Güncelleme Tarihi:
Çıldıracağım, niye ben böyleyim? Aslında hayal kurabiliyorum, canım istiyor, keşke olsa diyorum, ama yatağa girince kaskatı kesiliyorum. Açıklayamadığım bir yabancılaşma oluyor kendimle! Bunu anlatamıyorum eşime, bana kızıyor, hatta sevmiyor beni onunla sevişmediğim için. Tam benim ondan bu konuda sevgi ve anlayış beklediğim bir zamanda kendimi bu garip ve korkutucu burukluk içinde yapayalnız bırakılmış hissediyorum. Ben de kızıyorum o zaman ona, beni anlamadığı için, bencil davrandığı için. O zaman eşim de "İşte sen zaten beni adam yerine koymuyorsun... Boş ver!" diyor ve hadi bakalım, gergin bir 3 hafta daha... Hep aynı şey, evlilik böyle geçip gidiyor. Bu muydu hepsi? Nedir bu? Ne oluyor?
Sorunların çoğu psikolojik
Hiçbir ciddi organik rahatsızlığınız (şeker, yüksek tansiyon ve tiroid gibi) olmadığını farz ederek yazıyorum. Kadınların - bilhassa Türkiye'de - çok sık yaşadığı ve ciddi boyutlarla büyük huzursuzluk, geçimsizlik, stres yaratan ve hatta depresyonlara sebep olan bir durum bu. Keyif alarak, güçlü bir şekilde arzu duyarak, hatta erkeklerin en büyük haz duyduğu, insiyatifi de ele alarak doya doya sevişebilmek birçok kadın için sadece bir hayal.
Birçok kereler iyi niyetle başlatılıp sonunda yine bir şekilde başarılamamış sevişme çabaları eşlerin her ikisini de umutsuzluğa düşürüyor ve tekrar deneme isteklerini azaltıyor. Sonunda eşler mecburen bu konu yokmuş gibi davranıyor. Ama konu, yani o birbirini tatmin edememe, tam anlamı ile cinselliği yaşayamamanın verdiği eksiklik sürekli yaşanıyor. Bunun devamında beliren "Acaba başka birine gider mi?" korkuları ve şüpheleri de buna eklenince evlilikte huzur gitgide zorlaşıyor ve yok oluyor.
Peki ne yapmalı?
Eşinizle diğer bilimum konularda ne kadar uyum ve doyum var bunlara bakmak gerekir. Bunlarda çözümlenmemiş kırgınlık veya öfke varsa, cinselliği yaşamak zorlaşır.
Aileden öğrenilmiş yasaklar, değer yargıları, suçluluk, korku gibi konular cinselliği en çok etkileyen faktörlerdir. Mutlaka birlikte bakılması gerekir.
Kişinin geçmişteki cinsel yaşamı, deneyimleri, cinsel konularda bilgisi ve inançları evlilikteki cinsel yaşamını direkt etkileyecektir. Yine bu duruma birlikte bakılması gerekir.
Kendi anne ve babamızın cinsel hayatlarını düşünün. Bize ne verdiler bu konuda? Bütün bir çocukluk ve genç kızlık süresinde duyduğumuz tek cümle, "Sakın erkeklere kanmayın, onlar hep tek bir şey isterler, namusunu koru" değil miydi? Beynimize yerleşen bu programı evlenir evlenmez kocamızla yatağa girince yok etmek inanın çok zor. Hatta imkansız! Kocam da bütün erkekler gibi değil mi?
Geçmişte herhangi bir kötü deneyim var mı? Maalesef cinsel istismar, ailelerde en yakınlar tarafından yaşanıyor. Tabu, yani yasak olarak bakıldığı için bu konu hiç konuşulmuyor ve istismara uğrayan kızlar bu krizi aşabilmek için yardım alamıyor. Bu şartlar altında o kişinin eşi ile normal bir cinsellik yaşaması çok zor.
Kendi vücudumuzla aramız nasıl? Tanıyor muyuz onu, seviyor muyuz her tarafını? Kendi kendimize zevk verebiliyor muyuz? Şayet utanç, korku veya tiksinme duyuluyorsa, bilin ki çocuklukta size yanlış bilgiler verilmiş. Bir şekilde etkilenmişsiniz. Bunları değiştirmek gerekir.
Tabii ki her şey sizin yüzünüzden olamaz. Bu işin içinde eşiniz de var. O ne kadar bilgili, rahat, kendinle güvencede? Unutmayın ki erkekler de çelişkide. Ahlaki bir değerlendirme söz konusu Türkiye'de. Sizin bir yandan seksi olmanızı istiyorlar, ama bir yandan da seksi olursanız 'kötü kadın'lıkla da onları şüpheye düşürebilirsiniz. Çünkü onlar böyle öğreniyor. 'Karıma, anama, ablama' kesinlikle bakmak yok.
En önemlisi, bu konuları konuşabiliyor musunuz birbirinizle? Hemen çocuklar gibi alınıp, kızıp küsmeden veya defansa geçmeden? Evet, bu konuları birbirinize açabilirseniz, nerelerde etkilenmiş olabilirsiniz, neler sizi korkutuyor, nerede vücudunuza yabancısınız, nasıl yaparsanız daha rahat hissedebilirsiniz, neye ihtiyacınız var, ne hoşunuza gidiyor, ne gitmiyor keşfedebilirsiniz. Eminim cinselliğinizde yeni bir sayfa açabilirsiniz. Korkmayın, meraklı olun iki çocuk gibi.