Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2015 16:44
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Ağrı Tedavisi Bölümü’nden Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Halil Algan, ağrı deyip geçilmemesi, ağrının altında yatan nedenin mutlaka araştırılıp ortaya çıkarılması gerektiğini belirterek, ağrılara çoğu kez günlük yaşantımızda yaptığımız yanlış hareketlerin yol açtığını söylüyor...
Günümüzde en yaygın şikayetlerin başında bel ve boyun ağrıları geliyor. Öyle ki duruş bozuklukları, hareketsizlik ve fazla kilolar nedeniyle artık genç yaşlarda da kapımızı çalar hale gelen ağrılar, hareketleri kısıtlıyor, en basit işleri bile yapmamızı güçleştirebiliyor. Kişinin yaşam kalitesini düşüren ağrılarda önceliği boyun, sırt ve bel ağrıları alıyor. El, diz, bilek, dirsek ağrıları derken liste uzuyor. Maliyetlerin azaltılması amacıyla hastaların ağrı kaynaklarının ‘ameliyatsız’ tedavi edilmesinin ön plana çıkarıldığını vurgulayan Dr. Algan, “Devletin politikası kronik ağrıların yarattığı iş gücü kaybını en aza indirmek. Çünkü birçok hasta ameliyat gerekmediği halde, sadece ağrılarından kurtulabilsin diye gereksiz yere ameliyat ediliyor. Hastalar bu ameliyatlar nedeniyle uzun süre işinden ve sosyal yaşamından uzak kalırken sağlık harcamaları artıyor. Bu nedenle ABD'de Ağrı Tedavisi Bölümleri bel ve boyun fıtıklarının tedavisinde çok önemli bir yere sahip” diyor.
Bel, sırt ve boyun ağrıları başı çekiyorEn fazla şikayetin bel, sırt ve boyun ağrılarından olduğunu, hastanın ağrı öyküsü ve günlük yaşamında ağrı nedeniyle zorlandığı hareketlerin belirlenerek doğru teşhis konulmasının kritik önem taşıdığını belirten Dr. Algan “Örneğin yatağını düzeltebiliyor mu; yüzünü rahat yıkayabiliyor mu; ayakkabısını giyebiliyor mu; alışverişe gidebiliyor mu; hatta rahatça kıyafetlerini giyebiliyor mu? Kapsamlı bir muayene ve tetkik yapılmadan, ‘Senin belinde fıtık var; ameliyat ol. Hepsi geçer’ denilemez. Üstelik tek başına MR sonuçları da yanıltıcı olabilmektedir. Hastada eğer bel fıtığı teşhis edildiyse ve bacağında ağrı duymuyorsa, kuvvet kaybı yoksa, sadece MR sonucuna bakarak ameliyat kararı vermek doğru değildir” diyor. Dr. Algan ülkemizde her yıl on binlerce hastanın, doğru seçilmiş ağrı tedavisi yöntemleri ile ağrısız bir yaşama kavuşabileceğini vurguluyor.
Hareket şart, yere eğilirken dikkat!
Hastanın varsa fazla kilolarını vermesi, yürüyüş yapması, yüzmesi ve günlük yaşamında bel ve omurgasını yanlış kullanmaması kritik önem taşıyor.
Peki günlük yaşantımızda hangi yanlışlar omurgamıza zarar veriyor, bel, boyun ve sırt ağrıları derken ağrılarımızı artırıyor?
1. Hareketsiz yaşam tarzı: Gelişen teknolojinin de etkisiyle 7’den 70’e hareketsiz yaşam tarzı gittikçe yaygınlaşıyor. Hareketsiz yaşam tarzı omurgayı tam anlamıyla vuruyor! Dr. Halil Algan, 90 yaşında bir hastasından örnek vererek düzenli tempolu yürüyüşün önemini vurguluyor: “Hayatı boyunca düzenli tempolu yürüyüş yapmış olan 90 yaşındaki bu hastamın omurga radyolojik görüntüleri, kendisinin yarı yaşındaki kişilerden çok daha iyi durumda idi."
2. Uzun süre ayakta kalmak: Ayakta sabit durulduğunda omurga disklerindeki basınç normalin 4-5 kat üzerine çıkıyor. Hele de uzun süre aynı pozisyonda ve ayakta durmayı gerektiren mesleklerde, omurgadaki diskler daha çabuk yıpranıyor. Bel ve boyun kaynaklı ağrılar daha sık görülüyor. Ütü yaparken bile ağırlık verdiğimiz bacağımızı sırasıyla değiştirmek gerekiyor.
3. Fazla kilo: Fazla kilo omurgadaki disklerin basıncını ve yükünü artırırken, tedaviyi de güçleştiriyor. Fazla kilolardan kurtulmak ve düzenli yürüyüş yapmak, omurgaya binen yükü yok denecek kadar azaltıyor.
4. Yumuşak yatak: Kimi zaman televizyon karşısında yumuşak bir koltuğa uzanıyor saatlerce aynı pozisyonda kalıyoruz. Ama yanlış yapıyoruz. Zira gerek oturmak gerekse yatmak için yumuşak yatak omurga sağlığı açısından son derece zararlı. Doğru yatak seçimi ağrılarla mücadelede en iyi tedavilerden biri. Dizlerin arasına ve altına yastık koymak da basıyı azaltarak kişiyi rahatlatıyor.
5. Dizi kırmadan öne eğilmek: Yapılan en büyük yanlışlardan biri de dizlerimizi kırmadan öne doğru eğilmek. Çünkü bu durumda bel ve boyun omurgamızdaki disklerin basıncı 6-7 kat artıyor. Yerden bir şey almamız gerektiğinde dizimizi kırarak eğilmek çok önemli.
6. Uzun süre aynı pozisyonda oturmak: İnsan vücudu sürekli olarak hareket etmeye göre yapılandığı için en yüksek disk içi basınç, sürekli oturanlarda görülüyor yani ofis çalışanlarında. Bu nedenle ofis çalışanlarının 20-30 dakikada bir masa başından kalkıp bir dolaşması gerekiyor. Omurga kaynaklı uzun süren ağrılar (kronik ağrılar) çoğunlukla masa başı çalışanlarda görülüyor.
7. Çok yüksek topuklu ayakkabı: Çeşit çeşit modelleri ve renkleriyle cezbeden yüksek topuklu ayakkabılar, sürekli giyildiğinde omurga sağlığı açısından son derece zararlı. Ayakların rahat bir konumda olması ve öne doğru baskı yapılmaması gerekiyor. Otururken de ayaklar yere tabanın tümü ile basılmalı. Aksi halde bel, kalça ve dizlerde yapısal bozulmalar ve kronik ağrılar başlıyor.