, kapasitesi aynı mı kalır, azalmış mıdır o ayrı konu. Mesleki yaşamının uzunca bir kısmını erkeklerin cinsel sorunlarını iyileştirmeye adayan Prof. Halim Hattat Hoca da benimle aynı görüşte. Halim Hoca'ya göre erkekler hangi yaşta olurlarsa olsunlar "şalteri indirmeye" asla razı olmuyorlar. Hatta konu cinsel gücü arttırmak olduğunda söylediğiniz her şeyi dikkatle yapıyorlar. Tansiyonları, şekerleri, kolesterol ya da kiloları konusunda aynı hassasiyeti gösterdiklerini söylemekse biraz zor!Halim Hoca "erkekliğin yol haritası" isimli bir kitap hazırlamış. Halim Hoca'nın mesleki tecrübelerini özetlediği bu mükemmel eser "Doğan Kitap" tarafından yayınlandı. Yaşı ellinin üzerinde olan her erkeğin bu küçük ama önemli kitabı kütüphanesinde bulundurmasında fayda var. Bu güzel kitap için Prof. Dr. Halim Hattat'a sizler adına teşekkür ediyorum.Prof. Dr. Osman Müftüoğlu/Hürriyet

False