Mutluluğun Yüzde 90'ı Bağırsaklarda

Güncelleme Tarihi:

Mutluluğun Yüzde 90ı Bağırsaklarda
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2019 11:02

Enerji azlığı, yorgunluk, bitkinlik, depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıkların altında serotonin azlığının yattığını belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. İsmet Melek, "Mutluluk veren serotonin üretiminin yüzde 90'ı bağırsaklarda gerçekleşiyor" dedi. Melek, serotonini artırmak için Akdeniz diyeti, yoğurt, kefir, ev yapımı turşu, şalgam tüketilmesi uyarısında bulundu.

Haberin Devamı

VÜCUDUMUZU YÖNETEN MADDELER BAĞIRSAKTA

Mikrobiyota büyük bir yapı. Beynimizin ağırlığı yaklaşık bin 400 gram ama bağırsaklarımızda taşıdığımız mikrobiyotanın ağırlığı 2,5 kilo. Vücudumuzda 23 bin gen var ve bunun 3,3 milyonu misafir. Bu nedenle taşıdığımız mikrobiyotanın hem genetik materyali hem de ağırlığı ve etkileri büyük. Bağırsaklarımız neden ikinci beyin olarak kabul ediliyor. Çünkü beynimizi yöneten kimyasal aracıların bağırsaktaki sayısı beyne eşit. Bağırsaklarımızda 100 milyon nöron var. Bunların salgıladığı sinirsel aracı maddeler dopamin, serotonin gibi vücudumuzu yöneten maddeler bağırsakta.

BAĞIRSAK VE BEYİN EKSENİNE DİKKAT

Enerji azlığı, yorgunluk, bitkinlik, depresyon ve anksiyetenin altında serotonin azlığı yatıyor. Peki serotonin nerede? Serotonin yüzde 90 bağırsakta, beyinde değil. Vücudumuz için çok önemli bir madde de dopamin. Dopamin eksikliğinde hareketlerin yavaşladığı, titremenin olduğu Parkinson hastalığı görülüyor. Dopamin nerede dersek? Dopaminin de yüzde 70'i bağırsaklarda. Bu nedenle bağırsak ve beyin ekseni çok önemli. İşte bu saydığım aracı maddeler, dopamin, serotonin bağırsakta üretiliyor ve bunlar beyne ulaştırılıyor. Vücudumuzu yöneten aracı maddelerin bağırsakta üretilip vücudumuzu yönlendirdiğini biliyoruz. Yani stres, öğrenme, kavrama, günlük yaşam aktiviteleri, hareket hızı bağırsakta ürettiğimiz kapasiteye bağlı.

ANTİBİYOTİK KULLANIMI BAĞIRSAK BEYİN EKSENİNİ BOZUYOR

Haberin Devamı

Çok sık ve hatalı antibiyotik kullanımı bağırsak ve beyin aksını bozuyor. Asıl bozulan şey ise bağırsakta ürettiğimiz bizim kısa zincirli yağ asitlerimiz. Bu faydalı maddeler faydalı bakterilere yol açıyor ve beyne etki ediyorlar. Bu nedenle yediğimiz gıdalar çok önemli. Ambalajlı gıda tüketimi de maalesef sorun yaratıyor. Akdeniz diyeti yapmayı, doğal ürünleri tercih etmeyi ve bizim prebiyotik dediğimiz yoğurt, kefir, ev yapımı turşu, şalgam gibi şeyleri tercih etmemiz gerekiyor. Diyetimizde bunların tüketimi artmalı. Sebze ve meyve tüketimi artmalı. Bunlar Paketli gıdalar ne kadar çoksa bağırsak o kadar zarar görür ve kişi sonuç olarak mutsuz olur.

PROBİYOTİKLER KOLON KANSERİNİ ENGELLEYECEK

Hacettepe Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taylan Kav ise Türkiye'de kanserden ölümlerde ilk sırada bağırsak kanserlerinin yer aldığını belirterek, "Çok sık görülüyor ve ne yazık ki sıklığı giderek artacak. Mikrobiyota bağırsak sağlığı için çok önemli. Daha önceden birtakım mutasyonlar sonucunda geliştiğini biliyorduk ama bunları başlatan çok büyük olasılıkla mikrobiyota Özellikle ağız mikropları önemli. Bunların arasında bir bakteri kanser gelişimini tetikliyor. Sonrasında üzerine eklenen diğer mikroplarla birlikte mutasyonlar genetik değişiklikler ortaya çıkıyor ve kanser gelişiyor. En önemli başlatan faktör mikrobiyota. Sadece kolon kanseri değil diğer kanserlerde de özel birtakım probiyotik uygulamalarıyla tedaviden olumlu etkiler alacağımız zamanlar yakın. Bu nedenle probiyotikler ve mikrobiyota kolon kanserini engelleme ve tedavide faydalı olacaktır" ifadelerini kullandı.

MİDE İLAÇLARININ KULLANIMINA DİKKAT

Sebze ve meyve tüketiminin artırılması önemli. Bunun yanında ağızdaki bakterilerin bağırsağa geçişi engellenmeli. Bunun için uzun süre mide ilaçlarını kullanmamak gerekiyor. Şu anda onunla ilgili bir etki yok. Fakat bağırsağa geçişini hızlandırdığını biliyoruz. Uzun süre mide ilacı kullandığınız zaman midede asit olmadığında bağırsakta biraz daha yoğun görülüyor. Mide cerrahisi geçiren kişilerde bağırsak mikrobiyotası kansere doğru gidecek yönde değişiyor. En önemli tavsiyemiz sebze ve meyve tüketiminin artırılması yönünde. Akdeniz diyeti şeklinde beslenmek önemli.

DHA

BAKMADAN GEÇME!