Güncelleme Tarihi:
Rahim ağzı kanseri, ölümlerin zirvesine yaklaşıyor
Rahim ağzı kanserinin en rahatlatıcı yanı erken tanısı mümkün, yeni çıkan aşılarla da gelecekte tamamen ortadan kalkabilecek bir kanser olmasıdır. En korkutucu yanı ise genç kadınlarda görülmesi, rutin kontroller yapılmadığında, erken tanı konulmadığında çok hızlı ilerlemesi ve genç ölümlere sebebiyet vermesidir. Kadınlarda rahim ağzı kanseri ölüm nedenleri arasında; Dünya’da 2. Türkiye’de ise 9. sırada yer almaktadır.
Dünyanın birçok bölgesinde en yaygın görülen jinekolojik kanser türü rahim ağzı kanseridir. Türkiye’de 1 yılda 1464 kişiye rahim ağzı kanseri teşhisi konulmaktadır. Üstelik bunların yaklaşık 720’sinin ölümle sonuçlanması olasıdır. Bu rakamlar her ne kadar korkutucu olsa da bizler için bir uyarı niteliği taşımaktadır. Tam da bu yüzden gerekli önlemler alınmalı ve erken tanı ile bu rakamlar minimum düzeye indirilmelidir.
Rahim ağzı kanserinin risk faktörleri
Human papilloma virüs (HPV) enfeksiyonu,
Erken yaşta cinsel ilişki,
Sigara,
Multiple seks partneri,
İmmunsupresyon,
Çok fazla doğum,
Beslenme bozukluğu,
Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımı,
Genetik yatkınlık,
Rahim ağzı kanserinin belirtileri
Vajinal kanama,
Vajinadan idrar kaçağı,
Kemik ağrısı ve kırıklar,
Adet düzensizlikleri,
Anormal kokulu vajinal akıntı,
Cinsel ilişki sırasında ağrı ve leke oluşumu
Pelvik ağrılar,
Rahim ağzı kanserinden korunma oranı % 99’dur
Rahim ağzı kanserinden korunma %100’e yakın oranla mümkündür. Yaşam tarzı, monogam (tek eşli) yaşam, en önemlisi rahim ağzı kanseri aşısı (HPV aşısı) yaptırmak bu hastalık için güçlü birer bariyer oluşturmak için idealdir. Özellikle de HPV aşısı hayati öneme sahiptir ve tercihen cinsel aktivite başlamadan 9-26 yaş arası kadınlara rutin olarak yapılmalıdır.
Rahim ağzı kanseri gelişimi; HPV virüsü aldıktan sonra 2-3 yıl içinde %60’ı geriler, kalan %40 LSIL’a (düşük dereceli lezyona) neden olur. Bu kadınların %15’i 3-4 yıl içerisinde HSIL (yüksek riskli lezyon)a ilerler. Özellikle tip 16 ve 18 ile enfekte olan hastalarda risk fazladır, ancak bu hastaların da hepsi kanser olmaz, 10 yıl içinde %12 si invaziv kansere ilerler.
Korunmada en önemli yöntem; rahim ağzından küçük bir alet yardımı ile alınan örneklerindeki hücrelerin incelenmesi temeline dayanan tarama testleridir. Pap-smear testi olarak nitelendirilen bu testlerin uygulandığı ülkelerde, rahim ağzı kanseri görülme sıklığında ve bu kansere bağlı ölüm oranlarında yüzde 70 oranında bir azalma sağlandığı bilinmektedir.
Rahim ağzı kanserinde nasıl bir tedavi yöntemi izlenir?
Rahim ağzı kanserinde 2 ana tedavi yaklaşımı kabul edilir. Bunlardan ilki cerrahi tedavidir. Bazı özel durumlarda farklılıklar göstermekle birlikte, erken evrede standart olarak uygulanan cerrahi yöntem; rahmin, kanserin yayılması muhtemel çevre yapılar ve lenf bezleriyle beraber çıkartılmasını kapsar. Bu hastaların bir kısmına, cerrahiye ek olarak ameliyat sonrasında tek başına veya kemoterapi ile birlikte radyoterapi uygulanabilir. İkinci tedavi yaklaşımı ise; ameliyat yapılmadan hastanın radyoterapi ve eş zamanlı olarak verilen kemoterapi ile tedavi edilmesidir. Radyoterapinin öncelikli olarak kullanıldığı tedavi seçeneği, genellikle cerrahinin uygulanamadığı ileri evredeki hastalar oluşturmaktadır.