Şeker tutsağı olmayın!

Güncelleme Tarihi:

Şeker tutsağı olmayın
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2004 09:00

Kan şekerinizi kabul edilebilir sınırlar içerisinde sürdürmeniz bedensel ve ruhsal performansınızın önemli bir belirleyicisidir.

Haberin Devamı

Osman MÜFTÜOĞLUKan şekeriniz hızla ve fazlaca düşerse belleğinizi kısa sürede kaybeder, komaya girersiniz. Kan şekerinizdeki düşme hafif düzeylerde kalır veya uzun bir süreçte yavaş yavaş oluşursa güçsüzlük, yorgunluk, dikkat kaybı, sinirlilik, panik hali, uyku eğilimi, çarpıntı, terleme gibi bazı belirtilerle karşı karşıya kalırsınız. Bu belirtiler topluluğuna tıp dilinde hipoglisemi olarak tanımlanır.Kan şekerinizdeki dalgalanmaları bedensel aktiviteniz, metabolizma hızınız ve dolaşımınıza pompalanan şekeriniz etkiler. Daha pek çok şey, kan şekeri miktarınızı etkilemektedir: Pankreasınızın imal ettiği ensülin ve glukagon, böbrek üstü bezinizde yapılan kortizon, troid bezinizin imal ettiği T3 ve T4 olarak bildiğiniz troid hormonları ve daha pek çok hormon kan şekeri düzeyinizin ne seviyelerde seyredeceğine birlikte karar vermektedir.Kan şekeri düzeyiniz sadece performansınızı değil davranışlarınızı da etkiler. Yetişkinlerde görülen dikkat dağınıklığı sendromu'nun kan şekeri düzeyleri ile de bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Uzun süreli ve tekrarlayan kan şekeri düşmelerinin konsantrasyon düzeyinde ve öğrenmede azalmaya, dikkati yoğunlaştırmada zorlanmaya yol açabileceği bilinmektedir.Yiyip içtiklerinizin kan şekerinizi etkileyerek veya bazı kimyasalların beyninizdeki, miktarlarını etkileyerek ruhsal yaşamınız üzerinde söz sahibi olduğu kuşkusuzdur. Hazır gıdaların, atıştırmaların, cipsler, bonbonlar ve gofretlerin kısacası besleyici açıdan son derece fakir kalori bombası paketlenmiş-işlenmiş-ürünlerin davranış bozuklukları, şiddet eğilimi, hiperaktivite, baş ağrıları, sinirlilik, yorgunluk ve tahammülsüzlükle ilişkili olduklarını unutmamalısınız. Kan şekeri düzeyinizin sağlıklı sınırlar içerisinde kalmasını istiyorsanız öğün atlamamaya, yemekleri belirli saatlerde yemeye, yemek için yeterince zaman ayırmaya çalışmalısınız. Ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalar kullanmalı (meyve, yoğurt), yüksek kalorili işlenmiş atıştırmalardan uzak durmalısınız.ŞEKER BAĞIMLILIK YAPAR MI?Şeker gittikçe daha çok kullanmaya başladığınız en yaygın, uyarıcı ve bağımlılık yapıcı besin maddesidir. Özellikle rafine edilmiş beyaz şekerin ruh halinizin yönetimini zaman zaman tümüyle ele geçirdiğini, sağlığınızı ve formunuzu olumsuz etkilediğini unutmamalısınız.Şeker tüketiminiz arttıkça bağışıklık direncinizin azalır. Bakterilere ve virüslere karşı savaşma yeteneğiniz bozulur. Aşırı miktarda şeker tüketimi uykunuzu olumsuz etkiler. Kilo almanızı hızlandırır, cildinize daha yaşlı bir görünüm kazandırır.GECE YEMELERİNİZ VAR MI?Fazla şeker tüketiminin başlangıçta geçici bir iyilik ve mutluluk hali verdiği de doğrudur. Şekerli besinlerle artan ensülin seviyeleri triptofan'ın beyninize girişini kolaylaştırmaktadır. Triptofan beyninizin mutluluk hormonu serotonin ile daha çok karşılaşmasına ve geçici bir keyif sarhoşluğuna kapılmasına yol açar. Eğer bu keyifli ama yanlış alışkanlığı sürdürürseniz beyniniz bir süre sonra daha sık ve daha bol şeker arzusuyla kıvranmaya başlayacaktır. Bu arzuya engel olamazsanız bir süre sonra beyninizdeki serotonin depolarının tükeneceğini ve geceleri şekerli gıda tüketme alışkanlığının sizi de tehdit edeceğini hatırlamalısınız. Gece yemeleri önemli bir yeme davranışı bozukluğudur. Depresyon, yorgunluk, panik bozukluk, kilo alma, uykusuzluk sorunlarının altında yatan ama çoğu kez gözden kaçan çok önemli bir sorundur.Fazla miktarda karbonhidrat (şeker) ihtiva eden besinlerin (cipsler, patlamış mısır, gofretler, hazır kekler, kurabiyeler) tüketimindeki artışın sizin ve çocuklarınızın sağlığı için önemli bir tehdit haline geldiğini unutmamalı, beyaz şekerin, beyaz ekmeğin, fast food besinlerin daha az yer aldığı yaşam biçimi oluşturmaya çalışmalısınız.Hürriyet

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!