Moda sahnesinde yeni bir yıldız: Carey Mulligan

Moda dünyası müzisyenleri ve modelleri sever, doğru. Ama en çok kimleri sever, hepimiz biliyoruz. Film yıldızlarını! Beyazperdenin yarattığı hayaller aleminden midir bilinmez, ne zaman bir kadın bir filmle dikkat çekse, moda dünyasında bütün gözler ona çevrilir. Ne de olsa, moda da hayalleri en az sinema kadar sever... Carey Mulligan, birkaç yıl önce Londra'da rastlayabileceğiniz herhangi bir kız kadar stil sahibiydi belki. Bugünlerde ise sıklıkla Audrey Hepburn'e benzetilen ve onunki ile karşılaştırılan stili ile moda dergilerinin sevgilisi olmuş durumda.

İddialı kıyafetler ona yakışıyor!
Hepburn'den farklı olarak Carey, belirgin desenler, yoğun materyaller ve çarpıcı renkler kullanmaktan kaçınmıyor. Ama nasıl oluyorsa bütün bu iddialı kıyafet ve aksesuarlar onun üzerinde bambaşka bir şekilde hayat buluyor. Yaşı kaç olursa olsun, görünce insanın içinde arkadaş olma isteği uyandıran kızlar vardır. Sanki Carey'le arkadaş olup, Londra'da bir müzikale gidebilirsiniz. Bu gerçek olsaydı, muhtemelen üzerinde vazgeçemediği siyah boyfriend ceketi ve taytı olurdu.

Ya da New York'ta sıradan bir gün geçirmek için onunla buluşmaya gittiğinizde, yanınıza fiyonklu babetleri ve V yaka triko elbisesiyle gelirdi. Kim bilir, belki öyle yakın arkadaş olurdunuz ki, Carey kırmızı halı davetine hazırlanırken sizden fikir isterdi. Ama sonunda muhtemelen yine Prada tasarımı bir elbise giyerdi; ne de olsa o Miuccia Prada'nın ilham perisi. Kusursuz yüzü ve kırmızı rujuyla da sofistike görünümünü tamamlardı.

Stil danışmanıyla çalışıyor...
Carey Mulligan, belki biraz da stil danışmanı Tiina Laakkonen yardımıyla Lanvin ve Thakoon'un en havalı tasarımlarını buluyor. Tecrübeli ve yetenekli bir stilist ile çalışmanın avantajını ise, "Ben aslında modayı pek fazla umursamıyorum. Sadece harika bir stil danışmanı ile çalışıyorum, özel hayatım söz konusu olduğunda ise her şeyin basit ve pratik olmasına özen gösteriyorum," sözleriyle açıklıyor.

Klasikleri de iyi taşıyor!
Mulligan, iddialı ve enerjik seçimleri kadar klasik tasarımları da seviyor olmalı, çünkü küçük siyah elbise de vazgeçilmezi. Elbette bu onun garantici ve kestirme yoldan şık görünme peşinde olduğu anlamına gelmez. Çünkü özgün aksesuar seçimleriyle siyah renk tutkusunu sıkıcı olmaktan uzaklaştırıyor. Bu, zıtlıklardan doğan uyumu ne kadar iyi taşıdığının bir göstergesi gibi.

Kalıplar ona göre değil!
Her kadına kolay kolay yakışmayan, riskli bir tercih olan 'pixie' saç kesimini bazen asi bir şekilde çiçek desenleriyle eşleştiriyor. Bazen de bir şekilde şekillendirip, dikkat çekici elbiselerini giyiyor. Yani kalıplara bağlı kalmayı sevmediğini göstermekten çekinmiyor. Bu haliyle onu görenlere, "Jean Seberg yaşıyormuş!" dedirtiyor. Carey için Audrey Hepburn'den çok modern zamanların Jean Seberg'i demek mümkün.

Herkes onun ne giydiğini konuşurken, Carey bu durumdan: "Aslında bu iş biraz yorucu. Ama ben seçimlerimi enteresan ve eğlenceli olanlardan yana yapıyorum. Böylece aynı zamanda zevk almış oluyorum," diye bahsediyor. Görünen o ki, genç yıldız her kırmızı halı davetinde ne giydiğini merak ettiğimiz aktrisler listesine eklendi bile!

Ayşim Özgür/Bazaar


Foto galeriyi görmek için tıklayın!