Güncelleme Tarihi:
İnsan biyo-psiko-sosyal ve kültürel bir varlıktır. En temel ihtiyaçlarımızdan olan yeme, içme, barınma ve uyku gibi faktörler varken aynı zamanda sevme, saygı ve güven duygusu da elzemdir. Tarih boyunca insan evladı, her koşulda ve durumda hayatta kalmayı başarmış, ‘yeni’ dünyasına uyum sağlayabilmiştir. Bu nedenle diyebiliriz ki, insan beyni her türlü problemi çözmeye ve yeni olan her şeye uyum sağlamaya muktedirdir.
Geleceğe kaygı ile bakmayın
Kişiler yeni yaşam biçimini kabullenmekte zorluk yaşıyor. Bu bireyler, psikolojilerinin olumsuz yönde etkilenmesine izin verirler ve geleceğe kaygı ile bakarak anksiyete, panik atak, obsesiyon ve hatta depresyon gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebebiyet verirler. Bir atasözü der ki ‘kötü günün ömrü kısa olur. Yani, her karanlık gecenin ardından bir gün doğar ve her gün yeni bir güne daha inançlı ve daha umutlu başlamak için bir sebeptir. Alıştığımız yaşantımıza ve rutinlerimizi bu dönemde gerçekleştirememek her ne kadar zorlayıcı olsa da evde kaldığımız süreçte, kendimizi dinlemek, sevmek, şükretmek ve yeni bir ben oluşumu için kendi benliğimizin keşiflerine çıkmak için bir yolculuktur.
Zihninizi meşgul edin
Stres ve kaygı seviyesini azaltmak veya minimumda tutmak için, zihnin eğitici-öğretici ve dinlendirici, teşvik edici aktivitelerle meşgul edilmesi gerekiyor. Bunlar, balkonlarda yapabileceğimiz basit nefes ve beden egzersizleri olabileceği gibi, aylar önce aldığımız ama evin bir köşesinde duran yeni bir kitaba başlamak, ya da çok önceden okuduğumuz eski bir dostumuzu ziyaret etmek de olabilir.
Ünlü İtalyan sanatçı Andrea Bocelli’nin Milano kentinde bulunan Duomo Katedralinden vermiş olduğu canlı konser, İtalyanları hapsoldukları durumdan uzaklaştırmıştı. Bu konser, dil, din, ırk, ekonomik ve sosyal durum fark etmeksizin evrensel bir dil ile umudun kapısını aralayıp, bu karanlık günlerin geçeceğine bizleri gözyaşlarıyla inandırmıştır.
Umut en iyi arkadaşınızdır
Günümüzün önemli üniversitelerinin açmış olduğu online-kurslara katılmak, yeni bir dil öğrenmek, yeni hobiler ve uğraşılar edinerek ve en önemlisi hayal kurarak, imgeleyerek ruh sağlığımızı koruyabilir ve oluşabilecek duygu-durum değişkenlerini kontrol altına alabiliriz. Sağlıklı düşünmek, umut etmek ve mutlu olmayı hedeflemek bu zorlu süreçte en iyi arkadaşlarımızdır. Biz iyiysek, ailemiz, çevremiz, telefonla iletişim kurduğumuz sevdiklerimiz de iyi olurlar. Unutulmamalıdır ki, mutluluk bulaşıcıdır.