Güncelleme Tarihi:
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Sungur, safra kesesi taşlarının özellikle son yıllarda oldukça sık rastlanan bir hastalık olduğunu, ancak hazımsızlık gibi sıradan karşılanan bir rahatsızlıkla belirti verdiği için tedavide genellikle geç kalındığını söyledi.
Prof. Dr. Sungur, safra kesesi taşlarının en önemli belirtisinin özellikle yemeklerden sonra baş gösteren hazımsızlık şikayetleri olduğunu, birçok insanın da bunu hastalık olarak değerlendirmediğini belirterek, "Hazımsızlık karnın sağ üst kısmında, kaburganın altında ağrılarla baş gösteriyorsa zaman geçirilmeden bir uzmana başvurulmalıdır" dedi.
Prof. Dr. Sungur, bu hastalıkta sarışın ve şişman kadınların, esmer ve zayıf kadınlara oranla daha fazla risk taşıdıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Kişinin ten renginin neden etkili olduğu tam olarak bilinmese de istatistikler, genellikle sarışın ve şişmanlarda bu hastalığın daha yüksek oranlarda görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Sarışın ve şişman kadın eğer 40 yaşın üzerinde ve fazla doğum yapmışsa risk daha da artmaktadır. Bu hastalık genetik de olabilmektedir. Bu nedenle, ailesinde bu hastalık olanlar daha uyanık davranmalıdır."
Sağlıklı bir teşhis yaptırmamaları nedeniyle uzun yıllar gastrit ve ülser tedavisi gören hastalara sık rastladıklarını ifade eden Prof. Dr. Sungur, safra kesesi taşlarının ultrasonla yüzde yüze yakın bir oranda teşhis edilebildiğini bildirdi.
Prof. Dr. Sungur, ilaçla tedaviyle başarılı sonuç alınamadığına, en geçerli yöntemin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Sarfa kesesinde oluşan taşlar safra yolunu tıkamışsa sarılığa, kesesinin çıkışını kapatmışsa iltihaplanmaya yol açar. Bu durumda hastada yüksek ateş, bulantı ve iştahsızlık görülür.
Hastalık tedavi edilmediğinde iltihaplanma karın zarını da kaplar ve hastaya dayanılmaz acılar verir. Tedavi edilmeyen safra kesesi taşı kansere ve sarılığa neden olabilir."