'Lejyoner' hastalığına dikkat
"Durgun sularda üreyen bakterilerden kaynaklanan, yaz aylarında da su ve klimalarla temasın artmasıyla daha sık görülen bir zatürree türü olan "Lejyoner" hastalığı, zamanında tedavi edilmemesi durumunda ölüme neden olabiliyor."
Legionella bakterilerinin neden olduğu zatürree; erkekler, sigara içenler, alkolikler ile kalp, damar, kronik bronşit, şeker ve böbrek hastalıkları olanlarda daha sık görülüyor ve ağır seyrediyor.İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, zatürreenin daha çok kış hastalığı olarak bilindiğini, ancak "Legionella" bakterilerinin yol açtığı bu zatürreenin yaz aylarında sıklıkla görüldüğünü söyledi. Söz konusu bakterilerin durgun sularda ürediğini ve suyun havaya saçılması sırasında solunum yoluyla akciğerlere girerek zatürreeye yol açtığını anlatan Prof. Dr. Küçükusta; otel, iş merkezi, gökdelenler gibi büyük binaların havalandırma sistemlerinin su bölmeleri, havuzlar, su depoları gibi ortamlarda çoğalan bakterilerin, o binalarda bulunan insanlarda hastalığa yol açabileceğini kaydetti.Prof. Dr. Küçükusta, Legionella bakterilerinin neden olduğu zatürreenin; erkekler, sigara içenler, alkolikler ile kalp, damar, kronik bronşit, şeker ve böbrek hastalıkları olanlarda daha sık görüldüğünü, ayrıca ağır seyrettiğini dile getirerek, şöyle konuştu: "İnsanların su ve klimalarla temaslarının arttığı yaz aylarında sıklıkla görülen Lejyoner hastalığı, çok ağır ve özellikle de vaktinde tanınıp tedavi edilmediğinde ölüm ihtimali yüksek olan bir zatürree türüdür. Hastalık; yüksek ateş, üşüme, titreme, kuru öksürük, halsizlik, iştahsızlık gibi belirtilerle başlar. Kanlı balgam, bıçak batar tarzda göğüs ağrısı da olabilir. Birkaç gün içinde bunlara karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi sindirim sistemi ve baş ağrısı, uyuklama, dengesiz hareketler, halüsinasyonlar, bilinç bulanıklığı gibi sinir sistemi belirtileri de eklenir." Hastaların genel durumlarının olağan bir zatürreeden beklenenden çok daha kötü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Küçükusta, bazı hastalarda idrar yolları kanaması ve diyalizi gerektirecek derecede böbrek yetersizliği, karaciğer hasarı ve akciğer ödemi gelişebileceğini de vurguladı. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, hastalığın tanısının yapılmasının önemine işaret ederek, tedavi için bu hastalığa etkili "eritromisin" ve "kinolon" grubu antibiyotikler kullanılması gerektiğini bildirdi. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Küçükusta, zatürree tedavisinde kullanılan penisilin sınıfı antibiyotiklerin ise bu bakterilere etkili olmadığını belirtti. Lejyoner hastalığının önlenebilmesi için hastalık yapıcı bakterilerin bulunabileceği ortamların saptanması ve uygun şekilde dezenfeksiyonun çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Küçükusta, sözlerini şöyle tamamladı: "Havalandırma sistemlerinin su bulunan kısımları, su depoları, kapalı alanlardaki havuzlar, duş başlıkları ile nemlendirici gibi bazı tıbbi aletler, bulaşıcılık açısından kontrol edilmelidir. Acil durumlarda suyun 70 derecenin üzerinde ısıtılması ve muslukların, duş başlıklarının basınçlı sıcak su ile 30 dakika süreyle yıkanması, en çok başvurulan yöntemlerdir. En etkili temizleme yöntemi ise metalik iyonizasyon yöntemidir." İlk kez 1976 yılında ABD'de bir otelde toplantı yapan lejyonerler arasında çıkan zatürree salgını ile tanımlanan ve adı buradan kaynaklanan "Lejyoner hastalığı" nedeniyle, son birkaç yıl içinde Japonya, İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere'de ölüm olayları meydana gelmişti.