Güncelleme Tarihi:
25 Kasım, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1999 yılında, 'Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü' olarak ilan edildi. Günümüzde özellikle kadına karşı uygulanan fiziksel şiddetin bir de duygusal boyutu var. Şiddet denilince, mutlaka çevrede tabakların uçuşması veya kadına el kaldırılması gerekmiyor.
Ses tonunun yükselmesi, azarlama ve bağırmayla gerçekleşen sözlü şiddetin dışında, erkek veya kadının birbirlerine sevgi göstermemesi de karşı tarafı duygusal olarak örseliyor. Duygusal şiddete maruz kalan insan kendini değersiz ve yetersiz hissediyor. Bu şiddet şekli, eleştirinin çok olduğu evliliklerde oluşuyor ve karşı tarafta suçluluk duyguları meydana getiriyor. Böyle kimseler, kendilerini hep suç işliyormuş gibi hissediyor, içinde bulundukları ruh halini, "Ne yapsam, nasıl davransam suç, sağa baksam suç, sola baksam suç" diye ifade ediyorlar.
İnsan sahip olduğu ve paylaşmak istemediği kişiyi kıskanarak ona acı çektirir; aşırı kontrol ve üzerine titreme ile kıskandığı kimseyi üzer. Püriten ahlak özellikleri taşıyan insanlarda bu davranış daha belirgindir. Böyle kimseler her şeye karışır, karşısındakinin neredeyse ruhunu bile kontrol etmek isterler. Hatta kişinin, ‘müdahalecilik’ özelliği o kadar fazla olur ki, karşısındaki insanın ‘özel’ denilebilecek hiçbir şeyi kalmaz. Mesela eşi dalgın bir şekilde düşünüyorsa, onu hemen öğrenmek ister, "Şimdi ne düşünüyorsun?" diye sorar. Oysa iki tarafın da az da olsa özel hayatlarının bulunması tabiidir. "Her şeyden haberdar olmalıyım!" düşüncesi, insanları duygusal şiddete götürür.
DUYGUSAL ŞİDDETİN BİR ÇEŞİDİ DE İHMAL
Duygusal ihmal, hislere değer vermemek şeklinde ortaya çıkar. Sosyal ve maddi ihmaller de vardır. Meselâ insanın, evinin maddi ihtiyaçlarını karşılamaması, geçimini düşünmemesi de bir ihmaldir. Kadınlar arasında yapılan anketlerde, "Param olsa bu evliliği götürmem!" diyen pek çok kadın bulunmaktadır. Burada para, kadının kendini güçlü hissetmesine sebep olur. Evliliği güç mücadelesi haline getirenler için bu durum çok önemlidir. Evlilik aşkla başlar, bir müddet sonra güç mücadelesine dönüşür. Bu mücadele esnasında iki taraf da kendi kimliğini koruma çabasındadır. Bu durum ortalama her evliliğin geçirdiği normal aşamalardandır. Ancak bu çekişme tarafları şiddete de götürebilir. Eşler, eğer akıllı davranırlarsa, bir süre sonra orta noktada buluşabilirler. Bu safhadan sonra evlilik bağları gelişmeye başlayacaktır.