Güncelleme Tarihi:
Türkiye'de "ikisi birden büyüsün" mantığı ile kardeşler arasında genelde 1 ya da 2 yaş fark olduğunu belirten Türkiye Aile Planlaması Derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, bu yanlış uygulamanın anneyi bedensel olarak yıprattığını belirterek, "İki doğum arasında 3 yıl ara veren anne adayları, vücutlarını hem doğuma, hem de bebeğe daha iyi hazırlar. Doğumlar arasındaki süreçte kadın vücudunun tıpkı nadasa bırakılan toprak gibi dinlenmesi ve kendini yeni bir doğuma hazırlaması gereklidir. Anne adayları, bu 3 yıllık dönemi modern korunma yöntemlerini kullanarak güvenle geçirebilirler. Çok sık doğum yapan kadınların yaşıtlarına oranla çok daha hızlı yaşlandıkları unutulmamalıdır" dedi.EN İDEAL DÖNEM 18-35 ARASIEn sağlıklı doğum yaşının 18-35 yaş arası dönem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şatıroğlu, "Kadınlar bunun dışındaki yaşlarda da elbette doğum yapabilir, ama bazı riskleri olduğu unutulmamalıdır. 18 yaşından önce henüz kendi çocuk olan beden, bebeği taşıyamaz. Bu yüzden 18 yaş öncesi yapılan doğumlarda sakatlık, anne ya da bebek ölümü olasılığı çok daha fazladır. 35 yaş sonrası yapılan doğumlarda ise, down sendromlu çocuk yüzdesi artmaktadır. Annenin vücudu yıprandığı için damar sertliği, yüksek tansiyon, şeker gibi hastalıklar artış gösterebilir. Bu da hem bebek için hem de anne adayı için risklidir" diye konuştu.MODERN KORUNMA YÖNTEMLERİNİ KULLANINSağlıklı bir kadının ilk adet gördüğü günden menapoz dönemine kadar geçen süre boyunca yani yaklaşık 35-40 yıl boyunca hamile kalabileceğini belirten Prof. Dr. Şatıroğlu, "35-40 yıl 'Acaba hamile miyim?' endişesiyle yaşamak için çok uzun bir süre. Günümüzde modern korunma yöntemleri çok güvenilir ve etkili bir korunma sağlarken istenmeyen gebelik korkusu ile yaşamak hiç de akıllıca değil. Bu nedenle Türkiye Aile Planlaması Derneği olarak, tüm kadınları modern korunma yöntemlerini kullanarak bu süreyi daha güvenli ve özgür yaşamaya çağırıyoruz. Kadınlar, doktorlara danışarak kendileri için en uygun doğum kontrol yöntemini öğrenmeli ve kullanmalı. Çünkü hayat endişelerle geçirilmeyecek kadar değerli" dedi.