Güncelleme Tarihi:
"Tam Gün Yasa Tasarısı hekimleri düşük ücretle, güvencesiz çalışmaya zorlayarak, özelde büyük hastane zincirlerine, kamuda özelleştirilme yolundaki üniversite ve eğitim hastanelerine ucuz iş gücü sağlamaya çalışılıyor."Kamuoyunda "Tam Gün Yasası" olarak bilinen ve hekimlere hastanede tam gün çalışma getiren yasa tasarısı son olarak TBMM Sağlık Komisyonu'nda kabul edildi."Tam Gün Yasası ve ilgili değişiklikler üzerine düzenleme hazırlanırken sağlık çalışanlarının, odaların, mesleki birliklerin, sendikanın, üniversitelerin, kamuoyunun görüşü alınmadı. Aslında en başından bu düzenleme nasıl yapılmalı, kimin fikri nasıl alınmalıydı?" Türk Tabipleri Derneği (TTB) -Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel şöyle cevap veriyor:"Görüş alınmasını, yasa tasarısı taslağını bir prosedürü yerine getirircesine iletip görüş istemek olarak görmemek gerekiyor. Bunun bile çok sınırlı düzeyde yapıldığını biliyoruz. Yapılması gereken, tüm tarafların temsil edildiği bir çalışma ortamının yaratılması olmalıydı. Ortak çalışmalar yürütülmeli, hekim kamuoyunun görüşlerine başvurulmalı, itiraz noktaları dikkate alınmalıydı. Bunların yapılması yerine, popülist bir politikanın sürdürülmesi tercih edildi."Tükel, öğretim üyeleri ve hekimlerin yalnızca para düşünen kişiler olarak gösterilerek, toplum nazarında küçük düşürülmeye, halk ve hekimlerin karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını düşünüyor."Özlük haklarında iyileşme yok"Tükel, Tam Gün Yasasına itirazlarını şöyle özetliyor:"Tasarıyla yapılmak istenenin, esas olarak, hekim ve diğer personelin döner sermaye gelirinden alacakları payın düzenlenmesi olduğu görülüyor. Bu yasayla, tıp fakültelerinde öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinin düşük bir temel ücrete ek olarak, döner sermaye gelirlerinden 'ek ödeme' adı altında alabilecekleri tavan ücret tanımlanıyor. Söz konusu ek ödeme, 'performans' diye bilinen daha fazla işlem yapılarak döner sermaye gelirlerinin artırılması esasına dayanıyor. Performansa dayalı ödeme sisteminde hekimler yaptıkları işlemlerin karşılığında puan toplamakta ve bu puanlar o dönem alacakları ücreti belirlemektedir. Ancak, bu ücret emekliliğe yansımadığı ve sağlık kurumunun gelirine koşut olarak her an değişebildiği için, bir güvence taşımıyor. Sonuç olarak, bu yasa tasarısı, düşük bir temel ücret öngörüyor, özlük haklarında bir iyileşme getirmiyor. ""Yasa tasarısı hazırlanırken, tıp fakültelerindeki öğretim üyelerinin öncelikli görevinin eğitim, araştırma olduğu, ardından da hizmetin geldiğinin dikkate alınmadığını görüyoruz" diyen Tükel devam ediyor:"Performans sisteminde eğitim ve araştırmanın karşılığından söz etmek zor. Bu yasa öğretim üyelerini eğitim ve araştırmadan uzaklaştıracak, daha çok sağlık hizmeti sunmaya yönlendirecektir. Daha çok kazanma üzerine kurulan ve daha çok kazanmanın yolunun da daha çok işlem yapmaktan, daha çok hasta bakmaktan geçtiği bir sistemde, maddi karşılığı olmayan araştırma, eğitim gibi faaliyetlere ayrılan zamanın giderek azalması kaçınılmazdır.""Zor ve zaman isteyen hastalar için mağduriyet söz konusu"Tükel itirazlarını aktarırken tıp fakülteleri hastanelerine de değiniyor:"Tıp fakülteleri hastaneleri, üçüncü basamak sağlık kurumları olarak, sağlık sisteminde özel bir yere sahiptir. Tedavisi en güç olan, en fazla zaman ayrılması gereken hastalar üniversite hastanelerine gelir. Yasa tasarısında ücretlendirme performans sistemi üzerine, diğer bir ifade ile daha çok hasta bakarak daha çok kazanma üzerine kurulduğu için, üniversite hastanelerinde, zor ve zaman harcanması gereken hastalardan uzak durularak işlem sayısının artırılmasına çalışılacaktır. Bu da üniversite hastanelerinin, eğitim ve araştırmadan sonra gelen bir diğer temel işlevinden, nitelikli hizmet sunumundan da uzaklaşmasını getirecektir.Tabii ki, bir seçenek daha vardır: Eğitim, araştırma, nitelikli sağlık hizmeti sunumu gibi iyi hekimlik değerlerini sürdürmeye çalışarak düşük bir temel ücret ile yoksulluğa mahkum edilmek. Tüm bunlar öğretim üyelerini nasıl bir açmazın beklediğini gösteriyor. "Tükel'e hastanın mağduriyetinin ne olacağını soruyoruz:"Ticarileşmiş bir akademik ortamın, tıp fakültesinden mezun olan hekimlerin mesleki yeterlilikleri üzerine olacak etkisinden söz ediyorum. Bunlar, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizde sağlık hizmeti bu fakültelerden yetişen hekimlerle verileceğine göre, bu gelişmelerden en fazla etkilenenin hastalarımız olacağını söyleyebiliriz.""Nitelikli sağlık hizmetine ulaşmak zorlaşacak"Tükel en somut anlamda hastanın hastaların nitelikli sağlık hizmetine erişmelerinin zorlaşacağını söylüyor.Prof. Dr. Tükel'in verdiği bilgiye göre tedavisi güç, zaman ayrılması gereken bir hastalık söz konusu olduğunda, hastaların tedavilerini üstlenecek hekim bulmaları kolay olmayacak. Daha çok hasta bakarak daha çok kazanma söz konusu olduğunda, önemli olan hastanın hekime ne kadar para kazandırdığı olacak.Ayrıca, hastalara ayrılan zamanda azalma, gerekli olmayan işlem sayısında artışlar görülebilecek.Tükel tasarının, hekimlere, kendi kurumunda mesai dışı çalışmanın önünü açarak, daha çok kazanmanın yolu olarak mesai dışına taşan bir çalışma önerdiğini vurguluyor."Sonuçta, bu yasanın mesai dışı çalışma ile sağlık çalışanlarına sınırsız çalışma getirdiğini söyleyebiliriz. Bu durumda, aşırı iş yükünün bir sonucu olarak, iş memnuniyetin azalması ve sağlık çalışanlarında bir tükenmişlik durumunun yaşanması beklenmeli. Uzun saatler süren ek çalışmalar, mesleki hataları da artıracaktır.""Yasa tasarısının bunu da düşünmüş olduğunu görüyoruz!" diyen Tükel devam ediyor:"Yasayla birlikte, mesleki sorumluluk sigortası ve dolayısıyla hekimlerin ödeyeceği yeni bir prim gündeme getirilmiş oluyor. Burada ilginç bir paradokstan söz edebiliriz: Bir yandan hekimleri asgari yaşam koşullarına sahip olmak için uzun saatler çalışmaya iten bir sistem kurarken, mesleki hataların kaçınılmaz olarak artacağını öngörerek, bunun sonuçlarını hafifletmeye yönelik bazı düzenlemeler yapmak. Ne pahasına derseniz; düşük bir ücretle çalışan yoksulluk sınırındaki hekimin cebinden çıkacak yeni bir ödeme kalemi oluşturarak."Tasarı muayenehanelerin ortadan kaldırılmasını da gündeme getiriyor.Yasanın çıkmasıyla, muayenehanelerin tümüyle kapanıp, tüm öğretim üyelerinin tam gün çalışmaya başlayacaklarının düşünülemeyeceğini belirten Tükel yapılmak isteneni şöyle yorumluyor:"Hekimleri düşük ücretle ve güvencesiz olarak çalışmaya zorlayarak, özelde büyük hastane zincirlerine, kamuda özelleştirilme yolundaki üniversite ve eğitim hastanelerine ucuz iş gücü sağlamaya çalışılıyor.Şuanda muayenehanelerde hizmet veren hekimlerin vizite ücretlerinin fahişliği hakkında ne düşündüğünü sorduğumuz Tükel'in yanıtı şöyle:"Vizite ücretlerinin fahişliği konusunda yeterli bilgiye sahip değilim.Özel muayenehanelere ya da özel hastanelere başvurmak bir tercihtir ve önemli olan da hastalarIn böyle bir tercih yapmak zorunda bırakılmamalarıdır. Üniversite hastaneleri performans uygulamaları nedeniyle üçüncü basamak sağlık kurumu olma özelliğini kaybeder, bu hastanelerde nitelikli sağlık hizmetine erişim zorlaşırsa, özellikle de tedavisi güç, zaman ayrılması gereken bir hastalığı olan hastalar için bu tür tercihler yapmanın zorunluluk haline gelebildiğini göreceğiz."Tükel hekimlerinin taleplerinin net olduğunu söylüyor:"Hekimler ve diğer sağlık çalışanları için, kalıcı özlük haklarının sağlandığı, insani yaşam koşullarının oluşturulmasına dönük bir düzenlemeye gidilmesi. Bizler, kurumlarımızda haklarımızı alarak, emeğimizin karşılığı olan, emekliliğe yansıyacak bir gelirle, ek çalışmaya zorlanmadan tam gün çalışmak istiyoruz. " (EZÖ)Emine ÖZCAN / Bianet