Güncelleme Tarihi:
Menisküs'ün %15-34’ünün çıkarılması dizdeki şok emici etkisini azaltmakta ve temas basıncını %35 oranında artırmaktadır. Hem hastanın kendisi hem de menisküsü tedavi edecek doktor tarafından olabildiğince korunmaya çalışılmalıdır. Burada bir çelişkiyi ifade etmekte yarar var; cerrahlar menisküsü almaz isek kireçlenme gelişir derken, bir başka görüşte menisküs alınır ise yastıkçık olan destek doku ortadan kalkacağı ve yük binen yüzey azalacağı için kireçlenme gelişeceği yönündedir. Yastıkçık fibrokartilaj bir doku olup eklem kıkırdağı ise sadece kartilaj dokudur. Yani menisküs daha esnek yapıya sahip olup şok absorban etkiye sahiptir.
Diz eklemini oluşturan, kemiklerin arasında yer alan küçük oval kıkırdakımsı (fibrokartilaj) yapıya ''Menisküs'' denir. Menisküsler, kemiklerin kıkırdak(kartilaj) yüzlerinin birbirine sürtünmesini azaltır ve ekleme gelen yükleri dengeli bir şekilde dağıtır. Menisküs dizde iç ve dış olmak üzere 2 adettir. Bu yapı, vücudun en işlek eklem yerlerinden biri olan dizlerde hareket kolaylığı sağlar. Uyluk ve kaval kemiklerinin birbirleri ile temas yüzeyini artıran menisküs, kemiklerin üzerine binen vücut ağırlığının dengeli bir şekilde dağılmasına imkan sağlar.
Menisküs yırtığı nasıl oluşur?
Menisküsler gençlik çağında yumuşak ve esnek yapıya sahiptir. Bu nedenle de dizin zorlanmalarına karşı dayanıklıdır. Ancak yaşın ilerlemesi ile birlikte menisküs de diğer eklem kıkırdakları gibi yıpranmaya başlar. Buna bağlı olarak şok emici özelliğini de yavaş yavaş kaybeden menisküs aynı zamanda daha da sertleşir.
Gençlerde menisküs spor yaptıkları esnada diz ekleminde anormal ve kontrolsüz bir yüklenme meydana geldiğinde hasar görebilir. Bu şekil yırtılmalar dize gelen direkt darbe, dizin dönmesi veya düşmeler sonucu oluşabilir. Gençlere nazaran ileri yaşlardaki kişilerde ise çok daha hafif oluşabilecek diz travmaları menisküs yırtığı ile sonuçlanabilir. Sporcuların sık sık karşılaştığı problemlerden biri olan menisküs yırtığı, günlük hayatta da birçok insanın başına gelebiliyor. Ağır yük taşıyanlar, sürekli ayakta duranlar, yoğun olarak ev işleriyle uğraşan ev hanımları ve yaşlılar menisküs yırtılması ile karşı karşıya kalabiliyor. Genellikle vücut ağırlığı tek bir tarafa verildiğinde gerçekleşen bu tip yaralanmalar, bazen diz çökme, çömelme ve ağır yük kaldırma gibi basit hareketlerde bile ortaya çıkabiliyor. Menisküste oluşan yırtık ve yaralanmalar birkaç ana başlıkta ele alındığında, bu başlıklar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Direkt Yaralanmalar: Doğrudan dize gelen darbeler sonucunda oluşan yaralanmaları kapsıyor. Diz üzerine düşme, trafik kazaları, dize gelen tekmeler bu tip yaralanmalara neden oluyor.
Dolaylı Yaralanmalar: Gövdenin diz üzerinde dönmesi sonucu gerçekleşen yaralanmalardan oluşuyor..
Dejeneratif Yaralanmalar: Yaşlılık nedeniyle vücutta oluşan deformasyonların sebep olduğu yaralanmalar olarak ele alınıyor.
Menisküs yırtılmalarında hangi şikayetler olur ?
Menisküs yırtıkları yırtığın oluş şekline göre 2 gruba ayrılır. Bunlar akut ve kronik yırtılmadır. Ani oluşan yırtılmalar dizi zorlayıcı bir travma ile meydana gelir ve diz birden bire şişer. Bu şişlik diz eklem sıvısı veya eklem sıvısı ile karışık kandan kaynaklanır. Şişlikle birlikte diz çoğunlukla kitlenir ve diz hareket ettirilmeye çalışılırken aşırı ağrı meydana gelir.
Akut menisküs yırtıkları çoğunlukla gençlerde (sporla uğraşan) kişilerde olur. Ancak seyrek rastlanan bir durumdur.
Kronik menisküs yaralanmaları ise orta ve ileri yaşlardaki kişilerde görülür. Şikayetler yavaş yavaş kendini gösterir. Dizde sıvı toplanması meydana gelse de bu akut yırtıklardaki kadar fazla olmaz.
Bu hastalarda dizde kitlenme nadir görülür. Akut yırtığa göre ağrısı daha hafiftir. Hatta bazı kronik yırtıklarda hiç ağrı olmayabilir. Kronik menisküs yaralanmaları çoğunlukla kireçlenme ile beraber oluşur. Menisküs yırtılmalarında hastaların ilk şikayetleri genelde dizlerde ağrı, şişlik ve sertlik oluyor. Merdiven inip çıkarken, oturup kalkarken veya yokuş inip çıkarken dizlerde oluşan ağrılar menisküste oluşan hasarın ilk sinyallerini vermeye başlıyor. Günlük hayatta önemsenmeyen bu tip ağrı ve şişlikler ilerde daha ciddi sorunlara yol açabiliyor. Hastalar bir sonraki aşamada dizlerdeki ağrıya ek olarak kitlenme problemiyle karşı karşıya kalıyor. Oturup kalkarken dizlerde gerçekleşen takılmalar, akabinde dizin belli bir konumda kitlenmesine ve sonrasında da dizlerde boşalma hissine neden oluyor. Erken müdahale edilen menisküs problemleri, ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebiliyor. Ancak ilerleyen safhalarda hastaların menisküs ameliyatı olması zorunlu hale gelebilir.
Menisküs yırtıklarında tedavi nasıl olur ?
Konservatif (menisküse zarar vermeyen) tedavi, genellikle ilk başvurulan tedavi yöntemidir. Konservatif tedavideki amaç; ağrıyı gidermek, diz eklem fonksiyonlarını arttırmak, hastayı normal yaşamına geri döndürmektir.
Menisküs yırtığı bulunan hastalarda, artan kilo ile birlikte kıkırdak hacminde hızlı kayıp ve diz ağrılarında artış saptanmıştır. %1’lik kilo vermenin kıkırdak kaybı ve diz ağrılarında azalma ile sonuçlandığı gösterilmiştir.
Konservatif tedaviler arasında sayılan PRP, CGF-CD34, karın yağından kök hücre, birçok farklı dejeneratif yumuşak doku problemlerinde başarıyla kullanılan popüler yöntemlerdir. Ayrıca Ozon terapi, Osteopati, Proloterapi ve Nöralterapi de kullanılan yöntemler arasında sayılabilir.
Artan yaş ile birlikte, diz ekleminde artritik değişiklikler başlar. Yaşlı hasta popülasyonunda, eğer menisküs yırtıklarına kıkırdak hasarı da eşlik ediyor ise, menisküs yırtığına yönelik uygulanacak cerrahi yöntemlerden hedeflendiği gibi iyi sonuçlar alınamamaktadır.
Hasta yaşının ilerlemesi ile birlikte, menisküsün dejenerasyon süreci başlar. Artan yaş ile su içeriği artmakta, hücresel içerik azalmakta, kollajen ve glukozaminoglikan oranları azalır. Bunun sonucunda, menisküs dejenerasyona ve yaralanmalara karşı korunmasız kalır. Bu bakımdan Glukozamin preparatlarının takviye eklenmesi gerekli olabilir.
Minimal bir yer değiştirmeye sahip, dejeneratif veya tam kat olmayan stabil yırtıklar genellikle cerrahi dışı yöntemlerle iyileşmekte veya bulgusuz seyretmektedir.
Cerrahi tedavi; konservatif tedaviye rağmen semptomları devam eden veya tekrarlayan hastalara uygulanır.