Güncelleme Tarihi:
Dr. Ercüment DoğanBu sorunu yaşayan kişilerin psikolojik ve fiziksel olumsuzluklarından kurtulmaları için neler yapabilecekleri hususu üzerinde durulması gereken önemli bir unsur. İngiltere'de yapılan bir araştırma erkeklerin yüzde 52, kadınların yüzde 66'sının ideal kilolarının en az yüzde 15'inden daha fazla kiloya sahip olduklarını ortaya koyuyor. Kilo artışı kalp-damar rahatsızlığı riskini arttırır. Bu noktada şunu vurgulamakta fayda var; kilo şişmanlığın doğrudan bir göstergesi olarak alınmamalı, çünkü yağ dokusu olduğu kadar kas dokusu da vücut ağırlığımızı oluşturan unsurlardan biri. Aşırı şişman olunup olunmadığının anlaşılmasında boy ile ağırlığın birbirine olan oranı bir göstergedir. 'Vücut Kitle Endeksi' dediğimiz bu oranlamada boy 'metre', kilo 'kilogram' birimleri ile ölçülüyor ve kilonun boyun karesine bölünmesi sonucu elde edilen değer şişmanlık (vücut yağlılığı) ile ilgili bize bilgi veriyor. Bu değerin 25'ten yüksek olması fazla kilo, 30'dan yüksek olması ise aşırı şişmanlık göstergesidir. Kilo problemi olan insanların üç noktaya özellikle dikkat etmeleri gerekir. Yapılan diyetin sağlıklı beslenme koşullarını karşılayan kaliteli bir diyet olması çok önemlidir. Burada odak noktası kilo vermekten ziyade sağlıklı beslenme olmalıdır. Sağlıklı bir diyet yapıldığında vücut verebileceği kiloyu zaten verir. Aşırı besin kısıtlaması şeklinde olan diyetler istenmeyen sonuçlar doğurur. Kişi her ne kadar istediği kiloya ulaşsa da bu bazı fiziksel ve psikolojik bedellerin ödenmesine neden olur. Toplumda, diyet çoğunlukla aç kalmak olarak algılanır. Bu bakış açısına sahip kişiler kilo vermek uğruna ciddi sağlık problemleri ile karşılaşırlar. Karaciğer ve böbreklerde sorun yaşarlar, bağışıklık sistemleri zayıflar. Kişi kilo vermeye aşırı odaklandığı için kilo verebildiği ve o kiloyu muhafaza edebildiği zamanlarda hayattan memnun hale gelir. Ancak aşırı derecede sınırlı beslenme sürekli bir yaşam tarzı olamayacağından, kişi bir süre sonra eski yeme alışkanlığına geri döndüğünde verdiği kiloları fazlasıyla alır.Egzersiz yaparak özsaygı arttırılırKilo problemi olan kişilerin dikkat etmeleri gereken ikinci önemli husus egzersizdir. Egzersiz kalori yakılmasına neden olduğu gibi iştahı bastırıcı bir etki yaparak dolaylı yoldan gereksiz kalori alımını da engeller. Egzersiz yapmak kilo verirken kas dokularının korunmasını sağlar. Egzersiz eşliğinde yapılmayan diyet, kişinin yağ dokularının kas dokularına olan oranını artırıcı bir etkiye sahiptir. Aşırı kilonun yol açtığı yüksek tansiyon, yüksek lipid seviyesi gibi fiziksel risk faktörlerinde düzenli egzersiz yaparak bir azalış sağlanabilir. Egzersiz yapmak, kişinin vücudunu daha olumlu değerlendirmesinde, özsaygısının artmasında ve ruh halinin iyileşmesinde de önemli bir rol oynar. Aşırı kiloya sahip kişilerin odaklanmaları gereken üçüncü husus ruh sağlıklarıdır. Bu kişilerin hayattan zevk alma, sosyal ilişkiler ve özsaygı ile ilgili sorunlar yaşadıkları gözlemlenir. Bizim hedefimiz psikolojik destekli zayıflama programlarıyla, kendisini ağırlıklı olarak kilosuna odaklayan kişiye, bu durum ile baş etmesini sağlamak ve kendisi ile ilgili olumlu bir algıya sahip olmasında ve sosyal ilişkilerini doyurucu bir şekilde yaşamasında kişiye yardımcı olmak. Aşırı kilolu kişiler bu noktada kendi başlarına çözüm üretmekte güçlük çekebiliyorlar, dolayısıyla profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyuluyor. Bazen, kilo verme hedefine metabolizma, hormonlar ve yaş ile ilgili çeşitli nedenlerden ötürü istenen seviyede ulaşılamayabilir. Durum böyle olsa da yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi kalp-damar ile ilgili risk faktörlerinin azaltılması ve kişinin kendisini daha olumlu bir bakış açısı ve özgüven ile algılaması ancak profesyonel bir yardım ile sağlanabilir.Aşırı kilo ile ilgili problemler ile mücadele ederken duruma aynı anda üç açıdan müdahale etme gerekliliği kendini gösterir. Alanında uzman bir psikolog, iç hastalıkları uzmanı ve diyetisyenden oluşan üç kişilik bir ekibin yardımının gerekliliği kaçınılmazdır. Psikolojik destek son derece önemli. Kendinden memnun olmayan aşırı kilolu bir kişi hem kilo verirken zorluk yaşar, kilo verse de yaşamının odak noktası bu kiloyu korumak olur. Kişinin vücut biçimi ve ağırlığını kendisini değerlendirmede başlıca kriterlerden biri olarak görmesi oldukça sağlıksız bir durum. 'Aşırı kilo-psikolojik sağlık' ilişkisi temel olarak iki şekilde ortaya çıkar. Fazla kilonun yol açtığı psikolojik problemler söz konusu olduğu gibi, kişinin yaşadığı birtakım psikolojik sorunların yeme alışkanlığını etkileyerek kişinin aşırı kilo almasına yol açması durumu da söz konusudur. Aslında kilolu kişide bir süre sonra 'aşırı kilo-psikolojik sağlık' ilişkisi her iki yönde de kendini gösterip bir kısır döngüye yol açar. Genellikle, kişinin bu durum ile tek başına mücadele etmesi oldukça zordur.İkinci müdahale şekli fizyolojik temelde gerçekleşir Kişinin kilo problemi ile ilişkili olabilecek fizyolojik unsurların saptanması ve düzenlenmesi amacıyla bir iç hastalıkları uzmanı değerlendirme yapmalıdır. Aksi takdirde verilmesi hedeflenen kilo miktarı ve hedeflenen kiloya ulaşma zamanı gibi hususlarda gerçekçi olmayan beklentiler oluşur ve bu beklentiler doğrultusunda çabalamak kaçınılmaz olur. Bu durum kişinin enerjisini ve parasını yanlış hedefler için gereksiz yere harcamasına yol açmakla kalmaz, kişiye yaşattığı hayal kırıklığı sonucunda, zaten yaşadığı olumsuz ruh halini de artırır. Sağlıklı bir diyet uygulamak, aşırı kilodan şikayetçi bir kişinin sağlıklı bir şekilde kilo vermesini ve fiziksel/psikolojik risk faktörlerinden uzak durmasını sağlamada önemli rol oynayan üçüncü müdahale tarzıdır. Bu da tabii ki uzman bir diyetisyen kontrolünde yapılması gereken bir uygulama. Kendisine uygun ve uygulanabilirliği olan diyet programının oluşturulamaması durumunda kişinin ideal kilosuna sağlıklı bir şekilde ulaşması mümkün değildir. Bu nedenle, yazılı ve görsel basında sunulan, kişiye özel olmayan paket diyet programlarının sağlıklı sonuç verme olasılığı yoktur. Görüldüğü gibi aşırı kilo ile mücadele, üç temel yaklaşımın koordineli biçimde uygulandığı bir ekip çalışmasını zorunlu kılıyor. Aksi takdirde etkili sonuç elde etmek çok zor. Sadece diyet yapan birisinin zayıflaması mümkün olabilir; ancak bu kişinin fiziksel açıdan zarar görmüş ve kendinden memnun olmayan bir insan olarak hayatını devam ettirmesi ihtimali oldukça yüksek.Kendi kendine psikolojik diyet Kilo problemi olan kişilerin kapsamlı bir programa dahil olmaları her ne kadar son derece gerekli gözükse de, bu kişilerin kendi başlarına uygulayabilecekleri pratik bazı önerilerde bulunmak mümkün. Yeme davranışının arttığı duygusal/fiziksel durumların tespit edilmesi ve bunlara müdahale edilmesi mümkün. Örneğin, kişi üzüldüğünde aşırı yediğini fark etmişse bu duygu haline girdiğinde dışarı dolaşmaya çıkabilir ya da bir arkadaşı ile konuşma yolunu seçebilir. Televizyon seyrederken yemek yeme isteğinin geldiğini ve aşırı yediğini fark eden birisi, televizyonda hoşlandığı program başlamadan önce yemesi gerektiği kadar yiyeceği tüketebilir. Çikolataya dayanamayan bir kişi eve çikolata sokmayarak, bu sorun ile baş edebilir. Kişilerin yeme hızlarını düşürmeleri de kilo ile olan mücadelelerinde önemli bir husus. Yeme hızını düşürerek kişi tokluk hissedinceye kadar daha az miktarda yiyecek tüketmiş ve daha az kalori almış olur. Aynı zamanda, alınan lokmanın ağızda daha çok kalması ve daha çok çiğnenerek sindirim sistemine daha hazır hale getirilmesi de önemli. Bu şekilde belirli bir zamanda alınan kalori miktarı da azaltılmış oluyor. Yiyeceklerin, alışılandan daha küçük lokmalar şeklinde alınması da doyma hissine ulaşıncaya kadar alınan kalori miktarının düşük tutulmasında etkili bir yöntem. Önceden de vurguladığımız gibi, egzersiz yapmadan bir kilo verme arayışına girmek sağlıklı değil, hatta oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Egzersizin olumlu etkilerinden faydalanmak amacı ile en azından her gün 20-30 dakikalık hızlı tempolu yürüyüşler yapmak, kilo problemi yaşayan kişilerce uygulanabilecek pratik bir yol.Kaynak: Kişisel Gelişim Dergisi