Güncelleme Tarihi:
Tüm dünyada, çikolatanın siyah, sütlü ve beyaz olmak üzere çeşitleri vardır. Tüm bu çeşitler kakao tohumundan elde edilen kakao yağı, şeker ve çoğunlukla vanilya içerir. Sütlü çikolata, kakao yağının yanı sıra saf süt yağı, kakao tozu veya likör içerir. Siyah çikolata daha az süt yağı içerir, ya da hiç içermez ve daha fazla kakao konsantrasyonuna sahiptir. Beyaz çikolata ise kakao tozu ya da likör içermez, sadece kakao yağı içerir.
Kakao tanelerinin %50-57si yağdan oluşur. Ancak çikolatanın sağlığa yararları içindeki yağ ve şekerden kaynaklanmaz. Çikolatada bol miktarda polifenol bulunur. Küçük bir parça bitter çikolatada bir bardak kırmızı şarabın iki katı kadar veya bir fincan yeşil çaydaki kadar polifenol vardır. Bir fincan sıcak çikolata, bir fincan siyah çayın beş katı kadar, yeşil çayın üç katı kadar veya kırmızı şarabın iki katı kadar daha fazla antioksidan aktivite meydana getirebilir.
Yeni Dünya'nın başlangıcında çikolata yorgunluğu gidermek için kullanılırdı. Tarih boyunca çikolataya sadece tadı güzel bir yiyecek olarak değil anjin ve dolaşım sorunları gibi farklı hastalıkların çaresi olarak bakılırdı. Çikolata ile sağlık arasındaki bu olumlu bağlantı çikolatanın üretiminin endüstriyelleşmesi ve şekerle doldurulmuş çok az kakao içeren (ve dolayısıyla daha az polifenol) şekerlemelerin üretilmeye başlaması ile 19. Yüzyılın sonlarında kayboldu. Böylece çikolata sağlığa zararlı bir madde olarak algılanmaya başlandı.
Kakaonun kardiyovasküler sistem üzerine olan faydaları antioksidan aktivitesine bağlı olduğu düşünülmektedir. Orta miktarda kakao tüketimi kanın antioksidan kapasitesinin artmasına ve böylece kan damarlarının içine yerleşerek kan akışını bloke eden plakların oluşumundan sorumlu proteinlerin oksitlenmesinin azalmasına neden olur. Ancak çikolata süt ile birlikte yendiğinde bu etki polifenol emilimindeki dramatik değişimden dolayı kaybolur. Çikolatanın kardiyovasküler sisteme yararlı bir başka etkisi de zararlı kan plateletlerindeki (pıhtı hücresi) azalmadır, bu da pıhtı oluşumu riskini düşürür.
Kakaodaki bazı maddelerin belli kanserlerin, özellikle akciğer kanserinin gelişimini yavaşlattığı yapılan çalışmalarda gözlenmiştir. Çikolatanın anti kanser potansiyelinin anlaşılması için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir ancak mevcut bulgularda oldukça olumludur ve kesinlikle çikolatanın son birkaç on yıldır kazandığı kötü şöhreti doğrulamamaktadır. Önemli olan günlük alınan enerji içeriğini arttırmamak için aşırı miktarda tüketiminden kaçınmaktır.
Günde 40 gram bitter çikolata (%70 kakao içeren) tüketimi vücuda önemli miktarda polifenol sağlayabilir ve böylece kadiyovasküler hastalıklar ve kanserin önlenmesine yardımcı olabilir. Aralarda yenilen atıştırmalıkların, şeker tüketiminin verdiği keyif nedeniyle insanların beslenme alışkanlıklarının her zaman bir parçası olacağını kabul edersek, bu alışkanlığın hiçbir besin değeri olmayan boş, şekerli abur cuburlar yerine bitter çikolata ile değiştirilmesi kronik hastalıkların önlenmesine önemli ölçüde katkı sağlayabileceği söylenebilir.