Güncelleme Tarihi:
Ülkemizde çok yaygın olarak bilinmese de ozon terapi ilk defa 1934’te bir Alman doktoru olan 'Otto Warburg' tarafından bulunmuştur. Otto Warburg, kanser üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınır. Kanser hücresinin oksijensiz ortamda (anaerobik ortam) yaşadığını keşfederek, iki kez Tıp Nobel’i almış dünyadaki tek isimdir. Bu keşfi sonucunda, oksijensiz ortamda yaşayan kanser hücresini yok edebilmek amacıyla Ozon terapiyi dünyada ilk kez kullanan doktor olmuştur.
1934’ten bu yana, ozon terapi ile ilgili olarak pek çok tıbbi çalışma yapılmıştır ve yaygın olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Şüphesiz ki oksijen canlılığın devam edebilmesi için olmazsa olmaz bir kimyasaldır. Hayat döngüsünde büyük yeri olan oksijen tıbbi tedavilerde de büyük önem taşımaktadır. Oksijen tedavisi diğer adıyla ozon tedavisi, birçok hastalıkta tedavi için yardımcı yöntemdir.
Ozon terapinin bağışıklık sistemi üzerindeki önemi
Ozon terapi; bağışıklık sistemi üzerinde dengeleyici (adaptojen) etkiye sahiptir. Hastalıklara karşı vücudun direncini arttırdığı gibi, bağışıklık sisteminin aşırı ve yanlış reaksiyonlarından kaynaklanan otoimmün hastalıkların tedavisinde de kullanılır. Bu etkisinden faydalanarak, sedef hastalığı, romatoid artrit, hashimato gibi otoimmün hastalıkların tedavilerine katkı sağlamak mümkündür.
Ozon son derece kuvvetli bir antimikrobiyaldir!
Bilinin tüm bakteri, mantar ve virüsleri öldürür. Enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde, ameliyathane sterilizasyonunda, hazır gıdaların sterilizasyonunda, havuz sterilizasyonunda ozon kullanılır. Klordan 3000 kat daha güçlüdür ve klorun aksine hiçbir atık madde bırakmaz, yan etkisi yoktur.
Ağrı kesici özelliğe sahiptir. Tüm ağrılı hastalıkların tedavisine kullanılır.
Çok kuvvetli detoks etkisi vardır. Vücutta biriken toksinlerin atılımını sağlar.
Bilinen en kuvvetli antiaging tedavilerinden bir tanesidir. Hücre bazında serbest oksijen radikallerinin yarattığı harabiyeti engeller ve tamir eder, antioksidan enzimlerin kapasitesini arttırır.
Kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırır.
Ozon terapinin bağışıklık sistemi üzerindeki önemi ile birlikte; ozon, tüm hücrelerdeki oksijen seviyesini yükselterek, metabolizmayı hızlandırır.
Tiroid bezinin çalışmasını arttırır. Böylece hem hipotiroidi tedavisinde ozonun yeri vardır, hem de metabolizmayı tiroid yoluyla da hızlandırır.
Pankreastaki β hücreleri harabiyetini tamir eder. Böylece tip 2 diyabet hastalığını tedavi edici etki gösterir. Ayrıca, zayıflama tedavilerinde hastanın kilo vermesini engelleyen insülin direncini tedavi etmekte kullanılır.
Serotonin üretimini arttırır. Serotonin, depresyona ve strese girmemizi engelleyen maddedir. Ozon, serotonin üretimini arttırarak, depresyon, stres ve bunların yol açtığı iştah bozukluğu, kilo artışı gibi durumları engeller.
Dolaşım sistemi üzerindeki etkileri; ozon, kan damarlarını genişletir, kanı sulandırır ve tıkayıcı plakları eritir. Böylece, yüksek tansiyon, tıkayıcı damar hastalıkları, kangrenler (burger hastalığı), şeker hastalarında görülen diyabetik ayak yaraları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Bağışıklık sisteminizi her zaman güçlü tutmaya çalışın!