Güncelleme Tarihi:
Evden işe giden sefer tasları unutuldu, iki dakikada hızlı bulabileceğimiz hamburgerler, pizzalar hepimizin baş tacı oldu. Ancak, iç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, genelde hafif bir öğün diye tercih edilen simit ve tostun da hamburger, pizza, patates kızartması kadar kilo aldırabileceğine dikkat çekiyor
Simit de kilo aldırır...
Pek çoklarının bir tane yedim, bu öğünü hafif atlattım diye tercih ettiği simit, sandığımız kadar masum değil. Bir simit yaklaşık 40 gr olmasına rağmen, 250 ile 300 kalori arası değişen enerji miktarına sahiptir. Bu yüksek enerji üzerindeki susamdan gelir, yağlı bir besin olan susam, simidin kalorisi artırır. 1 tane simit, yaklaşık olarak dört dilim ekmeğe eşdeğerdir. Bu nedenle simit tüketirken dikkat.
Yağa dikkat!
Hızlı tüketilen bu hazır gıdaların en büyük ortak özelliği çok fazla yağ içermelerdir. Örneğin bir hamburgere baktığımızda iki dilim ekmek arasında 1 dilim köfte vardır. Hamburgeri kötü bir yemek haline getiren bunlar değil, içindeki ve beraberindeki yüksek yağ içeren yiyeceklerle birlikte servis edilmesidir. Hamburgerin içine koyulan köfte yağlı etten yapılan bir kıymadır. İçine ayrıca mayonez konur, bu da bir çeşit yağdır. Yanında yağda kızartılmış patatesle servis edilir. Patates kötü bir yiyecek değildir. Ancak yağın içine girdiğinde işte o zaman kötü hale gelir. Bir de yanında şekerli bir içecekle içildiğinde kalori bombası olur. Kan şekerimizi ve kan yağlarımızı hızlı yükseltir. Uzun vadede sürekli tüketilirse damarlar üzerine çok zararlı etkileri olur.
Etli pizza kolestrol bombası
Mesela bir dilim pizzayı incelediğimizde, 1 dilim ekmek üzerine koyulan yağlı bir peynir, üzerine yağlı bir sos ve üzerine yağ oranı yüksek şarküteri ürünleri koyulur. Bu aslında yine bir nevi kolesterol bombasıdır. Bir insan oturduğunda en az iki-üç dilim pizzayı şekerli bir içecekle birlikte tüketir. Bu da aynı şekilde sürekli tüketim halinde, kan yağlarını yükseltir ve damarlar üzerine harap edici etkisi olur.
En sağlıklı mutfak annemizin mutfağı
Beslenme ile ilgili araştırmalar arttıkça otuz yıl önceki mutfağın en sağlıklı mutfak olduğunu görüyoruz. Genetiği değiştirilmemiş, hormon kullanılmamış sebzeler-meyveler, doğada otlayarak büyüyen hayvan etleri, yumurtaları, sütleri, mahalle bakkalları, annelerimizin tencerede yapığı yemekler ve bu yemeklerin sefertasları içinde işyerlerine götürülmesi… Kendi yiyeceğimizi kendimiz pişirelim ve hazır gıdaları çok sık tüketmemeye çalışalım.