Güncelleme Tarihi:
Metaboliksendrom nedir?
Benzer genetik ve çevresel ortamlarda ortaya çıkan ve birden fazla kalp damar hastalığı risk faktörünün kümelendiği hastalıkların tümüdür. Kendi başına bir hastalık olmayan metabolik sendrom, yüksek tansiyon, sağlıksız kolesterol seviyeleri, yüksek kan şekeri, karın bölgesi yağlanması gibi bir grup risk faktörünün meydana getirdiği bir durumdur. Bu durum genellikle kalp damar hastalıkları riskini arttırırken, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi sağlık sorunlarını da beraberinde getirir.
Metabolik sendromun suçlusu; hareketsiz yaşam
Metabolik sendromun ortaya çıkmasındaki en önemli etken modern hayatın getirdiği hareketsiz yaşamdır. Bu rahatsızlığın en çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmesinin sebebi ise beslenme biçimlerinin değişmesi, teknolojinin sadece hayatı kolaylaştırmakla kalmayıp hareketsiz yaşama yöneltmesidir. Bu sendroma yakalanma riski en çok olan kişiler ise;
Hastalıkta temel belirleyici; insülin direnci
İnsülin direnci, kilosu fazla olan kişilerde insulinin kanda yüksek olması durumudur. Böyle durumlarda kanda ve organlarda yağ birikimi artar ve metabolik sendromun ortaya çıkması kolaylaşır. İnsülin direncinin ortaya çıkmasındaki en büyük etken ise yine yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzıdır.
Metabolik sendrom ile ilişkili sağlık sorunları;
Metabolik sendromun özellikleri nelerdir?
Yaşla birlikte artmaya başlar. Hastalığın istatiksel olarak yükselmesinin asıl sebebi de budur. Çünkü dünya geliştikçe orta yaş popülasyonu artar.
Metabolik sendromu olan kişilerin kalp damar hastalıklarına yakalanma riskleri daha fazladır.
Aynı zamanda şeker ve kolesterol hastalığına yakalanma riskleri yüksektir.
Hastalığın oluşmasında çevresel faktörler çok fazla etkilidir. Modern zamanın en yaygın sağlık problemlerinin başında gelir.
Ülkemizdeki istatistiki verilere göre; 20-30 yaş arasındaki kişilerde %10 iken, yaş 60-70 yaş arasındaki erkeklerde %61’e, kadınlarda ise %75 oranına çıkmaktadır.
Metabolik sendrom nasıl kontrol altına alınır?
Tedavisi için başvurulan yöntemler; kilo verme, fiziksel aktivite, insülin direncinin düşürülmesi ve şişmanlığın önlenmesi üzerinedir. Bu noktada kişilere de büyük iş düşmektedir. Özellikle de kişinin mutlaka yaşam tarzını değiştirmesi hastalığın seyri ve kontrol altına alınması çok önemlidir. Beslenme açısından doymuş yağlardan kısıtlı, kompleks karbonhidratlardan zengin ( yulaf, tatlı patates, börülce, esmer pirinç, bezelye ) diyet modeli uygulanmalıdır. Ayrıca düzenli olarak egzersiz yapılmalı, orta yoğunlukta bir antrenman programı oluşturulmalıdır.