Güncelleme Tarihi:
Osteoporoz kelimesi; Yunanca osteon/kemik ve poros/küçük delik kelimelerinden kaynaklanır ve bu hastalıkta kemik dokusunda meydana gelen değişiklikleri oldukça iyi tanımlar.
Normal kemiğin yapısında da delikler bulunur ancak, osteoporozda bu delikler genişleyerek kemiğin süngerimsi bir hal almasına ve direncinin azalmasına neden olur. Kemik kitlesinin azalması ise kırık riskini arttırır.
Osteoporozun tanısı
Günümüzde osteoporoz düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğiliminin artıran sistemik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Tanısı, kemik mineral yoğunluğunun kantitatif ölçümü ile konulmaktadır. Kemik dansitometresi adı verilen bu teknik son derece kolay, ekonomik ve hasta için zahmetsizdir. Kemik kitlesi hakkında doğru ve kesin sonuç verir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) osteoporoz tanısı ve kırık riskinin belirlenmesi ile ilgili kriterler belirlemiştir. Bu kriterler, kemik mineral yoğunluğu ölçülen kişilerden elde edilen değerlerin, 25 yaşındaki genç bir kadının ölçümleri ile karşılaştırılmasını esas alır.
Kemik mineral yoğunluğu ölçümü
Kemik mineral yoğunluğu ölçümü, en çok menopoz sonrasındaki kadın hastalarda gerek duyulan bir inceleme yöntemidir. Kemik dansitometresi belirli bir yaşın üzerindeki kadın hastalarda, check-up incelemeleri içinde yer alır. Ayrıca, cerrahi sonrası (yumurtalık ve rahmin alınması) menopoz, erken menopoz (45 yaşından genç), ilaç tedavisi (steroid) ile meydana gelmiş osteoporoz, hareketsizliğe bağlı gelişmiş osteoporoz, sebebi bilinmeyen (idiopatik) osteoporoz, tirotoksikoz, hiperparatiroidizm ve bazı endokrin hastalıklar, menopoz sonrası hastalarda takip, erkeklerde hipogonadizm ve 60 yaşından sonra sebebi bilinmeyen sırt ağrıları gibi birçok durumda da yardımına başvurulan bir yöntemdir.
Kemik yapımı ve çevresel faktörler
Yaşam şekli ile ilgili olarak kemik yapısına etki eden bazı önemli faktörler de bulunmaktadır. Fiziksel aktivite ve doğru beslenme bu çevresel faktörlerin en önemlileridir. Kemik yapımının hızlı olduğu yıllarda yetersiz aktivite ve beslenme, kemiklerin normale göre daha az yoğun olmasına neden olur. Bu yıllarda sigara içmek de kötü etki eden bir faktördür. Ergenlik döneminde geçirilen ve uzun yatak istirahati gerektiren ciddi bir hastalık, normal düzeyde kemik yoğunluğu kazanılmasını önleyebilir. Hatırlanmalıdır ki, hayatın ilk 20-25 yılında ulaşılan kemik yoğunluğu ne kadar iyi ise, daha sonraki yıllarda gelişecek olan osteoporoz o kadar az şiddetli olur.
Normal kemik yapımı
Kemik yapımı fetus ve bebeklerde oldukça hızlıdır. Çocukluk döneminde kızlarda 11, erkeklerde 12-13 yaşına kadar kemik yapımında yavaşlama görülür. Ergenlik döneminde tekrar hızlı bir yapım süreci başlar ve 18 yaşına gelindiğinde bir yetişkinin ulaşması gereken kemik yoğunluğuna büyük ölçüde ulaşılmış olunur. 25 yaşına doğru ise sadece küçük bir miktar artış olabilir.
Hayatın ilk 20 yılında kemik yapımını sağlayan başlıca hormonlar büyüme hormonu ve bazı minor hormonlar ile kadınlarda estrojenler, erkeklerde testosterondur.
Fiziksel aktivitenin önemi
Egzersizin pozitif etkisi en çok; fiziksel aktivitesi daha önce az olan bir yetişkinde hissedilir. Yürüyüş ya da hafif koşu, doktorların en çok önerdiği egzersizlerdir. Ağırlık kaldırma da kalça kırıklarının önlenmesinde fayda sağlayabilir. Bazı çalışmalar, egzersize ara verildiğinde kemik kitlesinin azaldığını göstermiştir. Bu nedenle egzersizin sürekli olmasına çalışılmalıdır. Bir egzersiz programına katılmadan önce doktorunuza danışmanız uygun olacaktır.
Menopozun kemik kitlesine olan etkileri
Menopoz sonrasında overler estrojen sentezleyemediği için, kemik kaybında hızlanma meydana gelir. Estrojen tedavisinin kemik kitlesini koruduğu ve osteoporoza bağlı kırıkları önlediği iyi bilinmektedir. Menopozun ileri dönemlerinde (60 yaşından sonra) kalsiyum alımına da dikkat edilmelidir.
1992'de yapılan bir çalışmada, kalça kırıklarının, kalsiyum alan yaşlı kadınlarda almayanlara oranla yüzde 30 daha az olduğu görülmüştür. Bu gruptaki kişilerin üç yıl sonraki takiplerinde de kalsiyum alanların kırık oranı hala yüzde 15 daha azdır.
Osteoporozun önlenmesi
Kırık riskini sıfıra indirmeyi garanti edebilecek bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak, osteoporozun önlenmesi genel olarak hayat tarzındaki tercihlerle ilişkilidir. Düzenli ve yeterli düzeydeki egzersiz programları bütün yaşlarda çok faydalıdır. Büyüme çağında ve 60 yaşından sonra diyetteki kalsiyum miktarına önem verilmelidir. Menopoz yaşındaki kadınlarda estrojen tedavisi, kemik kitlesini koruyan ve gelecekteki kırıkları önleyen en önemli yoldur.
Kemik dansitometresi tekniğiyle kolay, ekonomik ve zahmetsizce kemik yoğunluğunuzu ölçtürebilir, sağlığınızdan emin olabilirsiniz.
Memorial Hastanesi
(212)210 66 66/ 2230 -2235
www.memorial.com.tr