Mutlu bir cinsel yaşam için...

Güncelleme Tarihi:

Mutlu bir cinsel yaşam için...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2007 06:00

Modern hayatın en büyük negatif getirisi sanırız kadınların libidosunun düşmesi oldu!

Haberin Devamı

Modern hayatın cilvesi mi dersiniz, kadınlar artık uğraşmaktan bıktı mı dersiniz yoksa astarı yüzünden pahalıya mı geliyor dersiniz hiç fark etmez! Kadınların libidosu giderek düşerken, televizyon karşısında çikolata yemeyi seks yapmaya tercih edenlerin sayısı artıyor. Elle dergisi son sayısında bu konuya geniş yer ayırdı. İşte modern kadınların libido sorunsalı...

Öncelikle hemen bir uyarı yapalım. Her gece, başı ağrıyan 'soğuk kadınlarla' libidosu düşük kadınlar arasında en ufak benzerlik yok. Bir efsanenin maskesini de düşürelim; aslında kronik migrenden mustarip kadınların diğerlerinden daha çok seks yaptığını gösteren bulgular mevcut!

Düşük libidonun hayatın gidişatını etkileyen bir sorun mu yoksa geçici bir durum mu olduğu hálá tartışılıyor. Kesin olansa kadınların cinsel açıdan doruğa çıkabilecekleri yaşların 30-40 aralığı olduğu. Yani doğurganlığın inişe geçtiği bu dönem, aslında cinsel mutluluğu yaşamak için ideal. Bu durum teoride çok parlak görünse de pratikte sallanıyor. Uzun süreli tek eşli bir ilişki yaşayan çoluk-çocuk sahibi kadınlar seksi baştan savılması gereken monoton bir görev olarak görürken, bekarların durumu da pek iç açıcı görünmüyor.

Uzmanlar, aşkla seksi birbirinden ayırabilen ve erkekleri bir cinsel oyuncak olarak gören kadınlar daha çok orgazm oldukları için daha tatmin edici bir cinsel hayatları olduğunu söylüyor. Ancak aşkla seksi ayıramayan ve bir arada olmasında ısrar edenlerse her zamanki gibi hapı yuttu!

Libidonun en büyük düşmanları

Amerika'da 2 bin 156 kadınla yapılan bir araştırmada şöyle bir soru soruluyor: "Bir yıl boyunca her gün aklınızı alacak şekilde seks yapıp sonra dört yıl boyunca hiç sevişmemeyi mi tercih edersiniz yoksa beş yıl boyunca vasat bir cinsellik yaşamayı mı?" Bu soruyu yanıtlayanların yüzde 51'i bir yıl boyunca renkli bir cinsellik yaşamak uğruna dört yıllık rahibe hayatına razı olmuş!

Kadın libidosu rüzgardan nem kapacak kadar kırılgan ve hassas olmasa da, düşmesini çok çeşitli nedenleri var. Çocukluktan kaynaklanan psikolojik sorunlardan fizyolojik bozukluklara kadar uzanabiliyor. Hızlı ve stresli bir hayat temposunun, işyerindeki rekabet ortamının, erkeklerle sağlıklı bir iletişim kurmamanın, yakınlık korkusunun, istismara uğrama fobisinin, şehir ve ülke değiştirmenin, bir yakınını kaybetmenin, ağır bir hastalık geçirmenin, boşanmanın, işten çıkarılmanın, çevre-gelenek baskısının, suçluluk duygusunun ve kendine güven eksikliğinin libido düşüklüğüne neden olduğu belirtiliyor.
Ayrıca sigara tiryakisi olmak, art arda hamilelik yaşamak, aşırı kilo almak ve geçmişte kötü cinsel deneyimler yaşamak da libidoyu etkiliyor. Kadınların yüzde 57'si bedenleri ve dış görünüşleriyle ilgili problemlerin cinsel arzularını doğrudan etkilediğini söylüyor. Türkçesi şu: Kendilerini 'arzulanacak kadar güzel' bulmayan kadınlar başka birini arzulamakta da zorlanıyor.

Türk kadınlarının böyle bir sorunu yok!

Doç. Dr. Ümit Sayın konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: "Öncelikle Türk kadınlarının libido düşüklüğü gibi bir sorunu olduğunu pek sanmıyorum, çünkü bundan daha önemli cinsel sorunları var. Bu sorun hakkında daha çok Amerika'da yazılıp çiziliyor ve konuşuluyor derseniz; bunun da daha çok kapitalizmin bir sonucu olduğunu söyleyebilirim. Bunun haricinde etkin olan başka şeyler de var. Mesela genetik yapısı değiştirilmiş (GDO'lu) yiyecekler yüzünden son 20-30 yılda Türkiye'deki erkeklerin sperm sayısı ciddi bir biçimde düştü ve kısırlık altı kat artmış durumda.

Erkeklerde sperm sayısı azaldı, kadınlarda ovülasyon ve fekondasyon azaldı. Kapitalist postmodern sistem giderek daha çok muhafazakarlaşıyor ve sistemle uyum içinde başkaldırmadan yaşayan bireyler yaratmak için cinselliği baskılamaya çalışıyor. Oysa libido kolay kolay bastırılamaz, libido çok güçlü bir zihin ve içgüdü programıdır. Düzenli bir şekilde orgazm olan kadında orgazm bağımlılık haline gelir.

Cinselliği tüm boyutlarıyla yaşayan pek çok kadında bu böyledir. Orgazm doğal bir antidepresan işlevi gördüğü için orgazm olamayan kadınlarda kronik anksiyeteye, depresyona ve mutsuzluğa daha sık rastlanıyor. Erkeklere düşen görevse kadınların duygusal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmak. Türk kadınları genel olarak pasif ve tecrübesiz olduğu için karşılarına çıkan adamları eğitebilme becerisinden yoksun. Halbuki Batı'daki kadınlar erkekleri istedikleri gibi şekillendirebiliyorlar.

Gözlediğim kadarıyla eğitimli üst sınıf kadınlarsa erkeklerle iletişim kurma yetisinden yoksunlar, en eğitimlisi bile doğru dürüst bir sorunu-çelişkiyi çözmekten aciz! Örneğin psikiyatri uzmanı olan birkaç kız arkadaşım oldu, kendilerinin dev psikolojik sorunları vardı, sürekli sorun ve çelişki yaratıyorlardı.

Başkalarının psikiyatrik sorunlarını nasıl çözüyorlardı, bilemiyorum. Bir tanesi hiperseksüeldi ve cinselliği bile nasıl uyum içinde yaşayacağını tıp doktoru ve psikiyatr olmasına rağmen bilemiyordu. Bu kadın tiplemelerinin, uyum ve konsensüs sağlama, ilişkiyi çiçek açtırma yetenekleri yok! İletişimi engelleyen duvarlar örüyorlar.
Aslında kadınların tek eşli olması pek çok kadın için çok zor, çünkü cinsellik sırasında kadının yaşadığı zevkin sınırı yok. Eğer beynini eğitebilirse hiperseksüel olması içten bile değil. Hiperseksüelliğin nemfomanlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kadınların çoğul orgazm yaşayabilmeleri anlamına gelir. Bu tür bir cinsel hayatı ancak ekonomik durumu iyi olan üst sınıftan kadınlar yaşayabildiği için erkek iktidarı bu durumu bir tehdit olarak görüp, engellemeye çalışıyor. Hiperseksüelleşen kadınların ise erkeklere bağlı kalması çok zor. Çünkü vampir ve örümcek kadınlar için erkek veya eş bulmak çok zor olmayan bir şey artık Batı ülkelerinde.

Ben kadınları vampir, örümcek, çiçek, melek ve kelebek vb. kadınlar olarak sınıflandırdım. Vampir kadınlar erkeklerin kanını emiyor. Örümcek kadınlarsa ağını kurup erkeği çekiyor ve tuzağa düşürüyor. Vampirlerle, örümcekler yüzünden bu kelebek kadınların veya çiçek kadınların yaşam alanı giderek daralıyor. Libidosu en yüksek olanların vampir kadınlardan çıktığını da belirtmeliyim."

Yeşim Çobankent – Hürriyet

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!