Güncelleme Tarihi:
Stres yaşamın özünde her zaman vardır. Stresi geçmişte doğanın getirdikleri yaratırken şimdi insanın yarattıkları yaşatmaktadır. Günümüzde birçok insan kendini gereğinden çok yorgun hissediyor. Stres, bireyin bedensel ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan bir gerginlik durumudur. Kadıköy Şifa Hastanesi Psikoterapisti Fatma Tosun stresin olumsuz etkilerini ve başa çıkma yollarını anlatıyor.
Stres karşısında bireyin bütünlüğü tehdit altındadır ve bireyin kendini korumak için oluşturduğu dengesi, bu durumdan etkilenir. Bozulan dengenin yeniden sağlanması gerekir. Denge, bu durumla savaşarak veya kaçarak yeniden oluşturulur.
Bir tehlike ile karşı karşıya gelen birey, başa çıkamayacağına inandığı bir tehlikeden ya uzaklaşmaya çalışır kaçar, ya da başa çıkacağına inandığı tehlike ile savaşır ve böylelikle yeni duruma uyum sağlar. Stres tepkisi “Genel Uyum Belirtisi” olarak ta anılır.
Bunun üç basamağı vardır:
1. Alarm dönemi: Vücudun dış uyaranı stres olarak algıladığı durumdur. Kişi mücadele ederek ya da kaçınarak iç dengesini yeniden kurmaya çalışır. Stres hormonlarının salgılanması, kan basıncının artması ve terleme gibi tepkiler verir.
2. Direnç dönemi: Kişi karşılaştığı stres verici duruma direnç oluşturmaya başlar. Stres kaynağı olan olayı etkili bir şekilde çözerse beden normale döner, alarm aşamasında meydana gelen hasarı onarır. Eğer kişi olayı etkili bir biçimde çözemezse bedenin gücü azalır.
3. Tükenme dönemi: Stres verici durumla etkili bir şekilde baş edilemediğinde, üstesinden gelinemediğinde beden tükenir, bitkin düşer. Vücutta geri dönüşü olmayan ağır hasarlar yaratır.
Bir tehdit karşısında bedende hayatını sürdürme amacına yönelik bir dizi faaliyet başlar. Bedensel düzeydeki değişikliklerin hepsi bütün insanlarda aynı basamaklardan geçmesine rağmen; psikolojik düzeyde olaylar, kişilik ve çevre gibi bireysel şartlara bağlı olarak birçok değişiklik gösterir.
Stres hayatın bir gerçeğidir. Her zaman vardı ve her zaman olmaya devam edecek. Önemli olan bizim onu nasıl algıladığımız ve nasıl bir tepki verdiğimizdir. Ancak genellikle olumsuz bir şey olarak düşünülür. Stresin sadece olumsuz ve kişiye zarar veren etkileri yoktur; aynı zamanda kişiyi ileriye götüren, geliştiren, büyüten, olgunlaştıran ve yaratıcılığı arttıran yönleri de vardır. Uygun düzeyde bir zorlanma, gerginlik aşıldığında elde edilecek yeni kazanımları da beraberinde getirir.
Herkes için değişebilen belirli bir düzeyde stres, varoluşun olumlu bir özelliğidir ve etkili bir işleyiş için gereklidir. Bu tür stres bireyde fiziksel ve ruhsal gelişmeye yol açar.
Aşırı stres, gerginlik; fizyolojik, zihinsel ve duygusal açıdan sağlığımızı olumsuz etkileyen bir tehdit oluşturur.
Yoğun ve uzun süreli stres altında; adale geriliminde artış, kalp vurum sayısında ve solunumda hızlanma, kan basıncında artış gibi fizyolojik tepkiler gerçekleşir. Bu durumda salgılanan stres hormonları, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, baş ağrısı, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık açısından risk yaratan hastalıklara neden olabilir.
İnsanlar stres karşısında psikolojik tepki olarak geri çekilme, isteksizlik, motivasyon kaybı, yaşamdan zevk alamama, kızgınlık, sinirlilik, huzursuzluk, korku, endişe gibi duygusal problemler geliştirebilir.
Aynı zamanda zihinsel düzeyde dikkati toplamada güçlük, unutkanlık, uykusuzluk ve takıntılı düşünceler oluşabilir.
İnsanlarda Stres Yaratan Durumlar Hangileri? >>>
Devamı 2. sayfada...
İnsanlarda Stres Yaratan Durumlar >>>
1. Fiziki çevreden kaynaklananlar:
• Hava kirliliği
• Gürültü
• Kalabalık
• Sıcaklık-Soğukluk
• Radyasyon
2. İş konusundan kaynaklananlar:
• Ağır iş
• Gece işi
• Aşırı yüklenme
• Karar verme gücü ve büyük sorumluluk gerektiren işler
• Zaman baskısı altında çalışma
• Rollerdeki belirsizlikler
• İş tanımlarındaki yetersizlikler
3. Psikososyal özelliklerden kaynaklananlar:
Günlük stresler
• Trafikte sıkışmak
• Evde işlerin aksaması ve karşılaşılan aksilikle
Gelişimsel Stresler
• Okula başlama
• Ergenlik dönemi
• Menopoz/Andropoz
• İş hayatına başlama
Yaşam krizlerine bağlı stresler
• Evlilik
• Boşanma
• Ciddi hastalıklar/Yaralanmalar
• Hamilelik/Doğum
• Okul değişikliği
• Akademik başarısızlık
• Taşınma
• Başka bir şehre ya da ülkeye taşınmak
• Aile bireylerinden birinin ölümü
• İşten çıkarılma/işini kaybetme ya da iş değişikliği
• Savaş halinde ya da doğal afet sırasında ölüm riski
'Burn out' sendromu nedir?
İngilizce 'bütünüyle yanmış' anlamına gelen 'burn out' ifadesi, vücudun fiziksel ve ruhsal olarak çökmesi anlamına geliyor. Bu sendrom sürekli stres altındaki kişilerde görülür. Özellikle iş stresinin ve yükünün yoğun olduğu iş yerlerindeki çalışanlarda oldukça sık görülen bir sendromdur.
İş yeri koşullarının yanı sıra çalışanlara ait kişilik özellikleri de bu sendromun ortaya çıkmasında rol oynamaktadır.
İşlerine gereğinden fazla bağlı ve en mükemmel şekilde yapma kaygısı ile kendilerini aşırı zorlayıp baskı altına sokan, yaşadığı her sorunda kendini suçlamaya ve kendini olumsuz değerlendirmeye eğilimli kişilerde daha çok görülmektedir. Bundan dolayı da kendi ihtiyaçlarını bile gözden kaçırabilirler. Yorgunluk ve ilgisizlikle başlayan 'tükenmişlik' uzun süre kendini saklayabilir. Bu hastalığa yakalananlar kendilerini çok çalışıyor, ama bunun sonucunda hiçbir şey elde edemiyor olarak düşünürler.
Tükenmişlik sendromu yaşayan kişide yaptığı iş giderek daha anlamsız gelir, çalışma isteğini kaybeder. Giderek daha kolay sinirlenmeye, iş arkadaşları, üstleri ile tartışmaya ve geçinememeye başlar. İş yapma isteğini ve gücünü kaybeder.
Ortaya çıkan belirtiler kişi tarafından önemsenmezse; hastalık mide, kalp ve sırt ağrısı başta olmak üzere birçok probleme de neden olabilir. Bu hastalar çoğunlukla gergindir ve rahatlamaya ihtiyaç duyarlar. Bu kişilerin yaşamlarında kendilerini rahatsız eden sorunları fazla düşünmek yerine dikkatlerini başka şeylere yönlendirmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Bu nedenle 'burn out' sendromu tedavisinde ilk önce nedenler konuşularak ortaya çıkarılır ve daha sonrasında ilaçla tedavi desteklenir.
Stresten Korunabilirsiniz
Stresin zarar veren etkilerinden çeşitli yöntemlerle korunabilir ve kendinizi daha huzurlu, mutlu, doyumlu, yaşamdan keyif alan biri olarak hissedebilirsiniz. Aşağıdaki yöntemlerden size uygun olan birkaçını kullanabilirsiniz.
Solunum kontrolü: Doğru nefes alıp vermeyi öğrenin. Doğru ve derin nefes alıp-vermeyi yapabilmek, gevşemeyi öğrenme yolunda atılan en önemli adımdır. Nefes alıp vermenin kendisi bir gevşeme yolu olduğu gibi, bütün gevşeme egzersizleri içerisinde egzersizin bir parçası olarak da kullanılır. İyi nefes almak, iyi nefes vermekle olur. İyi nefes derin, ağır ve sessiz olmalıdır.
Bedensel gevşeme: Stresle başa çıkmada en etkili yol gevşemedir. Gergin olduğumuzda salgılanan kimyasallarla gevşeme durumunda salgılanan kimyasallar farklıdır. Gevşemenin öğrenilmesi ve uygulanmasıyla, gerginlik sırasında ortaya çıkan kimyasallar kaybolur. Böylelikle bedende meydana gelen gerginliği tersine çevirir. Gevşemenin ilk adımı solunumu kontrol etmektir. İkinci adım dikkatinizi bedeninizin belli noktalarına vererek o bölgedeki duyularınızın-gerginliklerinizin farkına vararak o bölgenin gevşemesine izin vermektir. Başınızdan başlayarak omuzlar, kollar, karın, kalça, bacaklar ve ayaklara sırayla odaklanmak ve gevşemeye izin vermek bedeninizin rahatlamasına yardımcı olur. Bu hareketleri kitaplardan ve internet sitelerinden öğrenmek mümkün.
Fiziksel egzersiz: Düzenli yapılan egzersiz kas gerginliğinin azaltılmasında etkilidir ve kişinin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar. Egzersiz yapmak endorfin, yani mutluluk hormonlarının üretimini arttırır.
Yürüyüş yapın: Özellikle yeşil alanlarda, deniz kıyısında. Zihninizin dinlenmesine yardımcı olur. Haftada en az 3 kez yapılmasında yarar vardır.
Masaj: Sinir sistemi üzerinde gevşetici ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan hormonları harekete geçirir.
Kısa molalar verin: Gün içerisinde evde, işte 5 - 10 dakika kısa molalar verin. Nefes egzersizine, olumlu düşünmeye ve size iyi gelen bir yerde kendinizi hayal ederek dinlenmeye zaman ayırmakta iyi hissettirir.
Tatil: Kısa ya da uzun tatiller yapmak rahatlatır.
Psikolojik Danışmanlık: Sıkıntılarınızı, sorunlarınızı bir danışmanla konuşmak farklı bir bakış açısı kazanmanıza, sorunların kaynağına bakmanıza ve etkin bir şekilde çözümlenmesine yardımcı olur.