Güncelleme Tarihi:
Türkçe’de “Saplantı Zorlantı Bozukluğu” diye tercüme edilen hastalık halk arasında ; “takıntı hastalığı” “titizlik hastalığı” veya “evham hastalığı” terimleri ile adlandırılıyor.
Az tanınan ve tedavi başvurusu düşük bir hastalıktır çünkü hafif derecede belirtileri olan hastaların çoğu doktora başvurmamakta ve bir kısmı da hastalığını gizlemektedir.
Ayrıca toplumumuzda bu davranışlar, ‘ne kadar titiz kadın’, ‘evini bal dök yala’
‘ne kadar düzenli ve tertipli çocuk’ ‘ne kadar dikkatli adam’ diye desteklenmekte
ve onaylanmaktadır.
Halbuki evine bal döküp yalamaya niyetlendiğiniz kadın hemen her gün bütün gününü evini temizlemekle geçirir, daha insanlar kapıdan girmeden alarma geçer, çocuklarını her gün baştan ayağa temizler, ellerini saatlerce sabunla yıkadığını hatırlatalım. Kişi ızdıraplı hayatından haberdar olmamaktadır.
Her yaşta ve cinsiyette görülen hastalığın klinik özellikleri obsesyonlar, yani takıntılı düşünceler; kompulsiyonlar yani obsesyonları ortadan kaldırmak için yapılan eylemler ve kaçma/kaçınmalardır.
ÜÇLÜ TEDAVİ ÖNE ÇIKIYOR
Hastalığın tedavisinde ilaç ve bilişsel davranışçı terapi seçenekleri hastanın durumuna ve tercihe göre uygulanabiliyor.
Terapide üç unsur üzerinde durulmaktadır. Bilişsel terapi ile düşünce sistematiği
ve bilgi işleme sürecine müdahale edilmekte (obsesyonlar), davranışçı terapi ile hastanın aşırı biçimde yaptığı davranışlar (kompulsiyonlar) azaltılmakta ve kaçma/kaçınma davranışı önlenerek hastanın kısıtladığı fonksiyonlar artırılmaya çalışılmaktadır.
Unutulmaması gereken; bu işlemlerin hastanın aktif katılımı ile yapıldığıdır.
Yani terapi hastaya uygulanan değil hastayla birlikte uygulanan bir işlemdir.