Stres kolit yapıyor reflüyü artırıyor

Güncelleme Tarihi:

Stres kolit yapıyor reflüyü artırıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2008 06:00

Stres ve benzeri ruhsal sorunlar arttıkça sinirsel kökenli sindirim problemleri de artıyor.

Haberin Devamı

Ruhunuzdaki sıkıntı bedeni etkiliyorÇoğu insanda ruhsal gerginlikler sindirim sisteminde gaz, şişkinlik, geğirme, bulantı, iştahsızlık gibi belirtilere yol açabiliyor. İç hastalıkları veya gastroentoroloji uzmanlarına müracaat eden hastaların şikáyetlerinin önemli bir kısmının arkasında da ruhsal gelgitler yatıyor. Özellikle "spastik kolit" veya "hassas bağırsak sendromu" olarak bilinen sorunda bu durum çok belirgin. Bu sendrom, birdenbire ortaya çıkan karın ağrısı, gaz, şişkinlik veya ishal atakları ile karakterli.Kolit atakları tetikleniyorHastalar için bazen dayanılması son derece güç olabilen bu ataklar genellikle ruhsal durum değişmeleri ile de ilişkili oluyor. Korkular, endişe, heyecan ya da kararsızlıklar ve güvensizlik duygusu gibi hoş olmayan duygular kolit ataklarını tetikleyebiliyor. İş yeri gerilimleri, imtihan stresleri, aile içi problemlerin de bu atakları başlatması mümkün olabiliyor.Sinirsel kolit çok yaygınHassas barsak sendromunun oldukça yaygın bir sağlık sorunu olmasının arkasında muhtemelen ruhsal problemlerin son zamanlarda daha da yaygınlaşması yatıyor. Sağlıklı insanların yüzde 10-20'sinde hassas barsak sendromu ile ilgili belirtilere rastlanıyor. Bankacılık, borsacılık, politika-siyaset, gazetecilik, yöneticilik gibi gelgitleri fazla işlerde çalışanlarda bu oran daha da yüksek. Hastalığın en önemli belirtisi birdenbire ortaya çıkan karın ağrıları. Bu ağrılara kabızlık veya ishal şikáyetleri eşlik edebiliyor. Bu iki zıt şikáyet bazen ardı ardına da ortaya çıkabiliyor. Gaz, iştahsızlık, bulantı da sık görülen yakınmalar.Stresten arınmış sağlıklı yaşam için...Biraz dikkatle incelendiğinde hastaların çoğunda depresyon, panik bozukluk, stres yönetimi problemi vb ruhsal sorunlar kolayca fark ediliyor. İshal atakları bazen o kadar şiddetli oluyor ki hastalar tuvalete yetişmekte güçlük çekiyor. Bir kısmı zaten bu korku ile yaşıyor, işini, okulunu, sosyal ilişkilerini aksatıyor.Stresin reflüde de etkisi varSindirim sisteminin sinirsel kaynaklı problemleri yalnızca hassas bağırsak sendromu ile sınırlı değil. Mesela son yıllarda çok sık görmeye başladığımız "reflü özafajit" probleminin de stres, endişe, gerginlik ile aktive olduğu, nüksettiği ya da şiddetlendiği biliniyor. Midede ekşime, yanma, göğüste ağrı, sıkıntı hissi, geğirme gibi yakınmalarla karakterli olan ve "fonksiyonel hazımsızlık" ismi ile anılan, sık görülen bir problemin de arkasında ruhsal problemler yatabiliyor. Diğer taraftan "kolit ülseroz" isimli çok önemli kalın bağırsak hastalıklarında da, ince bağırsağın bazı hastalıklarında da ruhsal etkenler önemli bir faktör haline gelebiliyor.Kısacası sindirim sisteminizin çalışması ile ruh sağlığınızın yakın bir ilişkisi var. Ruh sağlığında ortaya çıkabilecek olumsuzlukların ilk belirtileri bazen sindirim sisteminde ortaya çıkabiliyor. Özelikle sinirsel kolit olarak bilinen hastalıkta bu durumun çok önemli olduğunu bilmenizde yarar var.Düzenli egzersiz ömrü uzatıyorDüzenli egzersiz yapan, özellikle tempolu yürüyüşleri ihmal etmeyen erkeklerin, hareketsiz yaşam süren arkadaşlarıyla kıyaslandıklarında kalp damar hastalıklarına yakalanma olasılıklarının yüzde 40 azaldığı anlaşılmıştır. Aynı araştırma, düzenli ve tempolu yürüyüş yapan erkeklerde ölüm oranının da diğer erkeklerden yüzde 30 daha düşük olduğunu gösteriyor. Kısacası düzenli olarak tekrarlanan her türlü egzersiz ömrü uzatıyor.Egzersizin sağlık yararlarını görebilmeniz için sadece yürümeniz yetiyor. Her gün mutlaka maraton koşmak zorunda değilsiniz. Kendinizle yarışmanız da gerekmiyor. Ağır egzersizler fayda yerine zarar verebiliyor.Stresten arınmış sağlıklı yaşam için...Ağır egzersizler vücudun daha fazla yaşlandırıcı serbest radikal üretmesine ve daha hızlı yaşlanmasına yol açıyor. Özellikle 50'li yaşlar sonrasında egzersizi ılımlı düzeylerde yapmanız, abartmamanız gerekiyor.Suni dölleme (aşılama) nasıl yapılırGebe kalamayan çiftlerde sperm tahlilleri normal sınırın altındaysa, kısırlık söz konusuysa veya doktorun gerekli göreceği durumlarda aşılama yöntemi ile üremeye yardım etmek gerekebilir. Aşılamanın en çok 3-4 kere uygulanması, başarısızlık durumunda ise tüp bebek denemesi önerilmektedir. Aşılamadan önce yumurtalıkların daha fazla çalışması amacıyla yumurtlamayı uyaran tedavilerin uygulanması ile daha yüksek gebelik oranları elde edilmektedir. Üç kez aşılama yapıldığında gebelik oranları yüzde 15-25 arasında değişmektedir. Yumurtlama başlamadan önce, erkeğin verdiği sperm özel bir laboratuar işleminden geçirilerek içindeki istenmeyen hücrelerden arındırılır ve en kaliteli spermler yoğunlaştırılarak küçük bir enjektöre alınır. Buna sperm yıkama-yüzdürme işlemi denir. 1-2 saat süren bu işlemden sonra enjektördeki spermler rahmin içine verilir. Burada amaç, en konsantre ve kaliteli sperm grubunun yumurtlamanın en iyi olduğu zamanda, yumurtaya en yakın yere, tüpün rahimdeki girişine yönlendirmektir. Aşılamada uygun zamanlama çok önemlidir. İşlem genelde ağrısızdır, normal muayeneden çok farklı değildir. İşlem bitiminde kısa bir süre, genellikle yarım saat muayene masasından kalkmayıp sırtüstü yatmak önerilmektedir. Bir sonraki gün yumurtlamanın olup olmadığı ultrasonla kontrol edilir. Aşılama sonrasında cinsel ilişki yasaklanmaz, ancak öncesindeki 3-5 gün erkeğin cinsel perhiz yapması gerekmektedir.Stresten arınmış sağlıklı yaşam için...Osteoporoz erkekleri de tehdit ediyorOrtalama ömrün uzaması, erkeklerin birçok sağlık sorunu ile karşılaşma riskini artırdı. Osteoporoz (kemik erimesi), yalnızca kadınları ilgilendirmiyor. İleri yaşlardaki erkeklerde de kalça kırıkları, omurlarda çökmeler ve diğer kemiklerin hasarları ciddi problemler yaratabiliyor.Amerikan Tufts Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın sonuçları, çocukken "anne sözü dinleyen", bol bol meyve ve sebze yiyenlerin yaşlılık günlerine iyi bir yatırım yaptıklarını kanıtlıyor. Yaşları 75'in üzerindeki erkekleri dört yıl boyunca izleyen bilim adamları, C vitamininin kemik erimesini yavaşlattığı sonucuna varmışlardır. Ek olarak kalsiyum ve E vitamininden de zengin beslenen grupta kemik erimesinin daha da geç ve yavaş ilerleyen tipte olduğunu gözlemlemişlerdir.C vitamini, kanın asiditesini kontrol eden hücreleri etkileyerek kemik erimesini azaltır. Erime, burada, kemik hücrelerinin yıkıma uğratılarak kemiklerden kana kalsiyum geçişini artırma demektir.Tüm sebze ve meyvelerin değerli birer C vitamini kaynağı olduğunu unutmayalım. Olabildiğince çiğ ya da az pişmiş tüketmeye çalışalım. Dengeli beslenerek iyi yaşlanmak isteyen bir kişinin bu gıdaları günde 6-9 porsiyon tüketmesi gerektiğini bir kez daha vurgulayalım.Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU / HürriyetStresten arınmış sağlıklı yaşam için...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!