Güncelleme Tarihi:
Orta kulak kireçlenmesi nedir?
Kulak kireçlenmesinin nedeni bilinememekle birlikte, genetik geçişli bir hastalık olduğu gözlemlenmiştir. Kadınlarda erkeklere oranla daha çok görülmektedir. Bu hastalık 20-40 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. Kulak kireçlenmesi tedavi edilmediği sürece kalıcı işitme kayıplarına neden olabilmektedir.
İşitmenin ilk aşamasında ses dalgaları dış kulak kanalı boyunca kulak zarına ulaşarak zarı titreştirir. Bu titreşim orta kulakta bulunan çekiç, örs, üzengi adı verilen minik kemikçikler ile iç kulak sıvısına aktarılır. İç kulakta yer alan sinir uçlarında elektrik enerjisine dönüştürülen ses dalgaları işitme siniri ile beyin işitme merkezine iletilerek duyma gerçekleştirilir.
Otoskleroz, orta kulaktaki kemikçik ve iç kulaktaki salyangozun katılaşması sonucu meydana gelir. Bu durum kulakta normal olmayan kemik gelişmesi olarak da ifade edilmektedir. Kulak kireçlenmesinde, iç kulakta bulunan kemik duvarı hasar görmektedir ve bu da iç kulak girişinde süngerimsi kemik yapısının meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu kemikleşme, kulağın içindeki çalışma sistemini önleyerek işitme kaybına neden olur.
Belirtileri nelerdir?
Tanısı nasıl konur?
Hastalığın tanısı için işitme testi yapılmalıdır. Bu test sayesinde işitme kaybının derecesi, nereden kaynaklandığı tespit edilmektedir. Diapozon adı verilen bir muayene aleti ya da odyometri adı verilen ve özel cihazlarla, sesten yalıtılmış kabinlerde yapılan işitme ölçümleri tanının konulmasında önemli rol oynamaktadır. Odyogram adı verilen işitme ölçüm sonucu ile hastalığın ameliyatla düzelecek safhaya gelip gelmediği de belirlenmektedir.
Her 10 kişiden birinde görülebiliyor
Kulak kireçlenmesinde en sık rastlanan “otoskleroz”, her 10 kişiden birinde görülebilmektedir. Kadınlarda ve genetik geçmişi olanlarda daha sık görülüyor, hamilelikte ise ortaya çıkma ihtimali artıyor. Kulak kireçlenmesi, işitme kaybı ve kulak çınlaması gibi belirtilere neden olmaktadır. Hastalar şiddetli çınlamanın verdiği rahatsızlıktan dolayı işitme kaybının farkında olmamaktadır.
Tedavi seçenekleri
Otoskleroz ön tanısı konulan kişilerde, hastalığın şiddeti ve kişinin tercihine göre tedavi yöntemi hakkında plan yapılmaktadır. Yeni başlayan ve klinik olarak kişiyi çok fazla etkilemeyen durumlarda kişiye işitme testleri uygulanır ve takip edilir. İşitme kaybı sosyal yaşantısını etkileyenler için, ameliyat ya da işitme cihazları ile rehabilitasyon ön görülmektedir. Bunların dışında hastalığın ilerlemesini yavaşlatan sodyum florür gibi bazı ilaçlarda mevcuttur. Fakat bu ilaçların kullanılması ve tedavinin bu şekilde yapılması tercih edilen bir yöntem değildir.
Ameliyatla tedavi, otoskleroz vakalarında tercih edilen bir yöntemdir. Ameliyat ile üzengi kemiği çıkarılarak yerine metal ya da plastik protez yerleştirilir. Ameliyattan sonra birkaç gün baş dönmesi görülebilmektedir. Bu nedenle yatak istirahati yapılmalıdır. Her ameliyatta olduğu gibi bu ameliyatta da bazı riskler mevcuttur. Bu yüzden iki kulakta da kireçlenme varsa önce bir kulağın ameliyat edilmesi, sonrasında alınan sonuca göre diğer kulağın ameliyat edilip edilmeyeceğine karar verilmesi gerekmektedir.
Operasyon sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar
Operasyon sonrasında hastanın iki gün dinlenmesi gerekmektedir. Ameliyatı takip eden ilk 3 hatta 6 ay önemlidir. Hastanın bu sürede kulakta pozitif basınca yol açacak ağır kaldırma, dalış, uçak yolculuğu ya da ıkınma gibi durumlardan özellikle kaçınması önemlidir. Otosklerozun her iki kulakta olması durumunda iki kulağa birden müdahale edilmemelidir. Operasyon için ilk kulağın ameliyatından sonra 6 ay beklenilmelidir. Cerrahi müdahale sonrası hastaların işitmeleri hemen düzelme göstermektedir. Bu duruma paralel olarak kulak çınlamalarında azalma olmaktadır, sonrasında tamamen kaybolur. Hastalar daha önce kullanmak zorunda oldukları işitme cihazlarını ve bunun getirdiği sıkıntıları bırakıp normal yaşantılarına geri dönebilirler.