Güncelleme Tarihi:
Küba'da bugün hiç kimse açlıktan ölmüyor ama insanlar yeterince beslenebilmek için her ay, 1962'den beri uygulanan bir yiyecek istihkakı programını izlemek durumunda... Küba'ya gittim ve otuz gün boyunca ben de aynı programı uyguladım. Sonuçta, aylık beslenmem için 17 dolara yakın bir para harcadım, yaklaşık 4.5 kilo verdim ve Kübalılar gibi, mecburen "planlı" beslenmeyi, sadece gerekli olanı satın almayı ve yiyecek israf etmemenin ne demek olduğunu iyice öğrenerek geri döndüm. En önemlisi de, Kuzeyli Amerikalılar gibi canım istediği zaman istediğim her şeyi alamayacağımı öğrendim.Bir sonraki öğünü hesaplamakKüba'da istihkak uygulaması 1962'de, Birleşik Devletler'in adayla ticari ilişkisini kesmesiyle ve Küba'nın da Doğu Bloku'na yönelmesiyle başlamış.Bugün, Küba'da halkın temel gıda maddeleri olan pirinç, baklagiller, patates, ekmek, yumurta ve et için yılda 1 milyar dolar devlet yardımı yapılıyor. Bu da her Kübalı'nın günlük 3.300 kalori ihtiyacının ancak üçte birini karşılayabiliyor.Ben de bu sisteme uydum. Haziran ayı boyunca çok az hayvani protein, bir yılda tükettiğimden çok daha fazla pirinç ve fasulyeyle, meyve ve sebzeyle beslendim. İstihkakın dışında da 16.60 dolar harcadım.Bir sonraki öğünü planlamakSınırlı beslenme sözkonusu olunca, insan bir sonraki öğünde ne yiyeceğini düşünmek ve planlamak durumunda kalıyor. Mesela, ay sonunda acaba sebze alabilecek param kalacak mı, diye düşünüyorsunuz.Konuştuğum insanlar bana çiftçi pazarlarında fiyatların yüksek olduğunu söylediler. Örneğin iri bir papaya, bir günlük yevmiyeden çok daha pahalı. Bu durumda yaratıcılık devreye giriyor ve komşular kendi aralarında ufak çaplı ticaret ya da takas yapıyor. Şöyle: Süt satın alıyorlar, tereyağı ve yoğurt satıyorlar, elbette yasal değil bu... Ben de 6 yumurtaya karşılık 1 kiloluk bir kalamar alarak ya da kahvem bittiğinde fazladan meyve karşılığında takas yaparak bu işe karıştım!..Dayanışarak ve paylaşarak...Küba'da akrabalar, komşular, arkadaşlar kendi aralarında gayet başarılı bir 'dayanışarak ve paylaşarak beslenme' sistemi kurmuşlar. Çevremdeki pek çok Kübalı, istihkaklarının bir bölümünü benimle paylaştı. Üstelik karşılığında para almayı ya da yiyecek takası yapmayı da kesinlikle reddederek... Bir keresinde de Kübalı bir meslektaşım ev yapımı spagettisini benimle paylaştı.Tüm cömertliklerine karşın, kimi Kübalılar yine de yeterli beslenme konusunda kaygılı olabiliyorlar, özellikle de Sov-yetler'in dağıldığı, büyük kriz dönemini hatırlayanlar... Zira, o yıllarda ülkede hakiki bir açlık yaşanmış, insanlar çok az beslenebilmiş, aylarca et ya da taze gıda bulmak mümkün olmamış. Ama istihkak uygulaması, kimsenin açlıktan ölmemesini sağlamış. 1993'te kriz sona ermiş. Çünkü devlet çiftlikleri, küçük kooperatiflere ve bireysel çiftliklere dönüştürülmüş, işyerlerinde, okullarda ve sokakta ucuz öğünler devreye girmiş...'Mecburi küba diyeti'!Ay sonunda, Kübalı arkadaşlarıma son derece mütevazı bir akşam yemeği verdim. Yemekte soslu ve domatesli fasulye çorbası, kendi ellerimle pişirdiğim mısır ekmeği, sutereli domatesli ve avokadolu salata vardı, bir de kabak tatlısı yapmıştım...Şu anda Küba'da değilim. 'Mecburi Küba diyetim'e, biraz balık ve tavuk ekleyerek, yoğurtla ve bol sebze meyveyle devam ediyorum. Baklagiller, ana protein kaynağım oldu. Mikrodalga fırında patlatılmış mısırla çok sevdiğim cipsten uzak duruyorum. Ve elbette gıda israfından kaçınıyorum...Anita Snow / BirgünAssociated Press yazarı